Kemalizm üzerinden millet sömürülüyor!

Turgut, “Kemalist kesim çıkarlarının ellerinden gideceği endişesiyle Müslümanlara saldırılar gerçekleştiriyor” dedi.

Kemalizm üzerinden millet sömürülüyor!

HÜDA PAR (GİK) Üyesi ve Diyarbakır İl Başkanı Vedat Turgut, son dönemlerde başörtüsüne yönelik saldırıların temelinde, Kemalist kesimlerin çıkarlarının ellerinden gideceği endişesinin yattığını belirtirken, karma eğitime karşı olmadıklarını ifade ederken, yeni Anayasa’da halkın değerlerine ve inancına karşı maddelerin yer almaması gerektiğini bilirdi.

Önceki gün Parti yönetimiyle Söz Gazetesi’ni ziyaret eden İl Başkanvekili Vedat Turgut, Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Büyüktimur’la görüştü. Turgut görüşmede, Türkiye’deki son siyasi gelişmeler ile HÜDA PAR’ın ortaya koyduğu siyasetin, halktaki karşılığı hakkındaki bir çok soruya yanıt verdi.

HÜDA PAR’A YAPILAN SALDIRILAR

HÜDA PAR olarak sorun ve sıkıntıları hakaret etmeden, iftira atmadan müspet bir şekilde muhataplarla birebir görüşüp izah ederek ve sorunların çözümü için çaba sarf ettiklerini belirten Turgut, bu tutumlarının; cumhurbaşkanlığı, bakanlık, yetkili merciler ve hatta muhalefet tarafından da olumlu bir şekilde kabul gördüğünü söyleyerek bu şekilde birçok sorunun çözüme kavuşturulduğunu belirtti.

EĞİTİM VE KADIN HAKLARI

Partisinin eğitim ve kadın hakları konusundaki açıklamalarının bilinçli bir şekilde çarpıtılarak halka anlatılmaya çalışıldığını ifade eden Turgut, “Sanki HÜDA PAR bir bütün olarak karma eğitime karşıdır diye bir algı oluşturuldu. Dediğimiz şu, eğer anne ve baba çocuğunun karma eğitim de öğrenim görmesini istemiyorsa onun da talebi yerine getirilsin. Ama ısrarla kimi çevreler, HÜDA PAR’ın karma eğitime karşı olduğunu, kız çocukların okumasına engel olduğunu söyleyip HÜDA PAR’la birlikte kadınların evlerden dışarı çıkamayacağını söyleyerek bilinçli bir şekilde karalama yapıyorlar. Bu karalamalara karşı Genel Başkan Yardımcılarımız, GİK üyelerimiz farklı farklı demeçler verdi. Genel Başkan Yardımcımız Hüseyin Yılmaz eşi ile birlikte basına bir demeç vererek eşinin doktor olduğunu ve kadınların okumasına engel olmadıklarını söyledi.” dedi.

KEMALİST KESİMİN SALDIRGANLIĞI

Laiklik, Kemalizm, Atatürkçülük üzerinden genelde milleti sömüren ve nemalanmaya çalışan bir kesimin son dönemde saldırganlaştığını söyleyen Turgut, “Millet Kemalist sistemin milletle uyuşmayan bir sistem olduğunu anladıktan sonra bu azınlık olan Kemalist kesim belki de çıkarlarının ellerinden gideceği korkusuyla hakimiyet ellerinden gidecek endişesiyle bu tür saldırıları gerçekleştiriyorlar. Laiklik, Kemalizm, Atatürkçülük adına başörtüsüne saldırarak aslında Müslümanlar üzerinden İslam'a saldırıyorlar. Milletimiz bunu görüyor. Milletimiz doğru ve yanlışı ayırt edebilecek bilinçtedir. İnanıyoruz ki milletimiz bunlara gerekli cevabı zaten vermiştir ve verecektir de inşallah.” ifadelerini kullandı.

YENİ ANAYASADAN BEKLENTİLER

Anayasanın dördüncü maddesiyle ilgili sundukları öneriden dolayı partilerinin bazı çevrelerce hedef haline gelmesiyle ilgilide değerlendirmelerde bulunan Turgut, “Sanki partimiz anayasanın ilk 4 maddesinin kesinlikle değiştirilmesi gerektiğini istiyormuşuz gibi bir söylemde bulunuyorlar. 1921, 1924, 1961 anayasalarında değiştirilmesi teklif dahi edilemez diye bir madde yok. 1982 anayasasında da ilk etapta böyle bir madde yok. Darbeci Kenan Evren, 1982’de darbe sonrası hazırlanan anayasaya dahi müdahale ederek şu anki 4’üncü maddeyi ekledi. Yeni ve sivil bir anayasa düzenlemesinin meclisteki tüm partilerin istediğini, bu konuda mutabık olduklarını biliyoruz. Biz de ortak bir konsensüs ile herkesin, her kesimin kendini göreceği; halkın örfüne, adetine, inancına uygun bir anayasanın yapılması ve bu anayasada da değiştirilemez bir maddenin bulunmaması talebini dile getiriyoruz. Neden değiştirilemez bir madde bulunmasın? Şuan bizim için uygun olan şeyler gelecek nesiller için uygun olmayabilir. Gelecek nesillerin iradesine ipotek altına alınmasın diyoruz. Belki gelecekte Ankara değil de İstanbul'un başkent olması daha uygun olur. Bugün birçok ülkelenin anayasasında ‘halkın değerlerine ve inancına aykırı bir madde bulunmamalı’ diye ibareler yer alıyor. Bu madde bizim de anayasamızda olsun.” dedi.

KÜRTLERE DAİR BİR ADIM

Kürt meselesi ile ilgili de konuşan Turgut, “Kürt meselesi aslında 200 yıllık bir meseledir. PKK ya da siyasi uzantısı olan HDP meselesi değildir. 200 yıllık olan bu meselenin çözümü de elzemdir. Çünkü Kürtler ve Türkler bin yıllık bir kardeşlik içerisindedirler. Ama Osmanlı'nın son dönemlerinde özellikle İttihat ve Terakki, Jön Türkler dediğimiz yapıların ırkçılık dayatmasıyla maalesef başta Araplar olmak üzere diğer milletler ayrıldı. Kürtler ve Türkler her şeye rağmen birbirleriyle beraber kaldılar. Vatanı beraber kurdular, beraber muhafaza ettiler. Çanakkale'de on binlerce şehit var, onların binlercesi Kürt. Ülkenin kurucu iki asli unsuru vardır, bunlar Türk ve Kürtlerdir. Maalesef rejim Türkçülük ve laiklik olgusuyla hem Kürt hem Türk Müslümanlara zulüm furyası başlatıldı. Bu anlamda camiler kapatıldı. Alimlerimiz dar ağaçlarında asıldı. Binlerce Seydamız sırf sarık taktıkları için sakal bıraktıkları için şapka takmadıkları için tehcir ya da idam edildi. Şimdi bu son 20 yıllık uygulamada hükümet tarafından bazı adımlar atıldı. Örneğin aynı mahkeme tarafından yargılanan İskilipli Atıf Hoca'nın mezar yeri tespit edildi. Kendisine iade itibarı yapıldı, adına da hastane açıldı. Bunu takdir ediyoruz. Fakat aynı mahkeme tarafından yargılanan ve yüz binlerce seveni olan Şeyh Said ve Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi ile ilgili neden bir adım atılmıyor? Bunların mezar yerleri neden belli olmuyor? Halk nezdinde elbette bu şahsiyetlerin itibarı vardır. İade itibarları niye sağlanmıyor.” şeklinde konuştu.

VATANDAŞLIK TANIMI DEĞİŞMELİ

Çözüm sürecini desteklediklerini fakat izlenen yol ve yöntemin yanlış olduğunu, en başından itibaren doğru bulmadıklarını ve sonuç alınamayacağını hep dile getirdiklerini belirten Turgut, “Çözüm sürecini biz destekledik ama yöntemin yanlış olduğunu da söyledik. Elbette ki silahların susması kanın durması adına örgüt ve siyasi uzantısı ile görüşebilirsiniz. Örgüt mensuplarını topluma kazandırılması noktasında her türlü çalışma yapabilirsiniz buna itirazımız yok. Ama Kürt haklarını bir örgüte indirgeyip onlarla pazarlık yaparsanız bu çözüm vermez dedik. Ve nihayetinde dediğimizde oldu. Yakında meclis tatilden çıkacak anayasa çalışmaları başlayacak. Anayasada vatandaşlık tanımı değişirse kıyamet mi kopar. Emin olun hiçbir şey olmaz. Başörtülü meclise girildi, ne oldu? Hiçbir şey. Vatandaşlık tanımının değişmesi lazım. Herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilmesi lazım. Türk ya da Arap fark etmez ırkı ne olursa olsun o isimle, o şekilde temsil edilmesi gerekir. Bir Türk, Türk kimliği ile hangi haklara sahipse bir Kürd’de, Zaza’da, Arap’da kendi kimliği ile aynı haklara sahip olması gerekir. Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Uçaklarda Kürtçe anonsun yapılmaması, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan E-reçetede Kürtçe diline yer verilmemesini halk sorguluyor. 20-25 milyon Kürdün varlığından bahsediliyor. Bu insanlar kendi dillerinde eğitim alamıyorlar.” dedi.

“Yeni anayasada bahsettiğimiz adımlar atılırsa sonrasında güzel günleri hep birlikte göreceğiz inşallah”

TURGUT; “BİZ ÜMMETÇİYİZ”

Son olarak Turgut, şunları söyledi: “Biz Ümmetçiyiz. İnancımıza göre 'Kim Allah'tan korkuyorsa en üstün olan odur' Allah-u Teala, insanları bölük bölük, kavim kavim, ırk ırk yaratmış ki birbirleriyle tanışabilsinler diye. Her lisan bir insandır. Dolayısıyla Allah'ın ayetini kabul etme babında Türkiye bu adımı atarsa inancınız olsun ki hiçbir muhataba gerek yoktur. Bunun için yıllara ve hatta programlara gerek yoktur. Vatandaşlık tanımı değiştirilsin, ana dilde eğitimin önündeki engeller kaldırılsın, Kürtçe de resmi dil olsun. Özlemini duyduğumuz hep birlikte, kardeşçe yaşam gerçekleşir ve Türkiye çağ atlar. Çünkü Amerika’sı, İngiliz’i, Fransız’ıyla şu anda Türkiye'nin üzerinde Kürtler üzerinden oyunlar oynanmaya çalışılıyor. Kürtler 3 büyük İslam medeniyeti olan Türkler, Farslar ve Arapların tam ortasındadır. Dolayısıyla kilit taşı pozisyonda bulunan Kürtleri kazanan, onlarda hakimiyet kuran diğer 3 büyük medeniyete de hükmedebilecek. O yüzden İran, Türkiye ve Arap kardeşlerimize çağrımız, buradaki kardeşlerinizi kucaklayın. Yeni anayasada bahsettiğimiz bu adımlar atılırsa sonrasında güzel günleri hep birlikte göreceğiz inşallah.”

Kaynak: Diyarbakır Söz