28 Şubat ve FETÖ mağduru mahpusların aileleri, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun önünde basın açıklaması yaptılar.
Aileler adına açıklamayı okuyan 28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileleri İnisiyatifi Üyesi Özlem Tutar, 28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek, bu dönemin brifingli yargılamalarının yok sayılması gerektiğini belirtti.
Tutar, "28 Şubat mahpusları için yıllar, hükümetler, siyasi iktidarlar, güç odakları, yargı mensupları değişmiş ama mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında hiçbir şey değişmemiştir. Ne kadar ironiktir ki 28 Şubat'ta darbe yaptığı mahkemece tescil edilip, müebbet hapis cezası alan darbeciler ayda bir imza karşılığı salıverilirken darbenin hakiki mağdurları halen cezaevlerinde tutulmaktadırlar. Cumhurbaşkanının defalarca, başbakanın birkaç kez dillendirdiği, Meclis'te defalarca gündeme gelen bu hukuksuzluk karşısında somut bir adli, idari ya da yasal adım atılmamış olması ciddi çelişkileri içerisinde barındırmaktadır. Bu çelişkileri ortaya sermek, duymayan kulak, görmeyen göz, sızlamayan vicdan kalmasın, hiçbir mazeret ileri sürülmesin diye bir kez daha buradayız." dedi.
"Mazlumların ahı, bütün siyasi hesapları altüst edecek güce sahiptir"
Cezaevlerinde tutulan 600'e yakın mahpus ve bunların aileleri için darbenin devam ettiğini dile getiren Tutar, şunları söyledi:
"28 Şubat hemen her çevre tarafından 'darbe' olarak adlandırılıyorken; 28 Şubatçılardan bir kısmının darbeciliği mahkeme tarafından da tescil edilmiş ve onlara müebbet hapis cezası verilmişken; 28 Şubatçı hâkim ve savcıların brifingli ya da paralel yargının elamanları olduğu tespit edilmiş ve kritik mahkemelerde görev yapanlar ya ihraç edilmiş ya da tutuklanmışken; örgütçülerin başka kişileri örgütçü diyerek soruşturduğu ve cezalandırdığı ortaya çıkmışken 28 Şubat süreci yargılamalarına meşru yargılama muamelesi yapılamaz. Hukuksuzluğun bu derece ayyuka çıktığı bir konuda böylesi bir sessizlik ve tavırsızlık endişe ve utanç vericidir. Bu insanların ailelerinin hak taleplerine kulak vermek, herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir. Çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu sorunun hemen çözülmesi gerekir. Unutulmasın ki mazlumların ahı, bütün siyasi hesapları ve matematik hesaplarını altüst edecek bir güce sahiptir."
"Mahkemeleri, gecelerini gündüzlerine katarak bu sorunu çözmeye davet ediyoruz"
Kendilerini tutuklayanlar tutuklu hale geldiği durumda bile af talebinde bulunmayan bu insanların isteklerine cevap verilmesi gerektiğini vurgulayan Tutar, "Kendilerini tutuklayanlar tutuklu hale geldiği halde af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan bu insanların ve bu insanların ailelerinin hak taleplerine kulak vermek ve gereğini yerine getirmek, açıktır ki başta yargı, hükümet ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir. Brifingli yargılamaların kötü mirasını devralan mevcut mahkemeleri, iş yoğunluğu bahanesini bir tarafa atarak, gerekirse gecelerini gündüzlerine katarak bu sorunu çözmeye davet ediyoruz. TBMM'yi, Meclis'te birinci parti olan AK Parti'yi ve ana muhalefet olan CHP'yi, 28 Şubat mahpuslarının sorununu 'öncelikli mesele' haline getirmeye, sorunun çözümünü sağlayacak yasal düzenlemeleri bir an önce yapmaya çağırıyoruz." ifadelerini kullandı.
"28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararları iptal edilmeli"
Tutar, binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin her yönüyle aydınlatılmasına ve bu sürecin aktörlerinin açığa çıkartılarak, bunlardan hesap sorulmasını beklediklerine dikkati çekerek, "28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek, 28 Şubat'ın brifingli, siyasi yargılamalarının yok sayılmasını talep ediyoruz. 28 Şubat mahpuslarının hiçbir bahane ya da erteleme olmaksızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Yıllardan beridir bu insanlar içeridedir. Bunların cezaevinde olmalarının sebebi, 28 Şubat ve FETÖ yargısıdır. Bu zulmün devam etmesi, insanlık ve adalet namına büyük bir ayıptır. İslami yaşamı istedikleri için kimisi 30 yılı aşkındır cezaevinde tutulan bu insanların halen bırakılmamaları anlaşılır değildir. Yıllardan beridir cezaevlerinde tutulan bu insanlar ile birlikte aileleri de cezalandırılmaktadır. Hatta kimisinin anne ve babası, onlar cezaevlerindeyken çocuklarına hasret gittiler. Kimisi de cezaevlerindeki kötü koşullardan dolayı cezaevinden çıktıktan sonra vefat ettiler. Bizler Yusufi mahkûmların aileleri olarak, 'Artık yeter, artık adalet!' diyerek, bu zulmün son bulmasını talep ediyoruz." şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz