Said Nursi vefatının 58. yıl dönümü

Çağını aşan alim olarak bilinen Bediüzzaman Said Nursi'nin vefatının 58. Yıldönümünde anılıyor.

Said Nursi vefatının 58. yıl dönümü

Bediüzzaman Said Nursi 1878'de, Bitlis'in Hizan ilçesinin Nurs köyünde, yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Henüz çok küçükken eşya ve hadiseleri sorgulamaya başlayan Said, dokuz yaşından itibaren çıktığı ilim yolculuğunda birçok ilim merkezi medreselere uğradı.

Meşrutiyetin ilanı ile birlikte İstanbul'un her tarafında bir kargaşa dönemi başlamış, bu sosyal çalkantıları durdurmak ve insanları inandırıcı bir uslupla yatıştırmak gerekiyordu.

Meşrutiyet'in başına "meşruiyeti" de ilave ederek, "Meşrutiyet-i meşrua" şeklinde hürriyeti anlatmaya çalışan Bediüzzaman, bir taraftan Misbah, Volkan, Rehber-i Vatan gibi gazete ve dergilere yazı yazarken, diğer yandan da etkili hitabeti ile miting meydanlarında ve konferans salonlarında binlerce insana hitap ederek ortamın yumuşamasına asayişin teminine yardımcı oluyordu.

1910 tarihine gelindiğinde, Bediüzzaman, Hakkari, Bitlis, Muş, Urfa, Kilis, Diyarbakır'a uğrayarak Şam'a geçer. Şam Emevi Camii'nde yüzden fazla âlimin hazır olduğu, on bin kişiye hitaben verilen bu hutbede; İslam dünyasının içinde bulunduğu olumsuz durumun nedenleri ve bundan kurtulmanın çarelerini okur. Bu hutbe daha sonra "Hutbe-i Şamiye" adı ile kitaplaştırılmıştır.

Bu hutbeden sonra Şam'da fazla kalmayan Nursi, Beyrut'a ve buradan da deniz yoluyla İstanbul'a geçer. Bediüzzaman, 1911 Haziran'ında Rumeli seyahatine çıkan Sultan Reşad'ın kafilesine Şark vilayetlerini temsilen katılır.

Takvimler 19 Mart 1960 tarihini gösteriyordu. Said Nursî yanındaki talebelerine Urfa'ya gitmek istediğini söyledi. Arabası hazırlandı ve seksen iki yaşındaki Bediüzzaman, ağır hasta hâliyle arabanın arka koltuğunda yola çıktı. 20 Mart'ta yağmurlu bir havada yaşanan bu yolculuk, onun son yolculuğuydu. 21 Mart günü Urfa'ya ulaştığında talebeleri kendisine Halilürrahman Dergâhı'nı göstermek istediler. Ama o yürüyemeyecek kadar rahatsızdı. Onu İpek Palas Oteli'ne yerleştirdiler. Bediüzzaman 23 Mart 1960 günü 27 numaralı odada, sabaha karşı vefat etti. Hayat tarzıyla bir destan yazan Bediüzzaman, arkasında miras olarak altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı ile milyonlarca Nur talebesini bırakmıştı.

Bediüzzaman'ın vefatından, yaklaşık iki ay sonra 27 Mayıs 1960'da askerî darbesi oldu. Millî Birlik Komitesi hükümeti Bediüzzaman'ın kabrinin nakledilmesine karar verdi. Bediüzzaman'ın naaşını, askerî bir uçağa koyarak Afyon askerî havaalanına oradan da Isparta'da bilinmeyen bir yere defnettiler. Ancak milletin elinden Risale-i Nur eserlerini alamadılar.

Kaynak: AJANSLAR