Sivil toplum örgüleri ile emek ve meslek örgütleri 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya; Amed Emek ve Demokrasi Platformu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe örgütleri, Tevgera Jınen Azad (TJA), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Diyarbakır Barış Anneleri ve kentte bulunan birçok sivil toplum örgütü katıldı.
Açıklamada, “Verê heme cîya aştî, berî her tiştî aşîtî, barış hemen şimdi” Kürtçe ve Türkçe yazılı pankart taşınırken sık sık “Bijî aşitî” sloganları atıldı.
Yaklaşık 23 ilden 468 sivil toplum ile emek ve meslek örgütünün hazırladıkları ortak deklarasyonun Kürtçesini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu Eş Sözcüsü Sorgül Aytek Avşar, Türkçesini ise Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren okudu.
‘NEFRET DİLİ DAHA AĞIR SONUÇLAR YARATIR'
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde toplumun her kesiminden talep edilen barışın ısrarla konuşulması gerektiğini ifade eden Eren şunları söyledi: “Bu sorumlulukla bugün bir aradayız. Barışın önündeki engelleri ve beklentilerimizi yetkililerle ve kamuoyuyla bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Hepimizin bildiği üzere Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yarattığı sorun alanları bütün ağırlığı ve can yakıcılığıyla varlığını sürdürmektedir. Ülkenin; hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşadığı sorun ve sıkışmışlığının en önemli nedeni Kürt Meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu ısrar, Türkiye’de temel hak ve özgürlükler konusundaki toplumsal taleplere cevap olmamakta ve demokratik çözüm zemininden uzak güvenlikçi politikalarla bakış anlayışını devam ettirmektedir. Çatışma ortamı ile birlikte şiddetin öne çıkması ve beraberinde ayrımcılık ve nefret dilinin yaygınlaşması daha ağır sorunlar yaratmaktadır.”
‘TÜRKİYE’NİN İHTİYACI KALICI BİR BARIŞTIR'
Eren, 'son 40 yıldır süre gelen çözümsüzlük politikası, can kayıplarının yaşanmasına neden olduğu gibi; ülkenin hukuktan, demokrasiden ve insan haklarından daha fazla uzaklaşmasına neden olduğunu' söyledi.
“Türkiye, dünyada ülkelerin demokrasi endeksi sıralaması ve coğrafi bölgelere göre kategorize edilen hukukun üstünlüğü endeksi sıralamasında son sıralarda yer almaktadır” diyen Eren sözlerine şöyle devam etti:
“Kürt meselesi bağlamındaki sorunların çözümünü, salt bireysel hak ve özgürlüklerin tanınması biçiminde yorumlayan; meseleyi, kolektif sosyal ve siyasal haklar içinde tanımlamaktan kaçınan anlayışın değişmesi gerektiği gibi devam eden silahlı çatışma halinin uzun bir sürede nihai olarak sonuca bağlanmadığı ve bu haliyle bağlanamayacağının da anlaşılması gerekmektedir. Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir zeminde çözüleceği gerçekliğiyle; çatışmasızlık ortamının sağlanması için tüm aktörleri, toplumsal ve siyasi dinamikleri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyoruz. İmzacı sivil toplum, işveren ve meslek örgütleri olarak bir kez daha; Barışın Türkiye’nin en önemli ve öncelikli gündemi olması gerektiğini hatırlatıyor, bir an evvel silah ve çatışmaların gölgesinden uzaklaşarak Türkiye’nin ihtiyacı olan ve önceki yıllarda denenerek toplumda yarattığı karşılığı ve umudu gözlemlemiş olmanın haklılığıyla barışın yeniden konuşulduğu bir sürecin inşa edilmesini, eşit yurttaşlık temelinde evrensel ilkeler ışığında çözümün ve kalıcı bir barışın sağlanması çağrısında bulunuyoruz.”
Kaynak: Diyarbakır Söz