TMMOB Diyarbakır İKK, kontrolsüz kira artışlarına müdahale edilmesi gerektiğini belirterek, artışların önüne geçilmesi için kira kontrol bürolarının kurulmasını istedi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, depremlerin ardından yaşanan kira artışlarına ve çözüm önerine ilişkin Mimarlar Odası Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Ferit Kahraman, deprem bölgelerinde kira ve emlak fiyatlarındaki kontrolsüz artışa dikkat çekti. Aynı durumun Diyarbakır’da yaşandığına dikkat işaret eden Kahraman, “Depremden önce sayısız kiralık ve satılık arazi, arsa, ev, işyeri ve büro/ofis olmasına rağmen depremin hemen sonrasında ilanlardan kaldırılmış ve karaborsa bir piyasa oluşmuştur. Gerçekleşen bu kontrolsüz artışlarla birlikte alım satım işlemlerinin çoğunda işlemler gerçek bedeller üzerinden yapılmamıştır. Fırsatçılık gelir vergisi ödememekle birlikte harç bedellerini de düşük tutarlar üzerinden göstermiş ve kamu zararına sebep olmuştur” ifadelerini kullandı.
‘STOKTAKİ KONUTLARIN DEPREMZEDELERE AÇILMASI’ ÖNERİSİ
Bilimsel çalışma, değerlendirme ve projelendirme safhalarını yürütmeden barınma sorununa çözüm aramanın ileriki süreçlerde tekrar telafisi mümkün olmayan manevi ve maddi kayıplara sebebiyet vereceğini vurgulayan Kahraman, “Kentimiz başta olmak üzere depremden az etkilenen diğer illerde de böyle bir imkan bulunmasına rağmen bundan yararlanmamak aynı zamanda kamu yararı ilkesi ile de bağdaşmamaktadır. Bu zor süreçte yapılması gereken katılımcı yöntemlerle hareket etmektir. Kentimizde boş durumda olan ve hali hazırda herhangi bir kullanıcısı bulunmayan bitmiş veya bitmek üzere olan binlerce konut ve işyeri stoku bulunmaktadır. Bu bağlamda eski/yeni bütün yapıların kayıtlarına Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü aracılığıyla ulaşılabilmektedir” diyerek bu stokların depremzedelere açılmasını istedi.
‘KİRA BÜROLARI’ ÖNERİSİ
Artışların önüne geçmek için öncelikle göç alan kentlerde kira tavan fiyatlarını belirleyen kontrol bürolarının kurulması, kiralama işlemlerinin yasalara uygunluğunun bu büro tarafından denetlenmesi gerektiğini ifade eden Kahraman, kira bedellerinin, bölgesel faktörler, bina özellikleri, konum, bina yaşı gibi sınıflara ayrılıp belirlenmesini ve fırsatçılıklara müdahale edilmesini istedi. Yabancılara konut satışının durdurulması gerektiğini vurgulayan Kahraman, “Bu önerilere göre mülk sahibinin belirlenen tavan fiyatından daha yüksek bir ücret alması durumunda cezai yaptırımlar uygulanabilir. Mülk sahibinin, mülkünü kiraya vermek istemediği durumlarda ise konuta kıymet takdir değerinin belirli bir oranında vergi uygulanabilir” şeklinde konuştu.
MÜSTAKİL ARAZİLER DE UÇTU
Öte yandan, Avukat Enes Akdemir, vatandaşların çaresiz anlarını kendi lehine çevirenlerin olduğunu, arazi fiyatlarının yüzde 50’lere kadar yükseldiğini kaydetti. Akdemir, "Birçok insanımız deprem sonrası korku ve panik yaşıyor, uzmanların da artçı depremlerin 1 yıl süreceğini söylemesiyle birlikte insanlar evlerini değiştirerek güvenli yerler aramaya başladı. Herkes müstakil ve çok katlı olmayan güvenilir alternatiflere koştu. Kimi bir yerde yeniden inşa etmek isterken, kimi ise hazır olan müstakil yapılara yöneldi. Çok ciddi anlamda rehavet oluştu. Talep artınca ciddi bir artışın izlendiğini görüyoruz. Normal bir piyasada aylık değişkenlik oranı 3-5 arasında iken deprem sonrası yüzde 50’ye kadar arttığını görüyoruz. Fırsatçılık yapanlar var. Yüklü miktarda bunları alıp insanlara yükselterek satanları görüyoruz. Bu bizi üzüyor, insanlar bir yandan korunma ve ailesini kurtarmayı düşünürken, insani davranmamız gereken yerlerde bu deprem afetinde kendi lehimize çevirmeye çalışıyoruz, bu çok üzücü bir şey. Gün fırsatçılık yapmak, nem almak, insanların çaresizliğinden faydalanmak yerine yaralarına merhem olma, dertlerine derman olma günüdür. 1 milyonluk bir arazinin 1,5’e yükseldiğini görüyoruz. Depremden önce imarlı bir arazi için 3 milyon istenirken, deprem sonrası 6 milyon bandına çıktığını görüyoruz. Bu çaresizliği kendi lehine çevirenleri utançla izliyoruz" dedi.
EMLAK DANIŞMANLARI
Depremden sonra fırsatçıların çoğaldığını belirten Emlakçı Aziz Sızlanan, "Depremden önce de emlak sıkıntısı vardı, sadece Diyarbakır'da değil. Türkiye genelinde böyle bir sıkıntı var. 2019'da kira fiyatı bin TL olan daireler şu anda 4 bin 5 bin TL'ye çıkmış durumda. 75 metre yol ve otogar civarındaki semtlerde kira fiyatları 2 bin 2 bin 500 TL iken 10 bin TL'ye çıkardılar. Emlak sıkıntısı var şu anda. Depremden sonra fırsatçılar baya çoğaldı. Nakliye fiyatları normalde 2 bin TL iken 6 bin 7 bin TL'ye çıktı. Vatandaşlardan istediğimiz o fırsatçılara fırsat vermeyin. Vatandaşlar evlerinde herhangi bir hasar olup olmadığını da bilmiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından Mühendis gönderiliyor gelen mühendis binayı kontrol ediyor, kolona göz ucuyla bakıyor orta hasar veya az hasar veriyor." diye konuştu.
Fırsatçılara imkân verilmemesi gerektiğini dile getiren sızlanan, "Yaşanan depremden dolayı bir panik havası oluştu bunun da etkisi ile fırsatçıların eline imkân geçti. Ev bulmak baya zor şu anda. Ben kendim emlakçı olmama rağmen kendim için ev arıyorum fakat bulamıyorum. Dairem orta hasarlı benim ama dairemi boşaltmadım eşyalarım hala duruyor ve evimde kalmaya devam ediyorum. Fırsatçılara imkân vermek istemiyorum bundan dolayı mecburiyetten kalıyorum evimde. Sosyal konutlarda tek odalı eşyalı bir daire için 4 bin TL kira istiyorlar. Vatandaşlarımız panik yapmamalı herkes dairesini boşaltmak istiyor. Vatandaşlarımız nakliye ve kiralık daire peşinde olduğu için ortamda bir panik havası var." şeklinde konuştu.
Aranan dairelerde istenilen şeylerin de değiştiğini ifade eden Sızlanan, "Kiracılar artık doğalgaz olmasa da olur, parke veya asansör olmasa da olur diyor. Şu anda istenilen şey müstakil ve sağlam bir yapı. Hepimiz zorlu günlerden geçiyoruz. Valilik bu duruma bir çare buldu, 2+1 daireler 2 bin TL 2+1 dairelerin üzerindeki daireler 4 bin TL'den fazla kiraya verilemeyecek. Veren olursa daire mühürlenecek ve 2 sene boyunca ev sahibi dairesini kiraya veremeyecek. Yine de yüksek kiraların önüne geçilemiyor. İlana 850 TL olarak atılan bir daireyi aradım bana 8 bin 500 TL fiyat çekti. Bunun önüne geçebilmek için devletin baya bir çalışma yapması gerekiyor." dedi.
ZEMİN AYIRIMI YAPILMIYOR
Alınan örneklerde en sağlam örnek hangisiyse onun kullanıldığını belirten Emlakçı ve Müteahhit Ahmet Tayşin "Yapı denetimlerle ilgili belli çalışmalar var; örneğin inşaat yapılacak bölgede jeolojik örnek alınıyor fakat alınan örneklerde en sağlam örnek hangisiyse o kullanılıyor. Sert zemin ve balçık zemin ayrımı yapılmıyor bu tür sorunlarla karşılaşıyoruz. Depremde oluşan hasarların sebeplerinden biri de budur. Zemin etüdüne göre normalde demir çıkar bunun eksikliğini de bu süreçte gördük. Bu depremde bir sıkıntı bir sorun çıktığında bunu rahatlıkla müteahhitte yüklediklerini de gördük. 90'lı yıllardan 2003, 2005'li yıllara kadar asıl sıkıntı belediyelerdeydi. İnşaat yapanları bu durumlarda denetleyen belediyeler oluyor, inşaatımızı yaptıktan sonra belediyeyi çağırıyorduk gelin bizi denetleyin diye aldığımız cevap; 'Gerek yok biz size güveniyoruz.' oluyordu. Benim eksiğim sıkıntılarım olabilir senin gelip beni düzeltmen gerek." diye konuştu.
PROJELERE UYMAK ZORUNDAYIZ
İnşaatçıların yapılan projeye uymak zorunda olduğunu belirten Tayşin, "Demirci ve inşaatçı arkadaşlarımız bundan dolayı kusura bakmasınlar ama etre aralığı dediğimiz mesafe 5 santim olması gerekirken burada 10 santim yapıyorlar. Bir bağlantı telinin kaldırdığı yük bir ton dur bir sorun da şundan dolayı oluşuyor; etre atarken topal etre atıyorlar bundan dolayı doğan sıkıntıları da görüyoruz. Sonuç olarak bir proje çizilip sana veriliyor ve sen bu projeye uymak zorundasın. Bir sıkıntı da betonculardan dolayı oluşuyor, müteahhit betoncuyla anlaşma yapıyor bana c 30 beton kullan diyor fakat gelen betonun değerleri c 15, c 20 çıkıyor bunun da suçlusu betoncu oluyor. Müteahhittin bir suçu olmaz burada. Müteahhit aslında bu işte finansmandır. Başka bir açıdan bakacak olursak şantiye şefi ve şantiye ile ilgilenen arkadaşların da hatası var bunların hepsi bir bütündür ve birbirini bağlar." şeklinde konuştu.
Yaşanılan depreme bakıldığı zaman yaşanılan sıkıntıların büyük kısmının yapılan işçilik ve belediyelerden kaynaklandığını ifade eden Tayşin, "Yapı denetimcilerin de kusurları var ama meslektaşlarımız kusura bakmasınlar bu tür tavizler veriliyor maalesef. Sonuçta bu yapılarda insan yaşıyor ve bunun bir vebali var. Bu konuların biraz daha dikkate alınması gerekiyor."
Kaynak: Diyarbakır Söz