DİYARBAKIR-Diyarbakır Dicle Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Merkezi'nde 'Güneydoğu bağlamında göç sorunları ve çözüm önerileri' konulu sempozyum düzenledi. Sempozyuma Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konservatuvar Bölümü öğrencileri Türkçe ve Kürtçe ile Zazaca şarkılar seslendirdi.
GÖÇ İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ
Sosyal Bilimler Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabri Eyigün, göç olgusunun insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirterek, savaşlar, hastalıklar, kuraklıklar gibi çeşitli sosyal, ekonomik ve siyasal nedenlerden dolayı göçlerin yaşandığını söyledi. Prof. Dr. Eyigün, şöyle devam etti:
"Kimi göçler birçok yönüyle dram, trajedi, acı demek iken kimi göçler ise bireyler ve topluluklar için yeni bir umut, zenginlik ve daha geniş kültürel bir yaşam kapısını açmıştır. Çünkü göç, birey için her anlamda bir değişim ve başkalaşma demektir. Bu yalnızca coğrafi değişim değil, aynı zaman da bireyin psikolojisinde, aile yapısında, kimlik algısında, inancından, değerler sisteminde, ekonomik ve birçok yapılarında deriz izler bırakan bir olgudur."
DİYARBAKIR’A GÖÇÜN NEDENLERİ?
Göçle ilgili bir sunum gerçekleştiren Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Behçet Oral, Diyarbakır'a göçle gelen 915 kişiyle görüşerek bir anket hazırladıklarını söyledi. Slayt eşliğinde sunumunu yapan Doç. Dr. Oral, kente göçün önemli nedeni arasında ekonomik sorunlar olduğunu belirterek, göç edenlerin büyük bir kısmının da Diyarbakır'a gelme nedenleri yerleşim yerlerine yakın olmasından kaynaklandığını anlattı. Doç. Dr. Oral, şunları söyledi:
"Göç edenlerin büyük birçoğunluğunun ailesiyle göç ettiği, eğitim durumu yükseldikçe iş bulma oranında bir artış olduğu gözlenmiştir. Göç sonrasında otoriter aile yapısının etkisini kaybettiği yarı otoriter, daha demokrat ve serbest bırakıcı aile yapısının önem kazandığı ortaya çıkmıştır. Aile ortamında yaşanan sorunların göç sonrası arttığı görülmektedir. Bunun nedenleri arasında, kent yaşamının beraberinde getirdiği ekonomik sorunlar ve kent yaşamına uyum sağlayamama olabileceği düşünülmemektedir. Çok sayıda çocuk sahibi olmak toplumsal saygınlığı arttırır. Göç sonrasında önemini kaybettiği saptanan başka bir önemli bulgu budur. Geri dönüş yapmak isteyenlerin de önemli bir oranda olduğu ve dönüşün nasıl sağlanacağına dair çalışmalara da ihtiyaç vardır."
SUÇA İTİLME DURUMLARI NEDİR?
Doç. Dr. Oral, göçle gelenlerin suça itilme durumlarının nasıl olduğuna dair çalışmaların yapılmasının da dikkate alınmasını isteyerek, şöyle devam etti: "Göçle gelenlerin kent yaşamına uyum sağlama sorunlarıyla karşı karşıya olabilecekleri ve bazı davranış sapmaları olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, kent yaşamına uyum sağlayıcı eğitimlerin verilmesi önem kazanmaktadır. Göç ile birlikte zorunlu eğitim yaşında olanların oranında da bir artış olacağı dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda özellikle göçten dolayı bazı semtlerde eğitime olan talep artacaktır. Bu nedenle ihtiyacı karşılamaya yönelik tedbirlerin alınması önemli bir husustur. Göç sonrasında aile ortamında önemli sorunlar yaşandığı, buna bağlı olarak ailelerde dağılma olabileceği de göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle bu tür sorunlar yaşayan ailelerin dağılmalarını önlemek için aile danışmanlığı hizmetlerinin sağlanmasına ihtiyaç vardır."
ERDOĞAN, SON YILLARI ANALİZ ETTİ
Araştırmacı yazar Emine Uçak Erdoğan ise göçün yaşandığı yılların analizinin iyi yapılması gerektiğini ifade ederek, anneannesinin de zorunlu göç mağduru olduğunu belirtti.
Anneannesinin köyü boşaltıldığı için Siirt'in Şirvan ilçesinden Eruh ilçesine göç etmek zorunda kaldığını anlatan Erdoğan, ''Anneannem geldiği toprakları hiç unutmadı. 20 yıl boyunca, 'benim köyümün ezanı, benim köyümün suyu' dedi. Zorunlu göç Kürt meselesini en çok derinleştiren ve büyüten süreç oldu. Zorunlu göçler yaşanmasaydı bu mesele bu kadar derinleşmezdi. İşlenen suçlar ve yaşanan psikolojik sorunların kaynağında zorunlu göç var'' diye konuştu.
BARİŞ SÜRECİ GÖÇÜ GERİ DÖNDÜRÜR
Erdoğan, barış sürecine girildiğini, bu süreçte Başbakan Erdoğan'ın çok büyük bir kararlılığı olduğunu kaydederek, Başbakan'ın ''baldıran zehiri içmek'' olarak nitelendirdiği sürecin arkasında olduğunu sık sık söylediğine dikkati çekti.
''Akan kanın durması her şeyden önemli'' diyen Erdoğan, zorunlu göçle yerinden edilen insanların sadece ekonomik olarak değil, her türlü mağduriyetinin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, zorunlu göç etmek zorunda kalanların rehabilite edilmesi gerektiğini savundu. Kongre iki gün sürecek.
Kaynak: Diyarbakır Söz