Ölümünün üzerinden 8 yıl geçti

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Elçi’nin arkadaşı eski baro başkanı Av. Mehmet Emin Aktar, “Tahir bizi eksilterek gitti. O kurşun hepimize sıkılmış gibi hissediyoruz” dedi.

Ölümünün üzerinden 8 yıl geçti

Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptığı sırada öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetinin üzerinden 8 yıl geçti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma, cinayetten 4,5 yıl sonra tamamlandı.

Cinayetle ilgili olay yerinde bulunan ve görevlerine devam eden polis M.S., F.T. ile S.T. ile tutuklanan Uğur Yakışır hakkında Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. En son 5 Temmuz’da görülen davanın duruşması ise cinayetin yıldönümünden bir gün sonra görülecek.  

Sokağa çıkma yasakları döneminde çatışmalarda zarar gören Dört Ayaklı Minare’ye ilişkin açıklama yaparken katledilen Elçi’yi hem meslektaşı hem de arkadaşı olan Diyarbakır Barosu eski başkanı Mehmet Emin Aktar anlattı. 

Elçi’yi 1993’te avukatlara yönelik operasyon sürecinde tanıdığını dile getiren Aktar, “O dönemde bir itirafçı beyanıyla Elçi ve 20 avukat tutuklanmıştı. Ben de onların davalarına bakıyordum” dedi. Elçi’nin faili meçhul/belli cinayetlerin aydınlatılması ve faillerin yargılanması için mücadele ettiğini de hatırlatan Aktar, Elçi’nin birçok faili meçhul cinayet ve işkence ile suçlanan Albay Cemal Temizöz ve korucu başı Kamil Atak’ın tehditleri nedeniyle Diyarbakır’a yerleştiğini hatırlattı. 

‘CEZASIZLIKLA MÜCADELEYİ SEÇTİ’

O döneme dair Aktar, şunları söyledi: “Tahir’in artık hayati riski vardı. Cizîr JİTEM davasında gündeme gelen davada da cinayetler tartışıldı, yargılama konusu oldu.  93-95 arasında Cizre’de artık başka bir şey vardı. Ölümün kol gezdiği yıllardı. Tahir’de o yıllarda Diyarbakır’a yerleşti. Buraya yerleştiğinde de birçok ortak davada bir arada olduk. Sonra bir dönem baro yönetiminde birlikte çalıştık.”

O dönemde sınırlı sayıda avukat olması nedeniyle herkesin bir birini tanıdığını ve aynı zamanda ailelerin de tanışıklığı olduğunu dile getiren Aktar, “Her hafta sonu bir arkadaşımızın evinde bir araya gelirdik. Tahir de bu arkadaş grubunun arasında vardı. Dışarıda bir yerde gidip topluca oturmak, sohbet etmek imkanı güvenlik açısından riskliydi” dedi. 

Elçi’nin Cizreli olması nedeniyle yolunun faili meçhul cinayetlerle kesişmesinde etkili olduğunu ve onun da bu meseleye büyük bir önem atfettiğini vurgulayan Aktar, “Cezasızlıkla mücadele, faili meçhul cinayetlerin araştırılması gibi bir alan seçti kendine. Cizre JİTEM davası 2009’da soruşturması başladı. İlk defa bir soruşturma da görevdeki bir asker gözaltına alınmakla yetinmeyip, tutuklanmıştı. Biz gerçekten bunu beklemiyorduk” diye kaydetti.  

‘BİZİ EKSİLTEREK, GİTTİ’

Ölümünden önce Elçi’yle bir arkadaşlarının cenaze töreninde görüştüklerini belirten Aktar, yemek için randevulaştıklarını, ama başka taziyeye gitmek zorunda kaldığı için bir daha görüşemediklerini dile getirerek, “O günden sonra da hayıflanıyorum. Böyle bir ihtimal insanın aklına gelmiyor. Tahir bizi eksilterek gitti. O kurşun hepimize sıkılmış gibi hissediyoruz. Hepimizi ensemizden vurdular, aslında. Onun için Tahir bizim şehidimizdir.” dedi. 

Ömrünü faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasına adayan Elçi cinayetinin de faili meçhul kalması gibi bir olasılığın olduğunu vurgulayan Aktar, bu durumun üzüntü verici olduğunu dile getirerek, tek istediklerinin de faillerin ortaya çıkarılması olduğunu söyledi. 

Kaynak: Diyarbakır Söz