Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Nokta Dergisi Yayın Editörü İsmail Evren, bambaşka Türkiyenin ilk kurbanının Nokta Dergisi olduğunu belirtti. Evren, şunları söyledi:
"Türkiye 2 Kasım'da yeni Türkiye'ye değil, bambaşka bir Türkiye'ye uyanırken, bambaşka Türkiye'nin ilk kurbanları Nokta Dergisi oldu. Nokta Dergisi 2 Kasım tarihli kapağı nedeniyle hem toplatıldı hem de Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan gözaltına alınıp tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi derginin kapağıydı. Derginin kapağında da seçim süreci boyunca defalarca dile getirilen 'Türkiye bir iç savaş ortamına gidiyor' tezinin derlenmiş, tek bir cümleyle özetlenmiş haliydi. Bu kapak nedeniyle Türkiye basın tarihine kara bir sayfa daha eklendi. Genel Yayın Yönetmenimiz ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz aynı anda gözaltına alınırken, Türk Ceza Kanunu'nda, Türk Basın Kanunu'nda basın suçlarıyla ilgili hiçbir sorumluluğu olmayan genel yayın yönetmenimiz gözaltına alınıp tutuklanırken, asıl amaç hem gözdağı vermek hem de Nokta Dergisi'ni boğmaktı. Nokta Dergisi'nin bundan sonra yayın hayatına devam etmesini engellemek istediler. Savcı bey arkadaşlarımızı alenen suça tahrik suçlamasıyla tutuklamaya sevk etti. Yalnız hakim bey suçlamayı değiştirdi. 'Halkı silahlı isyana teşvik', yani darbeye teşebbüsle suçladı ve bu suçlamayla tutukladı. Bu Türk basın tarihine kara bir leke olarak geçeceği gibi, Nokta'yı da durdurmaya, Nokta'nın yayın hayatını bitirmeye yetmeyecek bir karar. Nokta bundan sonra, bundan önce olduğu gibi aynı yayın çizgisinde, aynı anlayışla, korkmadan, yılmadan, doğruları, gerçekleri yazmaya devam edecek.
"SUSUN, KAPATIN ÇENENİZİ MESAJI VERİLMEK İSTENİYOR"
Nokta Dergisi yazarlarından Perihan Mağden ise şunları söyledi:
"Bu kararla, 'Susun, kapatın çenenizi' mesajı verilmek isteniyor. Demokratik hukuk devleti içindeki medyanın en tabii hakkı olan eleştirme hakkını biz size tanımayacağız, eleştirmeye, yorum yapmaya hakkınız yok mesajı verilmeye çalışılıyor. Yani tamamen Nokta susturulmak isteniyor. Ve muhalif hiçbir sese tahammüllerinin olmadığı, daha birisi Twitter'dan dakika bir, gol bir yazmış, tam bu şekilde gösteriyorlar yani. Yüzde 49'u çok büyük bir coşkuyla kutlamaya başladılar ve bunun herhalde arkası gelecek. Bugün TV ve Kanaltürk'e yapılan, işte Samanyolu TV'nin yönetimi içeride, yani her türlü muhalif sesi susturmaya çalışıyorlar. Bence bu kadarla kalmayacak. Sıranın başkalarına geleceği belli. Fuat Avni'nin twitlerinde vardı. Ona ne kadar güveniriz güvenmeyiz bilemem ama, bence sıra başkalarına da gelecek. Bence bu kartopu gibi toplanarak gidecek. Çünkü Tayyip Erdoğan'ın hiçbir muhalif sesi duymaya, hiçbir muhalif yorumu görmeye tahammülü yok. Yani suretiyle ilgili yaptığınız görsel bir göndermeyi dahi bünyesi kabul etmiyor. Bu mahkemeler zaten normal mahkemeler değil. Normal işleyen, Avrupa Birliği standartlarında kurulmuş mahkemeler değil. Hakimlerin, savcıların kararları son derece şaibeli. Son derece Avrupa standartlarının altında. Ve bu bir gidişatın ilk günden işaret fişeğini yaktılar diye görüyorum. Ben şöyle düşünmüştüm; yüzde 49 büyük bir iktidar, biraz rahatlayıp biraz eski günleri vardı ya Tayyip Erdoğan'ın, daha demokratikmiş gibi davrandığı günleri, belki o toleranslı günlere döner diye düşünüyordum, ama kati suretle bunların niyeti yok."
AVUKATTAN AÇIKLAMA
Derginin avukatı Veysel Ok da, "Bundan sonra belki Türkiye'de gazetecilerin yazı işleri toplantılarını bence adliyelerde yapması lazım. Çünkü savcıların onay vermediği hiçbir kapak maalesef soruşturma geçirmeden yayınlanmıyor. Bu Nokta Dergisi'nin başına gelen ilk vaka değil. Birkaç vaka daha geldi ama bu tutuklama kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında belirtilen orantılılık, ölçülülük ilkesine tamamen aykırı. Suç olsa bile aykırı... Bir gazeteciyi haber yaptı diye tutuklayamazsınız, bunu da hiçkimseye açıklayamazsınız" diye konuştu.
Kaynak: DHA
Kaynak: Diyarbakır Söz