ABD destekli darbe girişiminin ardından bazı kesimlerin FETÖ’yü bahane ederek İslami cemaatleri hedef almasını değerlendiren Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcı Doç. Dr. Davut Işıkdoğan, imanı kalbinde olan insanların darbe girişiminin olduğu gece meydanlarda olduğuna dikkat çekti.
Işıkdoğan, özellikle laik ve sol kesimlerin FETÖ’yü bahane ederek tüm İslami yapı ve cemaatleri FETÖ ile aynı kefeye koyma, itibarsızlaştırma ve hedefe koyma çabası içerisine girme çabalarını değerlendirdi. İlkha'ya konuşan Işıkdoğan, iman dışında hiçbir şeyin insanları tankın önüne çıkmaya sevk edemeyeceğine vurgu yaptı.
“İman dışında hiçbir cesaret tankın önüne geçemez"
Darbelerin aynı zamanda insanların dini açıdan gelişmesini engellemeye dönük olduğunu dile getiren Işıkdoğan, “Zira ülke genel anlamda gelişirse belli bir mesafe katledecek ve İslam âlemine liderlik yapacak. İşin odağında kim ne derse desin, hangi sosyolojik, psikolojik ve siyasi tespit olursa olsun bu işin tek bir adı vardır; âlem-i İslam’ın önüne bir takoz koymak. Cenab-ı Hakk’ın hikmetidir ki bu girişime engel olundu. Sivil toplum kuruluşları, Türkiye’deki imanlı insanlar, biz böyle bir şeyi duyduğumuzda meydana doğru yürüdük. Bir tarafta alışveriş merkezleri, yakıt istasyonu, bankamatik kuyruğuna girmiş insanlar vardı, öbür tarafta ise bunların hiçbirini umursamayan sarıklılar, sakallılar, başörtülüler ve imanı kalbinde olan insanlar vardı. Çünkü iman dışından hiçbir şey insanların büyük bir cesaretle tankın önüne çıkmaya sevk edemez. Diyarbakır’daki gibi yıllardır terör bölgesi olan bir yerde, insanlar gecenin o saatinde hiçbir şeyi göze almadan oraya çıkıyorsa bu imandan başka bir şey değildir. Orada gerçekten imani noktada önde olan insanlar vardı.” Dedi.
“Darbenin püskürtülmesinde cemaatlerin rolü var”
FETÖ/PDY üzerinden cemaatlerin hedef alınmasına tepki gösteren Işıkdoğan, “Darbenin püskürtülmesinde bu cemaatlerin rolü varken, bugün gerek medyada olsun gerekse diğer ortamlarda olsun FETÖ üzerinden, bütün İslami cemaatlere bir yaylım ateşi var. Bugün eğer devletin, milletin veya İslam memleketinin başına bir şey geldiğinde bu insanlar en önde koşuyorsa acaba bunların en önde koşmasına neden nedir? Bunu irdelemek lazım. Bugün televizyon izliyorum, bir taraftan bakıyorum tarikatlara saldırı var, diğer taraftan Bediüzzaman’a saldırı var. Bediüzzaman’ın eserlerinde iman dışında hiçbir şey yok. Biraz laikliğin veya hijyen görünen sol kesimin, ‘FETÖ üzerinden bütün dindarlar endişeli ve şüpheli odamlar oldu, bunlara ne kadar grup eklersek o derece bir taşla on kuş vurmuş oluruz’ mantığı var.” ifadelerini kullandı.
“Elinizde nuru tuttunuz ama milletin kafasına topuzu geçirdiniz”
15 Temmuz sonrası herkesin Paralel Yapı’nın gerçek yüzünü gördüğünü söyleyen Işıkdoğan, “Belki de şöyle bir yer var; normal bir terör örgütü gider, terör düşüncesiyle ilgili argümanlarını kullanır ve ortaya bir şey koyar, ama siz burada çok tehlikeli bir şey yapıyorsunuz. Burada yapılan şey şudur; Dinin kendisini teröre malzeme yaptınız. Din ile suret-i haktan göründünüz. Elinizde nuru tuttunuz millete gösterdiniz ama öbür taraftan milletin kafasına topuzu geçirdiniz. Herkes şu anda bunların gerçek yüzünü gördü.” dedi.
“Müslümanlar neye sahip çıktıklarını göstermeye çalıştılar”
15 Temmuz darbe girişimi ile yeni bir ruhun ortaya çıktığına dikkat çeken Işıkdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Müslümanların tamamı ellerindeki bayraklarla alanlara çıktı. Orada tekbirlerle İslam’ın sesini yükselttiler. Şu an da dikkat edebiliyorsanız, gazeteleri takip edin şu tartışma başladı; madem insanlar demokrasiye sahip çıkmak için oraya meydanlara çıktılar niçin tekbir sesleri geldi? Biz bundan şunu anlıyoruz. Meydanlardaki Müslümanlar neye sahip çıktıklarını göstermeye çalıştılar.”
Işıkdoğan, son olarak şunları ifade etti: “FETÖ ile insanlarda geçici bir zihin karşılıklılığı meydana gelecektir. Ama ben biliyorum ki Allah’ın yolunda hizmet edenlerin çabaları mutlaka sonuç verecektir. Geçici anlamda ayağımıza bir şeyler takılabilir. Şunu kesin olarak biliyorum ki İslami camialar üzerlerine düşen görevi doğru bir şekilde yaparlarsa Allah onların yollarını açacaktır. Bu tür şeylerden de zarar görmeyeceklerdir. Geçici zararlara da sabretmemiz gerekir.” diye belirtti
Kaynak: Diyarbakır Söz