Kılıçdaroğlu'nun hiç yayınlanmamış söyleşisi

HABERTÜRK Madımak katliamı sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı röportajı ele geçirdi.

Kılıçdaroğlu'nun hiç yayınlanmamış söyleşisi

CHP Liderinin röportaj yaptığı olaylar sırasında otelde bulunan polis memuru, “Telsiz sesine gidince Aziz Nesin’i gördüm. Korkmuştu. Bir komiserin yardımıyla itfaiyenin merdivenine ulaştırdık” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun milletvekili seçilmeden önce Munzur-Dersim Etnografya Dergisi için yaptığı röportajda, A.S. isimli polis memuru, takviye kuvvet istendiği halde Vali Ahmet Karabilgin’in göndermediğini, ekiplere de “Zor kullanmayın” talimatı verdiğini anlatıyor. Polis, teşhis ettiği sanıklar için, oturduğu lojmana kadar gelen bazı kişilerce tehdit edildiğini de, istihbaratçı meslektaşları tarafından “Hayatınla oynarsın” diyerek susturulduğunu da öne sürdü. Kılıçdaroğlu’nun 6 Ekim 2001 tarihinde yaptığı ve derginin sahibi Mesut Özcan’a teslim ettiği hiç yayınlanmayan söyleşide Kılıçdaroğlu’nun sorduğu kritik Madımak soruları ve polis memurunun verdiği yanıtlar şöyle:

‘ZOR KULLANMAMIZ LAZIMDI’

Kılıçdaroğlu: (Olayların başlangıcını anlattırarak) Sivil olarak mı görev yapıyordunuz? Sivildim. Bu tür toplumsal olayların başlangıcında olağanüstü durum ilan ediliyor, istirahat izinleri kaldırılıyor. Çağrıldım. Kültür Merkezi’ne gittim. Baktım ki orda cuma namazından çıkan, taşlı sopalı grup önce Merkez’e saldırdı. Taşla sopaların nereden geldiğini bilmiyorum. Cam çerçeve indi. Bir anda 200, bir saat içinde 500 kişi oldular... İşte tam bu esnada zor kullanıp topluluğu olduğu yerde bitirmemiz lazımdı, yapılmadı.

‘TOPLULUK ORGANİZEYDİ’

Siz o gibi durumlarda amirlerinizden talimat alıyorsunuz, değil mi? Ferdi olarak müdahale edemiyoruz. Ama engelleyici oluyoruz. Sloganlar başladıktan sonra 1000-1500 kişi oldu. Pir Sultan Abdal heykeli kırıldı. Sivas’ı temsil eden kangal köpeği heykeli vardı, o da kırıldı. Topluluk, tarihi bir bina olan 4 Eylül Kongre Binası’na yöneldi. Organizeydi topluluk, yani her şey plana göre tıkır tıkır işliyordu. Birileri, elebaşıları yönlendiriyordu belli... Kongre binası önünde bulunan Atatürk’ün heykeli indirildi. Hep aynı sloganlar atılıyordu: “Şeytan Aziz Nesin”, “Sivas Aziz’e mezar olacak”... Vilayete gelindi.

‘HORTUMU KESTİLER’

Siz orada otelin içine mi girdiniz? Otele sızmalar olmasın diye, yanan araçların oradaydım. 50-60 tane de polis oradaydı. İtfaiye geldi... İtfaiyenin hortumunu kestiler. Onu ben teşhis ettim, sakallı biriydi. O boruları kesti. Topluluk yol açmıyordu itfaiyeye. Söndürülmesin diye arabalar. Daha otele yangın sirayet etmemiş. İkinci itfaiye geldi, arabalar söndürüldü. Diğer taraftan öbür kapı tarafından lobiye doğru giriş yapıldı. Ordaki patladı. 50-60 kişilik şeyi aşıp patlattılar...

‘YALVARIYORDUM YAKMAYIN, ACIYIN’

Yani aştılar polis engelini... Aşıldı. Yani zaten 15 bin kişi, 50-60 polis ne yapsın? Ordan patladı. İçeriye bakıyorum ki herif perdeleri resmen çakmağı çakıp tutuşturuyor. Artık hiç zor kullanacak da halim kalmadı. Yalvarıyorum, “Ağabeycim yapma, gözünü seveyim yapma. Yapma, yakma, yakmayın acıyın” yok anlamadılar. Oteldeki o şeyler tutuştu. Polis arkadaş da vardı tabii içerde, Aziz Nesin’in yakın koruması. Bu ara dışarı baktım ki asker gelmiş. Orda silahlar çekildi, dan dan dan havaya ateş edildi. Topluluk geri püskürtüldü. Yangın da söndürüldükten sonra içeri girdim. Her taraf isti. Zehirli, adamın genzini yakıyordu. Müthiş is kokusu vardı... Işıklar, cereyan yok içerde. Dışarı çıktım gene...

‘İNSANLAR ÜST ÜSTEYDİ’

Sentetik halıların yanmasından oluşan zehirli dumanın şey ettiği söyleniyor... Olabilir. Çok pis genzi yakıyor, mahvediyor insanı. Burnunun direği kırılıyor. İçeride 5 dakika duramadım. Girip çıkıyorum. İçeride telsiz sesi duydum. Sesin olduğu yere gittim, Aziz Nesin. Telaşlanmış, beyaz saçlı, gözleri yuvadan fırlamış. O komiser mi, komiser muavini mi, bana dedi ki, “Hocayı dışarı verelim. Merdiven kuruluyor” dedi. Ben hemen koluna girdim Aziz Nesin’in, beraber merdivene verdik. Nereye gitti, bilmiyorum, daha ben içerdeyim. Otelin üst katlarına doğru çıktım. Fener bulmuştum bir yerden. Şıpır şıpır itfaiyenin sıktığı sular, duman, karbondioksit gazı zaten var. O arada koridorlarda feneri tuttuğumda, insanlar üst üste. Elleri, nabzı var mı, atışı var mı diye, elim sıcaklığıyla yapışıyordu insanlara... Yine bir inilti duydum az ilerde. Genç bir kız. Vurdum sırtıma aşağı indim, ambulansa bindi gitti.

‘Vali zor kullanmayın diyordu’

TOPLULUĞUN, Kongre Binası’ndan sonra Vilayet’e geldiğini belirten A.S., Kılıçdaroğlu’nun “Yakın onların mesafeleri...” sözü üzerine şöyle devam ediyor: Çok yakın. Emniyet Müdürü anons ediyor, diyor ki: “Zor kullanayım Valim.” “Zor kullanma” diyordu Vali. Yani burada zor kullanılsaydı sonradan yaşanacak olaylar olmayacaktı. Buradan, Sayın Vali zaten alt kata, sığınak gibi yere inmişti. Ordaki cam çerçeve indi. Temel Karamollaoğlu, zamanın belediye başkanı, topluluğa hoparlörden “Sakin olun”, “Taşkınlığa meydan vermeyin” diye yatıştırıcı konuşma yaptı. Yatışmadı. Daha da azgınlaştı o topluluk. Zaten ben topluluğun arkasından gittiğimde Madımak Oteli’nin önü 10 bin, 15 bin kişi olmuştu. 450 kişi polis kuvvetin var, tüm kuvveti Kültür Merkezi’ne yığıp da biz onları zaten 10 dakikada dağıtırdık. Prim verildi topluluğa. Madımak Oteli’nin önünde bulunan tüm araçlar, taksiler ne varsa devrildi, yakıldı. Otelin içine girdim. Oteli kordona aldığımız 50-60 kişilik polis kuvvetiydi. Nerdeydi yani 400 kişi, neredeydi? 15 bin kişi içinde kayboldu mu, ne oldu? Ben bilmiyorum...

İhsan Sabri Çağlayangil röportajı tartışılmıştı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ile yaptığı röportaj tartışmalara neden olmuştu. Çağlayangil bu röportajda, “Kürtler mağaralarda fare gibi zehirlendi. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti” demişti.

Habertürk

Kaynak: Diyarbakır Söz