Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, 2015 yılında PKK'nin çukur siyaseti sonrası başlayan çatışmalarda evleri ve eşyaları hasar gören vatandaşlara, hasar tespit komisyonunu değerinin altında fiyat biçtiği iddialarına bir yenisi daha eklendi.
Sur’da yaşanan çatışmalardan dolayı evini terk etmek zorunda kalan Mehmet İhsan Zeytin, hasar tespit komisyonunda görevli kişilerin, adil davranmadığını belirterek devletin mağduriyetleri gidermesi gerekirken arttırdığını söyledi.
Çatışmalı sürecin son bulmasıyla yetkililerin hasar tespit çalışmalarına başladığını söyleyen Zeytin, kendilerinin de hasar tespiti için başvurduklarını belirtti.
Hasar tespit için gelen komisyon üyelerinin evde görüntü aldıklarını ancak kendilerinin de görüntü alma taleplerine izin verilmediğini aktaran Zeytin, evin dış cephesinin küçük çapta zarar gördüğünü ifade etti.
Zeytin, "Hasar tespit komisyonuyla eve girdik. Bize, ‘İçerde tüpler, bombalar var. Bunlar tamamen temizlenmiş değiller, mal ve can güvenliğiz yok, bir an evvel bizim buradan çıkmamız lazım.’ dediler. Başladılar evde birkaç büyük eşya saymaya. Saydılar beş altı kalem yazdıktan sonra oradaki görevli memur, ‘Sizin ne eksiğiniz var? Bir an evvel buradan çıkalım çünkü güvenliğimiz yoktur.’ dedi. Sonra Valiliğin dilekçe kâğıtlarından bir tane elimize verdiler dediler ki: ‘Eksikleriniz ne varsa hepsini bu listeye yazıp Yenişehir Kaymakamlığı yanında bulunan hasar tespit yerine gelin orada bize sunun. Aynen sanki burada bu tutanağı tutmuş gibi biz böyle kabul edeceğiz.’ Biz de bunu alıp aynı onların söylediği gibi yaptık. Altı, yedi kalem eşyayı yazdılar, altına da 'bu vatandaşın hiçbir eşyası kullanılacak durumda değildir.’ yazdılar." dedi.
Aradan birkaç ay geçtikten sonra hasar tespit komisyonunun kendilerini aradığını söyleyen Zeytin, , hasarlarının 2 bin 520 TL olarak belirlendiğini aktardıklarını ifade ederek bunun üzerine karara itiraz ettiklerini söyledi.
"Hiçbir tanesini kayda değer almamışlar"
Kaybolan eşyalarının kayıt altında olduğuna işaret eden Zeytin, "Dokuz kişilik bir ailenin kullandığı dokuz yatağı, herhalde dokuz tane yorganı vardır. Oturduğumuz ev 320 metre karedir; buna göre her halde halıları da vardır! Ayrıca evdeki kişilerin yedek kıyafetleri vardır, ama hiç biri oradaki listede yazılı değildir. Biz bunları yazmamıza rağmen adamlar (hasar tespit komisyonu üyeleri) hiçbir tanesini kayda değer almamışlar. Valiliğe verdiğim birkaç dilekçe ile elimizde belgeler ile mevcuttur. Bunlardan hiçbir tanesini dikkate almadılar. biz tekrar gittik bir dava sürecine müracaat ettik." ifadelerini kullandı.
2 bin 500 TL’lik bedele itiraz ederek, dava açtıklarını fakat üzerinden 6 ay geçmesine rağmen bir sonuç almadıklarını söyleyen Zeytin, "Defalarca gidip soruşturmamıza rağmen bize dediler ki, ‘Hâkim yok, savcı yok, davaya bakacak memur yok.’ Komisyona gittik, komisyon dedi ki, ‘Bizim yetkimiz yok.’ Bahçedeki ağaçlar için gittik, aynı şeyleri orada da yaşadık. Komisyona gittik, bizim 26 ağacı tür ve sayıları ile beraber yazmamıza rağmen, adamlar oraya ‘15 tane ağaç tespit edildi.’ Yazmışlar. İkinci gidişimizde evi yıkmıştılar enkaz bahçenin bazı bölümünü kapatmıştı. Görevli memura dedik ki, ‘Bakın biz 100-200 ağaç yazmamışız. Bizim yazdığımız ağaç sayısı 26'dır.’ Tespit Komisyonu, bunları teker teker isimlerini yazması gerekirken ağaçlardan hiçbir tanesinin ismini yazmamış. Bizim onlara verdiğimiz listede zaten isimleri yazıyor, buna rağmen yine gittim komisyona, komisyondaki arkadaş bana diyor ki, ‘Hani dosyada hiçbir görüntü yok.’ Ben gittim internet sitesine o bahçenin uydu görüntüsünü çıkardım. İşte şu metre kareye 26 ağacı her halde sığdırabilirsiniz, şeklinde onlarla bazı görüşmeler yaptım. Dediler ki ‘Eğer biz kabul etsek bile çok cüzi bir miktarda size teklifte bulunacaklar, verecekleri rakamı kabul eder misiniz? Dedik ki, eğer bu bölgenin doğusuna ile batısına eşit davranacaksanız biz bunu kabul edeceğiz yoksa bunu yargıya taşıyacağız." şeklinde konuştu.
Zeytin, dilekçe verdikleri zamandan bu yana 15 aylık, hasar tespitinden itibaren ise bir yıllık bir sürecin geçtiğini fakat herhangi bir kararın verilmediğini belirtti.
"Aynı olay yetkililerin başına gelmiş olsaydı, vurdumduymaz davranışlar içerisine mi gireceklerdi"
Bir an önce halkın mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiği belirten Zeytin, şöyle devam etti: "İnsanlara 3-5 bin lira eşyalarının bedelini sunmakla o insanlara siz neler yapmış olacaksınız? Biraz kendi evlerinin düzenini düşünsünler. Memurundan valisine kadar kendi evinde böyle mi yaşıyorlar. Acaba aynı olay onların başına gelmiş olsaydı, kendileri aynı şekilde mi vurdumduymaz davranışlar içerisine gireceklerdi? Hasar Tespit Komisyonu bazı insanlara, 15-20 bin lira eşya bedelini neye dayanarak çıkarmış? Bir buzdolabının, bir çamaşır makinesinin ne kadar ettiğini bu yöneticilerden hiçbir tanesi bilmiyor mu? ‘Elimizdeki bütün imkânları kullanıp sizi ezeceğiz’ diyorlarsa ezmeye devam etsinler! Yok, eğer adları 'adalet', adları 'kalkınma'ysa o zaman batıdaki bir insana neyi yapıyorlarsa doğuda bu terör zulmüne uğramış insanlara da aynı şekilde davransınlar. ‘Kardeşiz’ diyorlarsa kardeşliğin gereğini yerine getirsinler. Ayrılıkçılık, kavmiyetçilik, ırkçılık yapmasınlar. Birilerini, birilerinin insafına terk etmesinler."
Kaynak: Diyarbakır Söz