Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen ve dönemin başbakanını istifaya zorlayan 28 Şubat sürecinin failleri, 2013 yılında bağımsız mahkemece yapılmaya başlanan ve 5 yıl süren yargılamalar sonucunda müebbet hapisle cezalandırıldı.
Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi (DYP) tarafından 1996'daki genel seçimler sonrasında kurulan ve Başbakan Necmettin Erbakan idaresindeki REFAHYOL Hükümetinin (54. Hükümet), 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) alınan kararlar ve uygulamalar sonrasında istifasıyla sonuçlanan süreç, yıllar sonra yargıya taşındı.
Sürecin yaşandığı dönemde demokrasiye yapılan bu müdahaleden hesap sorulmasının önünde engel teşkil eden bazı yasalar, ilerleyen yıllarda Anayasa'daki değişikliklerle aşıldı. Böylece, 28 Şubat darbecilerinin yargılanmalarının önü açıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında ilk operasyon, 12 Nisan 2012'de düzenlendi.
Operasyonlar sonucu dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal, Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman ile eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu birçok kişi 28 Şubat'ın faili olarak tutuklandı.
Başsavcılık tarafından yürütülen soruşturma 22 Mayıs 2013'te tamamlanarak 103 kişiye, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehlerine olan Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Davanın 1309 sayfalık iddianamesinde suç tarihi olarak 54. Hükümetin kurulduğu 8 Temmuz 1996 ve sonrası gösterildi. İddianamede Tansu Çiller "mağdur", Meral Akşener "tanık", Şevket Kazan, Şeref Malkoç, Merve Kavakçı, Mehmet Bekaroğlu'nun da aralarında bulunduğu 481 kişi ise "müşteki/mağdur" olarak yer aldı.
İddianamede, Refah Partisinin hükümet ortağı olması sonrası ordu içindeki cuntacıların parti ve halk üzerinde psikolojik harekat yürüttüğü, bu süreçte faaliyet gösteren Batı Çalışma Grubunun da (BÇG) alınan kararlara etki ettiğine yer verildi.
DARBE SANIKLARI HAKİM KARŞISINDA
28 Şubat davasının ilk duruşması, 2 Eylül 2013'te görüldü.
Savunma yapan ilk sanık olan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Bir, iddianamede "temelsiz, hukuk dışı, birbiriyle ilgisi olmayan" hususlara yer verildiğini ileri sürdü ve "İsnat edilen suçla ilgi kurulmaya çalışılan iddialar, tümüyle mevzuat çerçevesinde cereyan eden faaliyetlerdir." ifadesini kullandı.
Sanık eski Genelkurmay Başkanı Karadayı ise "28 Şubat süreci, bazı çevrelerce söylendiği gibi bir darbe süreci asla değildir." savunmasını yaptı.
Çetin Doğan da "BÇG ve 28 Şubat iddianamesi adıyla açılan dava, Ergenekon ve Balyoz türevindendir." iddiasında bulundu.
Yargılama sürecinde farklı tarihlerde, sanıkların adli kontrolle tahliyeleri kararlaştırıldı.
- 21 KİŞİYE MÜEBBET
Davanın görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2018'de hükmünü açıkladı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, dönemin Genelkurmay MEBS Başkanı ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Hayri Bülent Alpkaya, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal, dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Aydan Erol, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Cevat Temel Özkaynak, dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner, Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Dizdar, eski YÖK üyesi emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı Hakkı Kılıç, dönemin Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü İdris Koralp, dönemin Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı ve Başbakan Askeri Başdanışmanı Kenan Deniz, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel, dönemin Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Vural Avar, dönemin Genelkurmay Personel Başkanı Yıldırım Türker ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Ancak mahkeme, sanıkların yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarını, takdiri indirim nedeni kabul ederek cezalarını müebbet hapse çevirdi. Ceza alan sanıklar hakkındaki adli kontrol uygulamasının devamı kararlaştırıldı.
Mahkeme, 10 sanığın eyleminin, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak"a ilişkin "gizli ittifak" suçu kapsamında kaldığına hükmetti ve yürürlükte olan kanunlar gereği bu sanıklar hakkındaki kamu davasını zaman aşımından düşürdü.
Diğer sanıklardan 68'inin ise yüklenen suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle beraatına hükmedildi, yargılama aşamasında ölen sanıkların ise dosyaları düşürüldü.
- GEREKÇELİ KARARDAN
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın gerekçeli kararını 3 Temmuz 2018'de açıkladı.
Kararda, "Dava konusu olayda, hükümeti cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etme eylemini gerçekleştirmek üzere, bir kısım sanıkların önceden gizlice ittifak etmiş oldukları anlaşılmaktadır." ifadeleri yer aldı.
Sanıklardan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in, "54. Hükümetin düşürülmesine yönelik tüm faaliyetlerden bilgileri olduğu" ve suça iştirak ettikleri vurgulandı.
BÇG'nin yasal dayanağı olmayan faaliyetlerde bulunduğu kaydedilen gerekçeli kararda, Sincan'da tankların yürütülmesine ilişkin, "Sincan'ın işlek caddelerinde tankların ve zırhlı araçların yürütülmesi, 54. Cumhuriyet Hükümeti'ni cebren düşürmeye, devirmeye elverişli bir eylem olarak kabul edilmiştir." değerlendirmesi yer aldı.
Gerekçeli kararda, Çevik Bir'in, BÇG'nin faaliyetleri ve sonrasında 54. Hükümetin istifa ettirilmesi ile sonuçlanan sürece ilişkin "postmodern darbe" sözünü bizzat kullandığı belirtildi.
Söz konusu dönemde "postmodern" darbecilerin, REFAHYOL Hükümetini hedef aldığı, bakanlıklar, belediyeler ve mülki amirlerle ilgili yasa dışı tespit ve fişlemeler yaptığı, hazırlanan eylem planları ve yürütülen bütün çalışmaların seçimle iş başına gelmiş meşru hükümetin devrilmesine yönelik olduğu kaydedildi.
Kaynak: Diyarbakır Söz