Eski Bingöl Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Sevinç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2010’da görevden alınmasına neden olan FETÖ kumpasını ve 6 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesinin detaylarını anlattı.
Görevden alınmadan önceki 3 yıllık süreçte bürokratik kanallar üzerinden kendisine baskı yapıldığını söyleyen Sevinç, "Amaçları beni görevden alıp, işlerini rahatlıkla yaptıracakları kendi adamlarını o makama atamaktı. Bunun için çok uğraştılar ancak başarılı olamadılar. Çeşitli baskılar uygulandı, ancak bunlar sonuç vermedi." dedi.
-"Kumpasla görevden alındım"
Aynı odağın 2010 yılı Haziran ayına gelindiğinde bu kez kendisine "haince bir kumpas" kurduğunu ifade eden Sevinç, "Yanlış anlama sonucu polisin ifademize başvurması icap etmişti. 13 Haziran 2010'da polise gidip ifade verdim ve konu kapandı. Biz konu kapandı zannediyorduk ama öyle değilmiş. Bizi görevden almak için bütün yolları deneyen ancak başarılı olmayan çete, özel hayatıma dair, aslı astarı olmayan alçakça bir senaryo devreye sokmuş. Ben o gün polise ifade verip gittikten sonra, bu FETÖ çetesi gayriahlaki bir tiyatroyla hakkımda sahte bir bulunma ve salıverme tutanağı hazırlıyor. Sonra onların ikisine de adıma imza açıp benim imzamı taklit ederek, sahte imza atıyor. Bu bulunma ve salıverme tutanağı, savcılığa iletiliyor ve savcılık bizimle ilgili tahkikat başlatıyor." diye konuştu.
Sevinç, tahkikatın ardından savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğini, daha sonra emniyetin önerisi ve valiliğin talebi üzerine müfettiş görevlendirildiğini belirterek, "Müfettiş gelince de hiçbir somut gerekçesi ortaya konamayan, adıma düzenlenmiş sahte imzalı bulunma ve salıverme tutanağıyla bana mal edilen o tiyatrodaki mücerret iddialarla ilgili iki kişiyle görüştürülüyor. Bu iki şahıs, oluşturulan senaryoya uygun ifade veriyor. Ardından müfettiş benimle görüştü. Gelen müfettiş, 'Hiçbir şey yok, biz buraya neden geldik bu bir deli saçması' diyerek gitti. Ancak sonra belli ki başka bir güç devreye girdi ve bu iftira bahane edilerek görevden alınmama karar verildi." değerlendirmesinde bulundu.
- "Sahte imza, iki ayrı raporla kanıtlandı"
Müdürlük görevinden alındıktan sonra mühendis olmasına rağmen "idari uzman" olarak çalıştırıldığını ve kendisine kumpas kuranlarla hesaplaşmak için hukuk mücadelesi başlattığını dile getiren Sevinç, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesi ile Elazığ 2. İdare Mahkemesinde iki ayrı dava açtığını ifade etti.
Sevinç, Bingöl’de açtığı davada savcının kendisini polislere iftira atmakla suçladığını söyleyerek, "Polisin sahte imzayla bulunma ve salıverme tutanağı hazırladığını belirterek, dava açtık. Ancak garip bir şekilde savcı, bizi polise iftira atmakla suçlayarak, hakkımızda dava açtı." dedi.
Bingöl’deki davanın kendi lehine beraatle sonuçlandığını anlatan Sevinç, "Dava sonuçta polislerin sahte imzalarla hazırladığı tutanaklara dayanıyordu. İmzam taklit edilerek hazırlanan bulunma ve salıverme tutanağı, mahkeme tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Bu arada biz de kriminal uzman bilirkişiye bunu incelettirdik. Uzman bilirkişi, tutanaktaki imzanın bana değil, polis memuru Ö.A’ya ait olabileceği yönünde rapor verdi. İstanbul Adli Tıp Kurumu da imzanın bana ait olmadığını raporladı ve savcı şikayetimizi aleyhimize çevirmesine rağmen, hakkımızda beraat çıktı." ifadelerini kullandı.
- "Manevi bir güç bize kurulan kumpası bozdu"
Elazığ 2. İdare Mahkemesinde ise "göreve dönüş" için açtığı davanın da "şaşırtıcı şekilde" aleyhlerine sonuçlandığını söyleyen Sevinç, şöyle devam etti:
"Haklılığımızı kanıtlayan iki ayrı kanıt vardı. Birincisi polisin hazırladığı bulunma ve salıverme tutanağındaki imzanın sahte olduğuna dair iki rapor, diğeri o iki şahsın müfettişe verdiği ifadedeki iddiaları yalanlayan çok önemli bir kanıt vardı elimizde. O iki şahıstan biri müfettişe verdiği ifadede, olayın gerçekleştiği iddia edilen 13 Haziran 2010'da İstanbul’da, diğeri de Adana’da olduğunu söylemişti. Öyle inanıyorum ki manevi bir güç devreye girdi ve bu güç, bize kurulan kumpası, yine onların eliyle bu şekilde bozdu. Biz bunu mahkemeye sunduk. Fakat organize bir şekilde, polis ve yargı eliyle dava aleyhimize sonuçlandı."
Kararı, Danıştaya götürdüklerini söyleyen Sevinç, Danıştay 2. Dairesi Tetkik Hakimi kendilerini haklı bulduğu halde, diğer 3 kurul üyesinin karşı yöndeki kararı üzerine davayı kaybettiğini ifade etti.
- "Kumpas kuranlar, FETÖ’den meslekten ihraç edildi"
İstanbul Adli Tıp Kurumu ve kriminal uzman bilirkişiden alınan raporlar ve elde ettiği diğer delillerle 2015 yılında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullandığına dikkati çeken Sevinç, "Süreç devam ederken, 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. Bize mal edilen sözde olayın olduğu varsayılan tarihte (13 Haziran 2010) polis ekiplerinin başında bulunarak ekipleri sevk ve idare eden ve kumpasın organizatörlerinden olduğunu bildiğimiz 4. Sınıf Emniyet Müdürü Z.E, FETÖ/PDY üyesi olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edildi. Yine dava dosyamda verilen kararlarda imzası bulunan gerek Elazığ 2. İdare Mahkemesi ve gerekse Danıştaydaki üyeler, yine FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle meslekten ihraç edildi. Bize kurulan kumpasın kimin işi olduğu da bu şekilde kanıtlanmış oldu." diye konuştu.
Sevinç, süreç içerisinde her türlü maddi ve manevi sıkıntılara maruz bırakıldığını aktararak, "Gayriahlaki ve gayriinsani bu muamele, kasıtlı ve bilinçli olarak bu FETÖ’cü çeteler tarafından organize edildi." değerlendirmesini yaptı.
FETÖ’nün polis ve yargıdaki bağlantılarını kullanarak, hem kendisine kumpas kurduğunu hem de hak arama yollarını kapatmaya çalıştığını söyleyen Sevinç, iadeiitibar ve göreve dönüşü için hukuk mücadelesinin devam edeceğini ifade etti.
Kaynak: Diyarbakır Söz