Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Kamuran Yüksek, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Selma Irmak ve Hatip Dicle imzalı açıklamada, "Türkiye, 7 Haziran’da “düşürülmüş” AK Parti hükümetinin, seçimlerden istediği sonucu almak için beş ay boyunca ülkede estirdiği hükümet terörü atmosferinde 1 Kasım seçimlerini gerçekleştirdi.
Öncelikle seçim sonuçlarının her şeye rağmen bütün ezilenler ve halklarımız için hayırlı olmasını diliyoruz. Sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm yurttaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Seçimlerde HDP’nin başarısı için canla başla çalışan herkesi kutluyoruz. 7 Haziran'dan bu yana AKP ve saray işbirliği ile gerçekleşen saldırılarda yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımıza bir kez daha minnet ve şükranlarımızı sunuyor, kendilerine Allah'tan rahmet dileklerimizi tekrar paylaşıyoruz" ifadeleri kullanıldı. 7 Haziran seçim sonuçlarının büyük baskı ve zulme rağmen ortaya çıkarılmış önemli bir halk iradesi olduğu belirtilen açıklamada, "Bu iradeye karşı saray darbesi ile cevap verilmiş ve yok sayılmıştı. AK Parti'nin tek başına iktidarı ve başkanlık hevesleri için ülke kan gölüne çevrilmiş, HDP'ye dönük hükümet merkezli saldırılar, katliamlar ve basın ambargoları gerçekleştirilmiş, HDP'nin seçim kampanyası yürütemeyeceği şekilde canlı bombalar HDP Eşbaşkanlarının ve milletvekili adaylarının peşine salınmış, ülkede olağanüstü bir güvenlik korkusu yaratılarak seçmen adeta teslim alınmaya çalışılmıştır. AKP ise devletin ve örtülü ödeneğin bütün imkanlarını en ahlâksız şekilde kullanarak seçim kampanyası değil bir tür tehdit ve terör kampanyası yürütmüş ve neticede gerçek halk iradesinin oluşmaması için kısa süreli ani şok stratejisi uygulayarak sonuca gitmiştir. Hiç şüphe yok ki bu seçimin sonuçlarına dayanarak Türkiye halklarının katliam, savaş, zulüm, hırsızlık, yolsuzluk, ahlâksızlık politikalarına onay verdiğini asla kabul etmeyeceğiz. AK Parti'nin açık/gizli ajandasındaki hiç bir gerici politikasına toplum onay vermemiştir" denildi. HDP'nin ise tarihin en yoğun ve en ahlaksız siyasi, fiziki saldırıları karşısında öz gücüne dayanarak ve seçmeniyle kurduğu güçlü manevi bağlara dayanarak, olağanüstü bir direniş ve dik duruş ile barajı aşmayı ve parlamentonun üçüncü büyük grubu olmayı başardığı savunulan açıklamada, "HDP bu ağır saldırılar altında da kadınların gruptaki temsiliyetinden vazgeçmemiş, TBMM'de kadın mücadelesinin en güçlü sesi olmayı hak etmiştir. MHP/AKP gizli ittifak ve işbirliğinin temel hedefi HDP'yi baraj altında bırakarak güçlü bir AK Parti hükümeti kurdurmaktı. Ancak MHP'nin bu ucuz oyunu HDP'nin barajı aşmasıyla birlikte tam bir fiyasko ile sonuçlanmış MHP tam bir hezimet yaşayarak, yok saydığı HDP'nin çok altında bir temsiliyetle parlamentoya girmiştir. Bu noktadan sonra bizlere ve tüm demokrasi güçlerine düşen şey güçlü bir demokrasi bloku oluşturarak parlamento içinde ve dışında mücadeleyi yükseltmek olmalıdır. Halklarımızın bizlere verdiği görevi tam olarak ve layıkıyla yerine getireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Türkiye toplumunun korkmasını ve geleceğe dair kaygılanmasını gerektirecek bir durum yoktur. Sadece mücadele birliğini kurmak bile önümüzdeki tehlikeleri alt etmek için yetecektir. Biz varız ve kendimize güveniyoruz. Faşizmi, gericiliği defalarca durdurduk, yine başaracağız" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Yeni dönem parlamentosu Kürt sorunu başta olmak üzere demokratik çözüm, müzakere ve diyalogu esas alan bir inisiyatif geliştirmelidir. Çözüm süreci sadece AK Parti’nin insafına terk edilemez. Parlamentoda kurulacak ortak bir komisyon çözüm sürecinin resmi muhatabı olarak öne çıkmalı ve savaşı durduracak bir demokrasi programı ile toplumun barış beklentisine cevap vermelidir. AKP, böylesi bir çözüm iradesine saygı duyarak barış sürecine geri dönmeyi ve yeni mekanizmalar ile birlikte çözüm sürecini parlamento zeminine emanet etmeyi kabul ederse bizler de bu yaklaşıma saygı duyacağız. 7 aydır İmralı'da tecrit altında tutulan Sayın Öcalan'ın yeniden ve daha etkili bir şekilde rolünü oynayabileceği koşulları da yaratarak, parlamento çözüm sürecinin merkezi haline getirilebilir. Demokratik, sivil özgürlükçü bir anayasa ile birlikte ülkemiz hak ettiği kurumsal ve köklü demokrasi yolunda çok önemli adımları bu dönemde atabilir. Güvenlikçi politikalar derhal terk edilerek uzlaşma ve ortak akıl çerçevesinde hep birlikte geleceğin Türkiye'si adım adım inşa edilebilir." Olumlu bir yaklaşım geliştirilmesi halinde her türlü doğru adımı birlikte atmaya hazır olunduğunun belirtildiği açıklamada, "Halklarımızın ortak çıkarları doğrultusunda; kutuplaşma, gerilim ve kamplaşmaya son verecek dil ve üsluptan başlayarak yeni bir dönemin açılması için üstümüze düşen sorumluluğun gereğini yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Toplumun hepimizden temel beklentisi çözüm siyasetidir. Seçimin her türlü adaletsizliğine ve eşitsizliğine rağmen bizler sorumlu muhalefet ve sorumlu siyaset tarzımızla çözüm kapılarını aralamak istiyoruz" ifadeleri kullanıldı."CHP'NİN DE ANAMUHALEFET PARTİSİ OLARAK BARIŞ VE DEMOKRASİ ADINA ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRECEĞİNE İNANIYORUZ"
Açıklamada, "Cumhuriyet Halk Partisinin de ana muhalefet partisi olarak bu tarihi günlerde barış ve demokrasi adına üzerine düşen sorumluluğu cesaretle yerine getireceğini umuyoruz. Sorunlarımızın çözümünde parlamento içi ve dışı bütün demokrasi güçlerinin birlikte hareket ederek meclisi çözümün odağı haline getirebileceğine inanıyoruz. AK Parti’nin de bütün bu olup bitenlerden doğru sonuçlar çıkararak sağduyu ile hareket etmesini temenni ediyoruz. Hiç bir dayatma politikasına, savaş ve katliam politikasına onurlu tek bir yurttaşın boyun eğmediğinin ve eğmeyeceğinin görülmüş olduğunu umuyoruz. İçeride ve dışarıda savaşı büyütecek her türlü karardan dönülmesini ve uçurumun kıyısına gelmiş bu anlayışta daha fazla ısrar edilmemesi çağrısını yapıyoruz. Yeni dönem parlamentosunun iradesini ortaya koyarak çözüm gücü haline gelebilmesi için bütün güçlere buna fırsat sunabilecekleri bir pozisyonda kalmaları çağrısı yapıyoruz. Bu çerçevede; KCK'nin ilan ettiği tek taraflı ateşkesin sürdürülmesi, hükümetin de bütün askeri ve polisiye operasyonları durdurarak ateşkesin karşılıklı hale gelmesi için irade ortaya koymasını bekliyoruz. Önümüzde bizleri zorlu bir mücadele dönemi bekliyor. Her türlü olasılığa her zaman hazır olabilmek için, moralle, inançla ve yüksek bir motivasyonla herkesi daha fazla örgütlenmeye, yan yana durmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Gün, geri çekilme günü değil, daha güçlü ileri atılma ve inisiyatif alma günüdür. Biz her zamankinden fazla kendimizi hazır ve heyecanlı hissediyoruz. Haklı ve meşru duruşumuzdan asla taviz vermeden herkesi mücadeleyi kararlılıkla yükseltmeye davet ediyoruz. Özgürlük, adalet ve barış mücadelesi kesinlikle kazanacaktır" denildi.Kaynak: İHA