"Koalisyon hükümetleri siyasi istikrarsızlığı ve krizleri körüklüyor"

TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığınca, Türkiye'de kurulan 45 hükümetteki koalisyon ve tek partili dönemlere yönelik yapılan araştırmada, "Türkiye'de koalisyon hükümetleri demokrasiye değil, anti-demokratik uygulamalara su taşımıştır." ifadesine yer verildi.

TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı, Türkiye'deki koalisyon ve tek parti dönemlerdeki siyasi ve ekonomik boyutları karşılaştırdı. 1945'te çok partili siyasi yaşama geçen Türkiye'deki ilk demokratik serbest seçimlerin yapıldığı 14 Mayıs 1950'den 1 Kasım 2015 seçimlerine kadar olan sürecin incelendiği araştırmada, 18 genel seçim sonucu kurulan 45 hükümetteki siyasi ve ekonomik koşulları irdelendi.

Araştırmada, koalisyon hükümetleri ile tek parti dönemi hükümetleri arasındaki en önemli farkın, tek parti iktidarlarının koalisyon hükümetlerine kıyasla daha uzun ömürlü olduğu vurgulandı. 1950 yılından itibaren kurulan tek parti iktidarlarının ortalama görev süresinin 2 yıldan fazla, koalisyon hükümetlerinin görev sürelerinin ise bir yıl 3 ay civarında olduğu belirtildi.

Araştırmada, Türkiye'de genel seçimlerin hemen sonrasında kurulan koalisyonlarda genel olarak CHP-AP, CHP-MSP, DYP-SHP ve DSP-MHP gibi parti tercihleri uyuşmayan ve siyasi yelpazede birbirine nispeten uzak duran siyasi partilerin bir araya geldiği aktarıldı.

Genel seçimlerin hemen ardından koalisyon kurmak için sürdürülen süreçler neticesinde, genel olarak genel seçimden birinci çıkan siyasal partinin diğer partiler ile koalisyon kurmayı başardığı, tek istisnanın ise 1995 genel seçiminde RP'nin birinci parti çıkmasına rağmen seçimin hemen ardından koalisyon hükümeti kuramadığı vurgulandı.

- "Koalisyonlar, siyaset müessesesinde itibar kaybına neden oluyor"

Araştırmada, Türkiye'deki koalisyon tecrübesinin sonuçları hakkında ise şu değerlendirmede bulunuldu:

"Koalisyonların demokrasi ve uzlaşı kültürünü geliştireceği yönündeki görüşün tersine, Türkiye'de koalisyonların siyaset müessesesinin kendisi, onun kurumları ve toplum üzerinde yıpratıcı ve yıkıcı sonuçlar ürettiği görülmektedir. Türkiye'de bugüne kadarki koalisyon tecrübesinin yarattığı ilk sonuç siyaset müessesesinin itibar kaybına uğraması ya da uğratılmasıdır. Daha koalisyon kurma süreçlerinde başlayan ve icraat döneminde de devam eden partiler arası gerginlik ve çatışmalar, siyaset müessesesi ve temel aktörlerinin halkın gözünde yıpranmasına yol açmaktadır. Koalisyon partileri arasında yaşanılan bu çatışma ortamında yeterli performans gösterilemeyip, vaatler tutulamadığında siyaset müessesesi sorunsallaştırılmaya başlanmaktadır. Bu itibar ve prestij kaybında, Türkiye'de koalisyonlar döneminde yaşanılan milletvekili transferlerinin etkisi de oldukça büyüktür."

Koalisyon partileri arasındaki bir uzlaşıya dayalı olarak Türkiye'nin hayati nitelikteki ekonomik ve toplumsal sorunlarına ilişkin gerekli tedbirler alınmadığında, sorunların krize dönüştüğü ve halk nezdinde siyasete karşı bir hayal kırıklığı ve güvensizlik oluştuğunun aktarıldığı araştırmada, siyasete yönelik bu güvensizliğin en somut yansımalarından birinin ise 2002'deki seçimlerde koalisyon partilerinin parlamentoya girememeleri ve tasfiye edilmeleri örnek gösterildi.

- "Koalisyon hükümetleri anti-demokratik uygulamalara su taşıdı"

Siyasete güvensizliğin yanı sıra koalisyon hükümetlerinde farklı sorunların da baş gösterdiğinin yer aldığı araştırmada, şu görüşlere yer verildi:

"Türkiye'de özellikle 1990'lı yıllardan itibaren kurulan koalisyon hükümetlerinin yarattığı ekonomik ve toplumsal krizler, kaçınılmaz olarak topluma çok ağır bir faturanın çıkmasına da yol açmıştır. Türkiye'de koalisyonlu dönemler vesayetçi zihniyetin güçlenmesine neden olmuştur. Siyasetin boşluk kabul etmediği noktada, güçlü bir sivil politik iradenin olmadığı ortamda, politik kültürü oluşturan motiflerin bir yansıması olarak, askeri ve bürokratik vesayet, halkın iradesinin ve tercihlerinin yerini almaktadır. Dolayısıyla, Türkiye'de koalisyon hükümetleri demokrasiye değil, anti-demokratik uygulamalara su taşımıştır."

Araştırmada, koalisyon dönemlerinde Bakanlar Kurulunun ve Meclisin parçalı yapısının, genel siyasetin belirlenmesi ve yürütülmesi konusunda, sınırlayıcı bir işlev gördüğüne işaret edilerek, şöyle devam edildi:

"1961 ve 1982 Anayasaları döneminde koalisyon partilerinin iktidar olduğu süreçte Meclisin işlevsizleştirildiği ve yasama sürecinde etkin olmadığı görülmektedir. Koalisyon hükümetleri döneminde yasama organının işleyişinin güçleşmesi ve parlamentodaki tıkanma, yürütmenin de etkisiz hale gelmesine neden olmaktadır."

Araştırmada, bu sorunların tek partili dönemlerde yaşanmadığı ancak parlamentonun tartışma ortamından uzaklaştığı ve tamamen hükümetin kontrolünde bir işlev gördüğü belirtildi. Koalisyon dönemlerinde başbakanın hükümet genel siyasetinin belirlenmesinde etkinliğinin sınırlı olduğu, iktidar ortağı koalisyon parti liderlerinin iradelerinin de işin içine girerek farklı dengelerin ön plana çıktığı, başbakanın bakanları görevden alma konusunda serbest olmadığı, görevden alınan bakanın koalisyonun geleceğini sıkıntıya soktuğu bildirildi.

- "Tek parti hükümetler ekonomide daha başarılı"

Koalisyon hükümetlerinin bütçe açıkları, kamu harcamaları ve işsizlik gibi ekonomik göstergeler üzerindeki etkilerinin olumsuz olduğuna işaret eden araştırmada, şu tespitlerde bulunuldu:

"Hükümetin koalisyon biçiminde olması, hiçbir partinin kendi programını aynen uygulamasına imkan vermemekte, mali ve bütçe yapısında bozulmalara, hükümetin sunduğu kamusal mal ve hizmetin etkisizleşmesine, siyasal hesaplaşmalara ve bir dizi disiplin zafiyetine sebebiyet vermektedir. Ayrıca koalisyon ortağı partiler, hükümet protokolünde olan ve olmayan hususlarda sık sık muhalif olarak, iktidar erklerinde baskın olmaya çalışmaktadırlar. Bütün bu etmenler, koalisyon iktidarının ömrüne, etkinliğine, gücüne sekte vurabilmektedir. Bununla beraber, koalisyon hükümetleri istikrarsızlığın, siyasal ve ekonomik krizlerin habercisi olarak görülmektedir. Koalisyon nedeniyle güçsüz donanımdaki hükümetler etkin politikalar ifa edemeyecek ve hareket kabiliyeti sınırlı olacaktır. Birden fazla partinin katılımıyla oluşan koalisyon hükümetlerinde, koalisyon üyeleri arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle uzlaşıyı sağlamak daha zor olacağı ve dolayısıyla partiler arasındaki kutuplaşma kronik bir hal alacağı için, bütçe kesintilerinde başarıya ulaşılamayacaktır."

Araştırmada, "Türkiye'de tek parti hükümetlerinin ekonomi yönetiminde koalisyon hükümetlerinden daha başarılı olduğu görüşü hakimdir." ifadesine yer verilerek, 12 literatür araştırmasının da bu görüşü desteklediği vurgulandı. Politik istikrarsızlığın ekonomik büyüme üzerinde negatif, enflasyon üzerinde ise pozitif etkisi olduğuna işaret edildi.

Tek parti iktidarlarında büyüme oranının yükseldiği, koalisyon hükümetlerinde azaldığının ifade edildiği araştırmada, şunlar kaydedildi:

"Koalisyon dönemleri ekonomik performansı olumsuz etkilemekte, politik istikrarı bozan iktidar yapısının büyüme, enflasyon, işsizlik, bütçe açığı ve cari işlemler dengesi üzerinde menfi etkileri bulunmaktadır."

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler