Korsan yargılama!

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin katedildiği Lice katliamı davasında yargılama "korsan yargılamaya" dönüştü. Sanıklardan Yanardağ'ın öldüğü iddia edilirken, Avukatlar redd-i hakim talebinde bulundu.

Korsan yargılama!

Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar nedeniyle haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen tutuksuz sanıklar, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile o dönem üsteğemen olan emekli Jandarma Kurmay Albay Tünay Yanardağ'ın yargılandığı davaya devam edildi.

Duruşmada, iki sanıktan biri olan Tünay Yanardağ'ın Singapur'da kalp krizi sonucu öldüğü ve memleketi Konya'nın Hüyük İlçesi'nde toprağa verildiği ortaya çıktı. Davada tek sanık olarak, Diyarbakır Jandarma Komutanı emekli Eşref Hatipoğlu kaldı. Dünkü duruşma, Hatipoğlu'nun avukatlar olmadan 18 Eylül'de duruşma yapılarak sorgulanması sebebiyle gergin geçti. Mağdur ve müşteki avukatları, redd-i hakim talebinde bulundu, talep kabul edildi.

"BANA DA İŞKENCE YAPTI"

Mağdur, müşteki avukatlarından Avukat Tahir Elçi, Mahkeme başkanıyla tartıştı.  Ölen sanık Tünay Yanardağ'ın çok önemli bir kişi, istihbarat tim komutanı olduğunu belirten Elçi, görevi gereği çok sayıda faili meçhul cinayet ve işkenceden sorumlu olduğunu dile getirdi. Yanardağ'ın JİTEM'in başında olduğunu, kendisine de bizzat işkence yaptığını söyleyip, öldüğüne inanmadığını, DNA testi yapılmasını istediklerini belirten Elçi, "Onun kim ve nasıl birisi olduğunu gayet iyi biliyorum. Mahkemeniz duruşma avukatlardan habersiz duruşma yaparak suç işledi. Aynı zamanda tarafsızlığını kaybetti. Mahkeme heyeti hakkında HSYK'ya suç duyurusunda bulundum" dedi.

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 1993 yılında dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın şehit edilmesi, çıkan olaylarda 16 kişinin ölümüyle ilgili davada yargılanan iki sanıktan biri olan Tünay Yanardağ'ın hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Davada tek sanık olarak, Diyarbakır Jandarma Komutanı emekli Eşref Hatipoğlu kaldı. Dünkü duruşma, Hatipoğlu'nun avukatlar olmadan 18 Eylül'de duruşma yapılarak sorgulanması sebebiyle gergin geçti. Mağdur ve müşteki avukatları, redd-i hakim talebinde bulundu, talep kabul edildi.

BAHTİYAR AYDIN CİNAYETİ VE KATLİAM

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı faili meçhul cinayet dosyalarını soruşturan Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun'un, 1993'te uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümüyle ilgili, 20 yıllık zaman aşımına gireceği gün hazırladığı iddianame kabul edildi. Coşkun'un hazırladığı iddianameyle, 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin öldürülmesiyle ilgili dönemin Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve o dönem üsteğmen olan emekli Kurmay Albay Tünay Yanardağ hakkında, TCK'nın 'taammüden öldürme', 'halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 24 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Dava ilk önce güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e nakledildi. Dosya bu kentte Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile görevli mahkeme olmaması nedeniyle Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi'ne geri gönderildi. Yargıtay'ın İzmir'de görülmesine karar vermesinin ardından 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

HATİPOĞLU DURUŞMAYA GELMEDİ

Geçen haziran ayındaki duruşmada 1'inci Ağır Ceza Mahkeme heyeti, sanıklar olmadığından iddianamenin okunamayacağına karar vererek, sanıklar Eşref Hatipoğlu ve Tünay Yanardağ'ın bir sonraki celse duruşmada hazır bulunmaları için davetiye çıkarılmasını, gelmedikleri takdirde de haklarında yakalama çıkarılmasına karar verdi. Bu gelişmenin ardından sanıklardan Eşref Hatipoğlu, can güvenliği ve sağlık sorunlarını gerekçe göstererek, 18 Eylül 2015 tarihinde adliyeye asker ve polis korumaları eşliğinde, avukatı Mehmet Eren Turan ile gelerek mahkemeye ifade verdi.

SANIK YANARDAĞ SİNGAPURDA ÖLMÜŞ

İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki bugün yapılan duruşmada 6 mağdur ve avukatları hazır bulunurken, tutuksuz sanık Eşref Hatipoğlu ise şeker ve tansiyon hastası olması, can güvenliğinin bulunmamasını gerekçe göstererek katılmadı. Avukatı Mehmet Eren Turan ise duruşmaya geldi. Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür, sanıklardan emekli Jandarma Kurmay Albay Tünay Yanardağ'ın vefat ettiği bilgisinin mahkemeye ulaştığını bildirdi.

HATİPOĞLU'NUN İFADESİNE KARŞI ÇIKILDI

 Katılan avukatlarından Suat Çetinkaya, sanık Hatipoğlu'nun 18 Eylül tarihinde İzmir Adliyesi'ne gelerek ifade verdiğini hatırlatarak, 7 sayfalık usulen alınan ifadesinin mağdur ve vekillerinden gizli alınmasının hukuksuz olduğunu, anayasaya ve kanuna olduğu gibi adil yargılanma ilkesine, Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına aykırı olduğunu savunarak, duruşma tutanaklarının yok hükmünde kabul edilerek dava dosyasından çıkarılmasını talep etti.

Mağdur ve müşteki avukatları da katılan ve vekilleri olmadan mahkeme heyetinin duruşma yaparak, sanık Eşref Hatipoğlu'na iddianamenin okunmasının ve savunmasının alınmasının kanuna aykırı olduğunu söyledi.

Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür, heyet olarak sanığın savunmasının alınmasına karar verdiklerini ve 18 Eylül'de ifadesini aldıklarını söyledi. Sanık Hatipoğlu'nun özel korumaya tabi olduğunu, mahkemeye korumalarıyla geldiğinde öğrendiklerini belirten Küdür, ifade vermeye 16.00-17.00 gibi geldiğini belirterek, "Avukatlara nasıl haber verebilirdik? İfadesini gizli almadık, normal uygulama böyle. Can güvenliğinin tehlikede olduğunu ve sağlık sorunlarını iletti. Korumalarıyla gelip ifade verdi" dedi.

"BURADA KİM CAN GÜVENİLĞİNİ TEHDİT EDİYOR"

Sanık Eşref Hatipoğlu'nun katılan ve vekillerinin olmadığı duruşmada ifadesinin alınmasına tepki gösteren avukatlardan Yunus Muratakan da, "Bizleri ağır bir itham altında bıraktınız. Sanığın can güvenliğini tehdit edecek derecede terör faaliyeti olarak düşündüğünüz için bu ifadeyi almışsınız. Salondakilerin herhangi bir terör faaliyeti tehlikesine neden olduğuna dair tespit yapın. Avukatlar, polisler ve gazeteciler dahil sanık için tehlike olarak görmüşsünüz" diye konuştu.

"KORSAN YARGILAMA YAPTINIZ"

Sanık Hatipoğlu'nun sorgusunun bireysel olarak alınması ve iddianamenin okunmasına tepki gösteren Avukat Zeynep Sedef Özdoğan da, "Siz bizi can güvenliğine tehdit olarak sundunuz. Bu bizi saldırgan olarak gördüğünüzü gösteriyor. Siz katılan vekillerini yıldırmak için yapıyorsunuz. TRT spikerleri olmadan da iddianame tıkır tıkır okunuyormuş. Siz burada Eşref Hatipoğlu'nu ağırlamışsınız. Siz bizi bertaraf ederek duruşma yapamazsınız. Korsan bir yargılama yaptınız. Böyle bir yargılama faaliyeti yapamazsınız. O zaman biz de sizden önce gelir duruşma yaparız. Eşref Hatipoğlu'nun sorgusunun usule uygun yapılmasını ve alınan sorgunun yok hükmünde kabul edilmesini talep ediyoruz. HSYK'ya şikayette bulunduk" dedi.

Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür ise sanık Eşref Hatipoğlu'na hiçbir müsamaha göstermediklerini, ağırlamadıklarını, gece yarısına kadar duruşmaya devam ettiklerini söyledi. Küdür, avukatların sanığa SEGBİS'le istedikleri soruyu sorabileceklerini de belirtti.

AİLENİN İNANCI KALMADI

Lice olaylarında şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ailesinin avukatı Necdet Solmazgül ise, geç gelen adaletin adalet olmadığını bir kez daha gözlyemlediklerini söyledi. "Sanıklara gösterdiğiniz ilgiyi bu generalin eşine, çocuğuna gösterecek misiniz?" diye soran Avukat Solmazgül, sanıklardan birinin ifadesinin 16.00'da alındığını, diğer sanık Tünay Yanardağ'ın hiç ifadesinin alınmadığını belirterek, "2 yıl boyunca bu adam neden yakalanıp ifadesi alınmadı. Bu dava bir generalin suikasta uğradığı dava. Niye hep Lice davası. Bu dava Kürt vatandaşların davası değil, yüzyılın davası, bir generalin şehit edilişinin davası. Son günlerde her gün şehit geliyor, ardından vaatler. Siz generalin ailesine bakamadınız ki vaatlerde bulunuyorsunuz. Sanık Tünay Yanardağ, karanlık gitti, kendisini de aklayamadı davayı da aydınlatamadı. Suya sabuna dokunmayan sorular yerine davanın esasına ilişkin sorular sorulabilirdi. Sanık öldü ifade almanıza gerek kalmadı, işiniz kolaylaştı" dedi.

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ailesinin davadan beklentisinin kalmadığını belirten Avukat Solmazgül, dosyanın bu kişi için kapandığını, sanıklardan birinin en azından ceza almayacağını vurguladı.

"BANA DA İŞKENCE YAPTI"

Diyarbakır Barosu Başkanı ve mağdur, müşteki avukatlarından Avukat Tahir Elçi de, "Bu insanların size güvenip buraya gelmemesi gerekirdi. Aradan geçen 21-22 yılda defalarca güvenleri sarsıldı. Çok iyimserler ve hala adaletten, yargıdan ümidini kesmiyorlar. Sanıkların ifadelerini almayacağınızı hissediyorduk. Sizin mahkemeniz taraftır, adaleti gerçekleştirme diye bir niyeti yoktur. Böyle bir duruşma yok. Bu mahkemeden hiçbir sonuç beklemiyorum, bu dava bitmiştir. Ben bu mahkemeden artık hiçbir sonuç beklemiyorum. Bu yargılama bitmiştir. Mahkeme tarafını açık şekilde ortaya koymuştur. Sizinle bu yargılamayı yapamayız. Sizi artık sevmiyoruz, biz yüz yüze de bakamayız" demesi üzerine salonda gülüşmeler oldu. Elçi, "Taraflılığınızı o kadar ortaya koydunuz ki, tüm hakimleri reddediyoruz. Size güvenmiyoruz, sizi sevmiyoruz. Siz bu yargılamayı yapamazsınız. Taraf tuttunuz, adalet gibi bir amacınız yok" diye konuştu.

Ölen sanık Tünay Yanardağ'ın çok önemli bir kişi, istihbarat tim komutanı olduğunu belirten Elçi, görevi gereği çok sayıda faili meçhul cinayet ve işkenceden sorumlu olduğunu öne sürdü. Yanardağ'ın JİTEM'in başında olduğunu, kendisine de bizzat işkence yaptığını söyleyip, öldüğüne inanmadığını, DNA testi yapılmasını istediklerini belirten Elçi, "Onun kim ve nasıl birisi olduğunu gayet iyi biliyorum. Mahkemeniz duruşma avukatlardan habersiz duruşma yaparak suç işledi. Aynı zamanda tarafsızlığını kaybetti. Mahkeme heyeti hakkında HSYK'ya suç duyurusunda bulundum" dedi.

SAVCIDAN TALEP, "DURUŞMADA HAZIR EDİLSİN"

Taleplerle ilgili mütalaa veren Savcı Şenol Dağ da, sanık Eşref Hatipoğlu'nun sorgusunun yasa ve usule uygun olduğunu, adil yargılama ihlali olmadığını belirtti. Savcı Dağ, yüz yüzelik ilkesi ve çapraz sorgunun da sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi ve sanığın kendisine sorulabilecek sorulara savunması kapsamında yanıt verebilmesi için sanığın gelecek duruşmada hazır edilmesini talep etti.

Daha sonra taleplere ilişkin heyetin kararını açıklayan Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür, Hatipoğlu'nun sorgunun usule uygun, 18 Eylül'deki savunmanın mahkemece geçerli olduğunu belirtti, dosyadan çıkarılması talebini reddetti. Mahkeme, katılan ve mağdur vekillerinin sanığa soru sorma taleplerinin SEGBİS aracılığıyla yapılacağına karar vererek duruşmaya devam etti. Mahkeme heyeti ara kararında, sanık savunmasının usule uygun olduğundan dosyadan çıkarılma talebinin reddine, avukatların sanığa soru sorma talebinin ise SEGBİS sistemiyle gerçekleştirilmesine karar verdi.

"KARDEŞİMİN KATİLİ KİM?"

Lice olayları sırasında Bahtiyar Aydın'la birlikte şehit olan iki askerden biri olan Üstçavuş Yüksel Bayer'in ağabeyi İlhami Bayer de, "Kardeşimin birlikte görev yaptığı arkadaşları buraya gelmeden bu iş çözülemez" dedi. Annesinin tek bir isteğinin kardeşinin terör sonucu mu, başka bir amaçla mı şehit edildiğini, katilini öğrenmek olduğunun altını çizen ağabey Bayer, ifade tutanaklarında ismi ve imzası olan herkesin ifadeye çağırılmasını talep etti.

"KARANLIKLAR ORTAYA ÇIKMALI"

Mağdurlardan 74 yaşındaki Yusuf Bozaslan, "Lice'nin mağduruyum. Evimi, ailemi her şeyimi yaktılar. Ben bu esareti gözlerimle gördüm. O gün Deniz Baykal oraya gelseydi bunlar yaşanmazdı. Burada yaşayanlar Ermeni köylüleriydi. Bize hep 'Ermeni dölü' diyorlar. Ben bu olaydaki karanlık perdenin kaldırılmasını istiyorum. Eşref Hatipoğlu katildir. Ondan ve Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Meral Akşener, İbrahim Şahin'den şikayetçiyim" dedi.

MAHKEME HEYETİ İÇİN REDDİ HAKİM

Avukatlardan İlhan Gül Kireçkaya da, Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür'ün de aralarında bulunduğu 4 hakimi reddettiklerini söyledi. Davada kanun, anayasa ve hiçbir üst normun tanınmadığını öne süren Kireçkaya, "23 yıldır avukatlık yapıyorum mahkeme başkanı olarak sizi tanıyorum, böyle değildiniz. İlk defa bu kadar hukuksuzluğu, kanun tanımaz şekilde görüyorum. Bu davayı yürütebilecek hakimlik niteliğinde olmadığınızı düşünüyorum. CMK'yı, anayasayı yok saydınız, sanık Hatipoğlu'nun taleplerini kanun yerine koydunuz" dedi. Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür, "Öyle değil" karşılığını verdi. Bu sırada üye hakim Alev Özcan'ın, duruşma savcısı Şenol Dağ'ın yanına giderek kulağına bir şey söylemesine avukatlar tepki gösterdi. Hakim Özcan, "Ne söylediğim sizi ilgilendirmez" diyerek duruşmadan sonra kendilerine yönelik açıklamaları nedeniyle suç duyurusunda bulunmayı düşündüğünü belirtti.

REDDİ HAKİM TALEBİ KABUL EDİLDİ

Mahkeme heyetinden hakim Alev Özcan'ın duruşma sırasında savcı Şenol Dağ'ın yanına gidip konuşması, mağdur avukatlarının itirazlarına ve tartışmaya neden oldu. Gerginlik kısa sürede sona erdi. Heyet, reddi hakim talebini kabul edip, kararın incelenmesi için bir üst mahkeme olan İzmir 2'NCİ Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine, duruşmanın 24 Aralık tarihine ertelenmesine, ayrıca duruşmanın yapılacağı 24 Aralık'ta gerekli güvenlik önlenlerinin alınması için 100 çevik kuvvet görevlisinin hazır bulundurulması için emniyete yazı yazılmasına karar verdi. Mağdur ve katılanların avukatları duruşmanın ardından adliye önünde basın açıklaması yaparak yaşananları anlattı.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler