Pampal, "Çünkü birbirinin devamı niteliğinde yırtılma, kırılma devam ediyor. Maalesef bu kırılmalar devam edecek. Kuzeyde de kırılacak yeni yerler var. Stres zaten yüklenmiş, kırılacak duruma gelmiş. Şimdi yeni stres transferleri, yeni hırpalanmalar, örselenmeler; maalesef bölgenin depremselliği bir süre daha devam edecek" dedi.
'DOMİNO ETKİSİ BAŞLADI'
Antakya fayının Doğu Anadolu fayının devamı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Pampal, "Bu bölgedeki diğer faylar da olumsuz etkilendi. En yakını Ölüdeniz fayı, Hatay’ın altından geçen, güneye doğru Akabe Körfezi’ne giden fay. Bu muhtemelen Hatay’ı da içine alan Suriye bölgesi öncelikli olmak üzere; çünkü domino etkisi gibi gidiyor, öyle başladı; sonra Lübnan, İsrail bölgesini etkileyecek. Tabii bizi de etkileyecek. Bölgesel yıkıcı etkisi olacak bir fay. Çok uzak olmayabilir; ama ne zaman olur bilmiyoruz. Süreç 2 sene önce Elazığ, Malatya’yı vuran Sivrice-Pütürge depremi ile başlamıştı. Ondan sonra sıklıkla gündeme getiriyorduk; 'sismik boşluk durumuna gelmiş, yeni kırılma süresini doldurmuş, aşmış her an kırılabilir, dikkat edelim, bu Doğu Anadolu fayı tekin bir fay değildir, harekete geçti, yırtılma, kırılma başladı' diye. Burası 3 levhanın kesiştiği yer. Burada bin ve bin 500 kilometrelik faylar kesişiyor. Biri Doğu Anadolu fayı, Ölüdeniz fayı ile birlikte öbürü Kuzey Anadolu fayı Karlıova, Bingöl’de kesişiyor. Burası dünyanın en tehlikeli, en aktif bölgesi. O nedenle bu depremler oldu. Bu depremlerin etkisiyle çevredeki fayların kırılma süreci kısaldı. Bundan sonra da deprem olursa bizim için asla sürpriz olmaz. 'Sismik boşluk' dediğimiz kısım Bingöl civarında Karlıova-Erzincan arasında var. Biraz batıda Malatya ve Ovacık fayının kırılma ihtimali var" dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz