Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ile MetroPOLL araştırma şirketi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle “İnsan Halkları Algısı Araştırması’ yaptı. Türkiye genelinde 28 ilde 2 bin 651 kişi ile yüz yüze görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen anketten dikkat çeken sonuçlar çıktı. Araştırmada katılımcıları 17 soru yöneltildi.
Katılımcıların yüzde 82,1’i, “temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği”ni ifade etti. Görüş bildirenlerin yüzde 58’i temel hakların bazen, yüzde 42’si temel hakların sık sık ihlal edildiğini düşünüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 62,6’sı ise, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı yönünde görüş bildiriyor. Hak ve özgürlüklerin kısıtlandığını düşünenlerin oranı gençlerde yüzde 72’ye çıkarken, yaş ilerledikçe bu oranın düştüğü görülüyor.
'SORUNLARIN KAYNAĞI YASALARIN EKSİKLİĞİ'
Ankete göre, her beş kişiden dördü Türkiye’de yaşayan herkesin kanunlar karşısında eşit olduğunu düşünüyor. Ancak katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 54,4) kişilerin haklarını eşit olarak kullanamadığını söylüyor. Hakların eşit olarak kullanıldığını düşünenlerin oranı ise yüzde 37,3 olarak araştırmaya yansıyor.
Türkiye’de temel insan haklarının yasalar tarafından güvence altına alındığını söyleyenlerin oranı yüzde 53,3. Yüzde 37,9’luk kesim ise yasaların temel hak ve özgürlükleri güvence altına almadığını ifade ediyor. Katılımcılar, insan hakları alanında yaşanan sorunların ilk nedeni olarak ‘yasaların yetersiz olması’nı (yüzde 37,5) gösterdi. Yurttaşların duyarsızlığı ve adalet/yargı sorunsalı da insan hakları ihlallerinin diğer kaynakları olarak sıralanıyor.
'İNSAN HAKLARI EVRENSELDİR'
Katılımcıların yüzde 76’sı “İnsanların doğuştan sahip olduğu, dokunulmaz, devredilmez haklara sahip olduğuna” inandığını belirtti. Aksi yönde görüş bildiren katılımcıların oranı ise yüzde 16,9 olarak belirlendi. Katılımcılar, insan haklarının evrensel olup olmadığı yönündeki soruya ise yüzde 82,1 oranında ‘evet’ derken, yüzde 11,4 oranında ‘hayır’ yanıtı verdi.
'DÜŞÜNCE ÖZGÜRCE İFADE EDİLMİYOR'
Kişilerin yüzde 43,8’i diğer insanların arasında, yüzde 43,4’ü ise sosyal medyada düşüncelerini rahatça ifade edemediğini dile getirdi. Ancak diğer insanların arasındayken düşüncelerini rahatça ifade edebildiğini söyleyenlerin oranı, sosyal medyada düşünce açıklamak söz konusu olduğunda yüzde 46,6’dan yüzde 38,4’e geriledi. Söz konusu soru “Sizce Türkiye’de insanlar düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar mı” şeklinde genellendiğinde ise ‘hayır’ yanıtı verenlerin oranı yüzde 52,4’e yükseldi. “İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebildiğini” söyleyen kişilerin oranı ise yüzde 37,7’ye kadar geriledi.
'SONUÇLANMAYAN DAVALAR HAK İHLALİDİR'
İnsan haklarının toplumsal hayatın her alanında belirleyici olması gerektiği konusunda katılımcıların neredeyse tamamı olumlu görüş bildirirken, yüzde 82,6’lık bir kesim de uzun süre sonuçlanmayan davaların insan hakkı ihlali olduğu görüşüne katıldı.
'POLİSİN BİBER GAZI KULLANMASI DESTEKLENMİYOR'
Anayasada güvence altına alınmış olan barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı da katılımcıların büyük oranda olumlu görüş bildirdiği bir madde oldu. Buna göre yüzde 75,3’lük kesim insanların istedikleri konuda barışçıl protesto düzenleyebileceğini söylerken, yüzde 17,7’lik kesim aksi görüş belirtti. Katılımcıların yüzde 71,8’i “Kendisinden farklı düşünen insanların yaptığı barışçıl protestolarda polisin şiddet uygulamasına ve biber gazı kullanmasına karşı çıkacağını” ifade etti.
'KOŞULSUZ POLİS ŞİDDET UYGULAMAMALIDIR'
Her dört katılımcıdan üçü “polisin vatandaşa vurma hakkı vardır” ifadesine katılmadığını söylerken, söz konusu ifade “polisin gözaltına aldığı suçlulara şiddet uygulama hakkı vardır” diye değiştirildiğinde de kişilerin cevapları değişmedi. Anket sonuçlarına göre, polisin şiddet uygulama hakkı olmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 75. Sorunun soruluş biçimi itibariyle “suçlular” kavramını kullanması, dikkat çekici bir başlık olarak öne çıktı. “Suçlu” vurgusu yapıldığında bile, güvenlik güçlerinin şiddet hakkının olmadığının düşünülmesi son derece çarpıcı bir veri olarak belirdi.
Araştırmada toplumun polis tarafından gözaltına alınan kişilere yönelik bakış açısı da ele alındı. “Bir kişi polis tarafından gözaltına alındıysa suçludur” cümlesine ilişkin görüş bildirmesi istenen katılımcıların yüzde 10,5’i bu ifadeye kesinlikle katıldığını, yüzde 20,7’si ise ifadeye katıldığını belirtti.
'YAŞAM HAKKI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE ADİL YARGILANMA HAKKI'
İnsan hakları denildiğinde akıllarına gelen ilk üç alan da araştırmaya katılan kişilere yöneltilen sorulardan biri oldu. Katılımcıların yüzde 65,2’sinin ilk tercihi ‘yaşam hakkı’ olurken, ikinci sırada en çok tercih edilen seçenek yüzde 33,5 ile ifade özgürlüğü ve üçüncü sırada en çok tercih edilen seçenek yüzde 22,1 ile adil yargılanma hakkı oldu.
'SİVİL TOPLUM KAMPANYALARINA KATILIM AZ'
Katılımcıların 77,8’i son bir yılda sivil toplumun bir kampanya ve faaliyetine katılmadığını söyledi. Son bir yılda bir tane kampanyaya destek olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 10,8 olarak belirlenirken, birden fazla kampanyaya katılanların oranı yalnızca 8,4 oldu. Benzer şekilde kişilerin yüzde 84’ü şu an düzenli olarak bağış yaptığı bir kurumun bulunmadığını söyledi.
'İNSANLAR GELECEKTEN UMUTSUZ'
Türkiye’de insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda geleceğe iyimser baktığını söyleyenler yüzde 45,2; kötümser bakanlar ise yüzde 41,7 olarak belirlendi.
'ÇOĞUNLUK ATAERKİLLİĞE KARŞI'
Araştırmaya katılanların büyük bir kısmı kadınların kimseye sormadan çalışma hakkı olduğu yönünde fikir bildirdi. Katılımcıların yüzde 43’ü “Kadınlar da erkekler gibi çalışma hakkına sahiptir” cümlesi için ‘kesinlikle katılıyorum’ şeklinde yanıt verirken, yüzde 39,5’i ‘katılıyorum’ dedi. Bu ifadeye kesinlikle katılmadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 4,4’te kaldı.
Kaynak: Diyarbakır Söz