Köy yolları ve vadileri kullanarak İdil üzerinden Cizre'ye giden HDP'liler, Çevik Kuvvet polisi tarafından durduruldu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Burası polis değil, jandarma bölgesi. Bizi engelleyemezsiniz." demesine rağmen polisler, valinin talimatıyla görevlendirildiklerini söyledi. Cizre'deki sokağa çıkma yasağı sürerken, Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş ve milletvekillerinden oluşan HDP heyeti Şırnak'ın İdil ilçesinde bekliyor. HDP'lilerin yürüyerek veya araçla Cizre'ye gitmelerine izin verilmiyor.
“ŞIRNAK’TA ÖLEN 11 KİŞİNİN PKK MİLİTANI OLDUĞU İSPATLANSIN İSTİFA ETMEYE HAZIRIZ”HDP, 3 gün önce başlattığı yürüyüşün ardından grup toplantısını bugün Şırnak’ın İdil ilçesinde gerçekleştirdi. Grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, aniden Cizre’de patlak veren insanlık dışı uygulama ile karşılaştıklarını söyledi. 120 yıldır bu coğrafyanın saldırılar ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Demirtaş, Cizre’nin ve Kürt halkının yaşadığı katliamların, hukuk dışı uygulamaların, 9 gündür Cizre’de sokağa çıkma yasağı ile ortaya çıkmış bir durum olmadığını ifade etti. Kendilerinin acının, zulmün, olağan, normal olmadığını, normal karşılamadıklarını belirterek çözüm arayışı içinde olduklarını kaydeden Demirtaş, HDP’nin bütün çabalarının demokratik siyasi çözüm mecrasında, halkların derdine derman arayışı içinde olduğunu dile getirdi. Barışın demokratik siyasette büyük bedeller verilmesine rağmen vazgeçmedikleri ısrarlı, ilkeli bir duruş olduğunu söyleyen Demirtaş, “Barış arayışı, bizler açısından bir yaşam gerekçesidir. Bu Cizre’deki sokağa çıkma yasağı ile ilgili taktik bir söylem değil. Bizler barışın acil olduğunu yaşayarak öğrendik. Barış slogandan çok ötedir bizim için. Kimileri barışı o kadar rahat kullanıyor ki bizde hayret ediyoruz. Bu topraklarda barış arayan insanlar tam da yangının en yakıcı olduğu yerde, barış söyleminin karşılığını tam da insan hayatı ile özdeş olduğu yerde barış mücadelesi yürütüyorlar. Burada yaşayan insanlarımızın barışa yönelik söylemlerinin iyi anlaşılması lazım” diye konuştu.
Şırnak’ta ölen 11 kişinin PKK militanı olması durumunda istifa etmeye hazır olduklarını söyleyen Demirtaş, “11 cenazemiz şu an Cizre’de. Bunların hepsi çok ağır suçlardır. Silahı olabilir, silahlı eylem hazırlığında olabilir. Bunlara karşı tedbirler yasada var. 3 5 PKK’lı var diye 120 bin insanın tamamını katliam emri vererek sonuç alacağım diyorsan yeniden başa döneriz. Elinde silah olanı bile doğrudan öldürme hakkı yok. Önlenemez duruma gelirse silahla karşılık verecek. Silahlı militan var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Varsa çatışma çözelim insanlar ölmeden çare olalım diyorum. 2 TIR su gönderelim diyorum, su göndermemizi izin vermiyorlar. Bunların hepsi insanlık suçudur. Bugün kendini güçlü hissedenler geri dönüp baksınlar. Geçmişte olanların çoğu bir şekilde yargı karşısında hesabını verecektir. Cizre bunu unutmayacak. Hesabını soracağız, Şırnak Valisi olmak üzere. Yüzde 90 oyla milletvekillerimizin telefonuna çıkmaya tenezzül etmiyorsun. 1 Kasım’dan sonra seni görürüz. O zaman çıkar anlatırsın Cizre’ye nasıl ölüm emrini verdiğini mahkemede anlatırsın” dedi.
“ON YILLARDIR BERABER ÇALIŞANLAR, BİTİŞİK KOMŞUSU TARAFINDAN SALDIRIYA UĞRADI”
Parti teşkilatı, STK, mevsimlik işçilerin araçları ya da şehirlerarası seyahat gerçekleştiren otobüslere 400’den fazla saldırı gerçekleştirildiğini söyleyen Demirtaş, şöyle dedi:
“Bu saldırıların terörü lanetliyoruz söylemi altında yapıldığına bakmayın, bunlar MİT ve hükümet organizasyonu ile gerçekleşiyor. Bindiği otobüs doğudan geldiği için yolcuları indirip hakaret ettiler. Tehditler savurdular, dövdüler linç ettiler. Parti teşkilatı, mala gelmiş bunu çok uzatmayacağım. Bizi inciten bunlar değil. Bursa, Antalya, İstanbul’da on yıllardır beraber çalışanlar bitişik komşusu tarafından saldırıya uğradı. Lokantacılık, konfeksiyonculuk yapanlar, bir akşam baktılar ki esnaf komşuları dükkanlarını yakıyor. Mevsimlik işçiler, kendi topraklarında iş bulamadıkları için Karadeniz’e, Çukurova’ya, Marmara’ya mevsimlik işçi olarak gidenler, Kürt oldukları için saldırıya uğradılar. Evleri, çadırları, minibüsleri ateşe verildi, bu ırkçılıktır. Bu dünyanın her yerinde faşizm olarak adlandırılır. Bu faşizmi Cumhurbaşkanı, Başbakan ile ikin gün boyunca izlediler. İki gün boyunca Kürt halkına saldırılar yaparken, ileri demokrasiyim diyen devlet kurumları olup biteni izlediler. Ermenilere, Rumlara yapıldığı gibi bu topraklarda devletin resmi ideolojisini, tek dil dini kabul etmeyenlere boyun eğdiriliyor. Bu saldırılar Kürt halkına diz çöktürme operasyonudur. Partimizi protesto etmek isteyenlerin hakkıdır, açıklamalarımızı eleştirebilirler, herkesin hakkıdır. Parti binalarını yakmak, insanları linç etmek, bunlar alçaklığın daniskasıdır. Alçaklığı Cumhurbaşkanı, Başbakan izlediler.”
“BÜTÜN BU OLANLARDAN SADECE BİR KİŞİYE SORUŞTURMA AÇILDI, O DA BANA”
Bütün olup bitenlerden sadece kendisine soruşturma açıldığını anlatan Demirtaş, “Çok şükür olup bitenlerden sadece bir kişiye soruşturma açıldı, kime? Bana açıldı. Ne demişim açıklamamda, TCK 25. madde 1. fıkrasını hatırlatmışım. Ben bir kişi olmaktan öte, eş genel başkanı olarak bize inananların temsilcisiyim. Neye soruşturma açtılar, TCK’yı okuyorum. Bir kimsenin kendisinin veya bir başkasının hakkına, malına, ırzına yönelen bir saldırıyı ortadan kaldırmak amacıyla saldırı sürerken buna verdiği karşılık meşru müdafaadır ve bu suç sayılmaz. Dedim ki evinizi yakmaya gelen, partinizi yakan, canınıza malınıza kast edene o anda orantılı olarak kendinizi savunma hakkınız var. TCK’nın bir maddesini hatırlattım diye soruşturma başlattılar” şeklinde konuştu.
Dün Tatvan’dan Tokat’a giden yolcu otobüsünü Tatvanlıların durdurup yolculara lokum ve gül dağıttığını hatırlatan Demirtaş, “İki gün içinde 400 teşkilatı saldırıya uğramış, yakılmış, otobüsün üstünde Ağrı, Diyarbakır, Tunceli yazılmış diye taşlanmış insanlar, otobüsün üstünde Tokat yazıyor diye otobüsü durdurup lokum ve gül dağıttılar” dedi.
“YAKIP YIKANLARA BARIŞ NEDİR DİYE SORARSANIZ TEK BİR KELİME SÖYLEYEMEZLER”
Barışın ne demek olduğunu kendilerinin çok iyi bildiğini söyleyen Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:
“Barışın ne demek olduğunu biz biliyoruz. İnanın ki yakıp yakanlara, barış nedir diye sorarsanız tek bir kelime söyleyemezler. Hiçbir zaman bir sabah köyleri basılıp terlikle sürülmediler. Annesi babası götürülüp, yakınlarından bir daha hiç haber alamadıkları bir durum oluşmadı. İnsanlık onurunun ayaklar altına alındığı durumu yaşamadılar, Allah yaşatmasın. Bu halk yaşadı ve başını eğmedi. Bugün halk barış istiyorsa korktuğu için değil, önemini bildiği için barış diyor. Bizde bunun için barış yürüyüşü, barış arayışı gerçekleştiriyoruz. Sıkışmışlıktan dolayı, korkudan değil, inandığımız için. Barış gelmezse insanların başına felaketlerin geleceğini bildiğimiz için barış yürüyüşündeyiz.”
“SURİYE BÖYLE BİR KIVILCIMLA İÇ SAVAŞA DÖNÜŞTÜ”
Kendilerinin savaşın bitmesi, silahların susması için yollarda olmamalı halinde bu ateşin her yeri yakacağını kaydeden Demirtaş, şunları söyledi:
“Bizler yaşanan savaşın susması için silahların susması için yollarda olmasak bu ateş her yeri yakar. Zannediyor musunuz Cizre yanarken Bodrum durabilir mi? Batı Cizre’ye sessiz kalırsa, yarın bir gün huzurdan kardeşlikten nasıl söz edecek? Suriye böyle başladı ve bir kıvılcımla iç savaşa dönüştü. Halkının taleplerine cevap vermeyen kibirli yöneticiler nedeni ile bu hale geldi. Türkiye bunun kıyısında. 3 günde sadece Cizre için değil, uçurumun kıyısına gelmiş olan Türkiye halklarının geleceğini kurtarmaya çalışıyoruz. Biz bunları yapmaya çalışırken, halen Ankara’dan tehdit sesleri, hakaret sesleri duyuyoruz. Barış yürüyüşümüze değer biçmek yerine hükümet, devletin en üst yetkililerinden çarpıtma açıklamalar duyuyoruz. Cesaret dediğimiz şey barış arayışında göstermiş olacağımız cesarettir.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN BALDIRAN ZEHRİ İÇMEYE HAZIRIM DİYENLERİN, BUNU İSPATLAMA ZAMANIDIR”
Çözüm süreci için “Baldıran zehri içmeye hazırım”, “Kefenimi yanıma aldım” diyenlerin bunu ispatlama günleri olduğunu savunan Demirtaş, “Çözüm süreci için baldıran zehri içmeye hazırım, kefenimi yanıma aldım diyenlerin bunu ispatlama günleridir. Barış sürecinin büyük bir şevkle gittiği günlerde baldıran zehri içmek kolay, tam da bu cesareti gösterme günleri ortaya geldi baldıran zehri içenler ortada yok. Bedeli ne olursa olsun canımızla ödemeye razıyız diyenler ortada yok. Ülkenin yüzde 95’i çözüm sürecinin arkasında, kürsülerden baldıran zehri içmek kolay. Hadi baldıran zehri içelim siyasiler olarak biz hazırız. Kaç oy getirir kaç oy götürür, parti olarak kaybedebilir, koltuk kaybedebiliriz önemli değil. Barış gibi insanların en temel hakkını güvence altına almış oluruz. Cumhurbaşkanı, geçici hükümet, kötü günlerden çıkmak isteyen kim varsa, HDP çözüm süreci günlerinde duruyor. Bir adım geri atmış değil. Siyasi duruşumuzdan taviz vermedik. Baldıran zehri içiyoruz şu anda. Bedenimizi taşın altına koyduk. Bu yüzden yollardayız. Polis gücü ile yolumuzu kesiyorsunuz, biz bedenimizi taşlara kayalara vuruyoruz, barış böyle aranıyor diyoruz.
Çatışmaların olmadığı günlerde barış demek yeterli olmuyor. Sizler de samimiyseniz el ele verelim kanı durduralım, girişimlere olumlu cevap verin. Bu işin silahla çözülmediğini defalarca gördük diyordunuz. Ne değişti. Çiller’den daha sert, yeniden silah politikalarına sarıldınız. Müzakere diyalog çözüm arayışı dediğimiz şey, tam da kutsal şeye ulaşmanın biricik yoludur" diye konuştu.“SİLAH ER GEÇ SUSAR, DEVRE DIŞI KALIR”
Silahların er geç susacağını ve devre dışı kalacağını savunan Demirtaş, “Silahla barışa ulaşılır mı? Silah er geç susar. Er geç devre dışı kalır. Ne olmuş, sonuçta gelip masaya oturmuşlardır. Savaşlar ya yenme yenilgi üzerine sonuçlanır ya da silahtan çok akıl ön plana girer, uzlaşma üzerine ortaya çıkar. Türkiye’de yenme, yenilgi üzerine bir savaş yürütülemez. Bunun mümkünatı yoktur. Yüzyıl daha savaş sürse PKK olarak kalacak, Türkiye Cumhuriyeti ordusu olarak orada kalacak. Olanlar her gün tabutların içindeki gencecik çocuklara olacak. 101 yıl sonra yeniden müzakere ortaya çıkacak. Biz yine halkın hakkını konuşacağız. Bunu uzatmanın kime nasıl bir faydası olabilir. HDP olarak çağrılarımızı yapıyoruz, eller tetikten çekilmeli ki müzakere yapılsın. Masadan kaçmak erdem değil. Savaşla bu işi çözüyorum demek büyük bir yanılgıdır. Ölen her insana yazıktır. Iğdır, Dağlıca’da ölen askere polise yazıktır. 7 PKK’lı annesine babasına yazıktır. 1 cenaze Cizre’de bekliyor yazıktır. 28 Şubat Dolmabahçe deklarasyonunun bir hafta içerisinde Kürt sorunu en ciddi aşamaya gelebilirdi. Yeniden o noktaya gelmedikçe ülkedeki kaosun yayılma ihtimali artarak devam edecek” şeklinde konuştu.
“CİZRE’DE 9-10 GÜNDÜR ORTAYA ÇIKMIŞ ŞEYLER TESADÜF OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞ ASAYİŞ SORUNU DEĞİLDİR”
Cizre’de 9-10 gündür yaşanan olayların tesadüfen ortaya çıkmış asayiş sorunu olmadığını söyleyen Demirtaş, “Cizre’yi inşallah sokağa çıkma yasağı meselesi ile çözeceğiz. Cizre’de insanlar sokağa çıkınca sorun bitmiyor. Sorunları çözme konusunda demokratik siyasetin ön palana çıkmasında HPDP olarak halklarımızla birlikte çabalamalıyız. Gençlerimiz silahla değil demokratik siyasetle çözüm almasını istiyoruz. Bunun için halkımız bize destek verdi. AKP’nin yapmaya çalıştığı HDP’yi hiçleştirerek halkın demokratik siyasete olan umudunu kırmak. Bu insanlara dağın yolunu göstermektir. Devletin, hükümetin yaptığı en büyük hata budur. Cizre’den kaç genç dağa çıkmış diye yazacaklar birkaç yıl sonra, gelin bakın Cizre’ye gençlerin dağa çıktığını anlarsınız. Cizre’deki genç nasıl demokratik siyaset yapacak. Devletin politikaları gençleri ısrarla dağa göndermek. Bizim suçumuz mu, işte bunlar yapıyorlar. 90’larda coğrafyanın tamamı böyleydi. Ben ilk defa şahsen 30 yaşında OHAL dışında nefes aldım. Yaşamımızın tamamı OHAL sıkıyönetim içinde geçti. Cizre’ye şimdi bunu yapıyorlar. Güvenlikçi, yanlış, hatalı politikalar böyledir. Zannediyorlar ki güvenlik 15 bin güvenlik gücünü Cizre’ye yığdığınız zaman başarılı olursunuz. 9 gündür özel harekat polislerinin yaptığı PKK propagandasını, 30 yıldır PKK Cizre’de yapmamıştır. Zannediyorlar ki halka yardım ediyorlar. Ben savcı olsam hepsini PKK’ya yardım yataklıktan içeri atarım. Gerçekten PKK’ya yardım etmek istiyorsanız biz engellemiyoruz. Devam edin bakalım. Siz bugünün özel timlerinizi, sizin emekli olan abilerinize sorun. Neler yaptılar burada bir zamanlar, Cizre’ye parti tabelamızı asamazdık. JİTEM’ci abileriniz görev yaptığı zaman izin verilmezdi. Fakat onlar halkı zulümle dize getireceklerine inanırken, bizler imanla inatla halkı ayağı kaldırmaya inandık. O dönemdeki emekliler, partimiz yüzde 95 oy almış durumda" dedi.
“CİZRE YANIYORSA HER YER YANIYORDUR”
“Bizler Cizre’nin yanındayız derken, Türkiye’nin her şehrinin yanındayız” diyen Demirtaş, şöyle dedi:
“Cizre yanıyorsa her yer yanıyordur. Yarın bir gün çözüm sürecine dönelim dediğimizde geride parti binaları yakılmış, şehitliklerde artmış mezarlıklar olacak. Yeniden masaya dönmek öyle kolay olmayacak. Yaraları pansuman etmeden, kanamayı durdurmadan ameliyatı yapamazsınız. Biz asıl ameliyatı yapmak için önce kanı durdurmalıyız. Silahların susması konusunda taraflar birbirine imkansız şartlar dayatmak yerine masanın önünü açabilecek yolu göstermeyi önlerine koymalıdır."
“SİLAHLAR SUSSUN, MASAYA DÖNÜLSÜN DİYORUZ”
Silahların susmasını ve masaya dönülmesini istediklerini kaydeden Demirtaş, “Ortada hükümet olmadığı için Cumhurbaşkanı diyorum. Sizler çağrılara olumlu yaklaşıp kapıları aralarsanız halkımızın tümü hazır olduğunu ifade ediyor. KCK’dan olumlu yanıtlar geliyor çağrılara. Biz müzakereye dönmeye hazırız diyorlar. Şimdi Ankara’ya düşen şey silahta operasyonda devam etmek olmamalı. Cizre’de sokağa çıkma yasağını kaldırarak küçük güven verecek adımlarla barışa gitmeliyiz. Eğer buradaki varlığımız, barışa vesile olmuyorsa, kanı durduramıyorsa, varlığımızın anlamı yok. Tabutu izlemek için seçilmedik. Bunları durdurmuyorsa anlamı yok. Partilerin kendilerini feshetmesi lazım. Seçimden bu yana parlamento çalışamadı. Halen ülkenin geçici Başbakanı anket sonuçlarını açıklıyor. Bu acılar üzerinden ne kadar sandık sonuçları etkilenir diyen kirli propaganda yürüten gruplar var. Özellikle hükümete açık aleni bir şekilde destek olan medya grupları var. O gazetelere vereceğiniz para israftır, televizyonları izleyeceğiniz elektrik israfıdır. İsmini söylemeyim. Kendileri yazıyor kendileri okuyorlar. Onların propagandalarından etkilenen kimse yok. Kendilerini zavallı konumuna düşürüyor. Bunlarda barış arayışına zarar veriyor. Barış yazılarında samimi olsalar bizde önem verirdik. 3 gündür buradayız, hükümet yanlısı medyanın tamamı HDP Cizre’yi karıştırmak için yolda diyor. 9 gündür sokağa çıkamamış Cizre. Bebekler çocuklar susuzluktan kırılıyor, orada huzur varmış biz huzuru bozuyormuşuz. Sen batıya bunu verirsen, Cumhurbaşkanı olarak halkın huzurunu kaçırmaya ne hakları var dersen Cizre yazan otobüsü yakar taşlarlar. Bu şekilde barış söylemi kurulamaz. Bunların hepsi bilinçli. 1 Kasım’da sandık sonuçlarını etkilemeye dönük hamlelerdir” şeklinde konuştu.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINI İHLAL ETMENİN CEZASI 100 LİRADIR, CİZRE’DE BUNUN KARŞILIĞI İNFAZ
Cizre ile ilgili yaşananların ortaya çıkacağını dile getiren Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:
“Şırnak Valisi suç işliyorlar. Nasıl olsa savcı hakim bizim. Cumhurbaşkanı, Başbakan arkamızda diyorlar. Şırnak Valisi, sokağa çıkma yetkisini hangi kanundan alıyorsun. Vali olarak yasa sana bu yetkiyi vermemiş. Gerekli tedbirleri almak hakkı vermiş. Oysa kesintisiz 10 gün sokağa çıkma yasağı için parlamento veya Bakanlar Kurulu’nun karar alması lazım. Bu çok ağır bir insan hakları ihlalidir. Bu valiler şu an suç işliyor. Mahkeme sizin, 1 Kasım’da AKP giderse ne olacak, bunu düşünsünler. Bunların hepsinin hesabı sorulacak. Sırf kendinizi düşünseniz bile biraz insan olmanız lazım. Sokağa çıkma yasağını ihlal etmenin cezası yüz liradır. 100 liranızı yatırırsınız cezadan kurtulursunuz. Cizre’de bunun karşılığı infaz, idam, keskin nişancılar öldürüyor. Cezası yüz lira olan şeyi Kürtlere ölüm olarak veriyorlar.”
“O MEMUR ORADA CİZRE’YE SOKMAYACAĞIZ DİYOR”
“O memur orada Cizre’ye sokmayacağız diyor. Emniyet Müdürü idi geçici hükümetin İçişleri Bakanı yaptılar” diyen Demirtaş, şöyle devam etti:
“Halkının oyları ile seçilmiş iki bakana, milletvekillerine sizi Cizre’ye sokmayacağım diyor. İnsanın aklı bu kadar kıt olur mu? Biz oraya giremedik diye Cizre halkı AKP’li oldu zannediyorlar. Siz kendi kendinizi bitiriyorsunuz. Ülkenin başına bela olmuş bu siyasi anlayış bu ülkeden silinmediği sürece. AKP’nin kendi içinde bulunan aklı başındaki insanlar şapkasını önüne koymalı. Siz bunun için mi AKP’yi kurdunuz. Gazze ve Kerbela’yı yapmak için AKP’yi kurmadıysanız suskun kalmayın. Bugün sessiz kalırsanız yarın konuşamazsınız. Merak etmeyin kimse sizi linç edemez. Her partinin içerisinde barışı isteyenler sesini yükseltirse ortak barış arayışına dönüşür.”
“AMACIMIZ BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL ÜZÜM YEMEK”
Cizre halkının etrafında dayanışmanın örgütlendiğini ifade eden Demirtaş, “İnsani sorunlarımızı çözmek bir iki saatte çözülebilir. Bebekler mama bulamıyor. Sular yok, fırınlar kapalı, insanlar evindeki yiyecekle suyla idare etmeye çalışıyor. Bugün artık son bulmasını istiyoruz. Biz bunları için yola için yola çıktık nihai sonuç alana kadar bundan vazgeçmeyeceğiz. Yarından itibaren bölge gezimiz var. Hem bu bölge gezimizi göstereceğiz hem dayanışma göstereceğiz. Her yerde baskılar var. Halkımızla yan yana olma açısından il il ilçe ilçe sürdürmeye devam edecek. İdil’de Cizre ile dayanışma karargahı kurmuş durumda. Cizre’deki dram sona erene kadar devam edecek. İdilde esnaflarından ricam var, toplantıdan sonra kepenklerini açmaya davet ediyorum. Bu tepkinizi anlıyorum, ama öğlenden sonra inşallah birlikte cuma namazına gideceğiz, namazdan sonra esnafımız kepenklerini açsınlar” diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz