CUMHURBAŞKANLIĞI Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle, terörün sonlandırılmasına yönelik PKK'nın koşulsuz silah bırakmasını içeren 'çözüm süreci'ne yasal dayanak getiren '6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun' da lağvedilmiş oldu.
Terörün sona erdirilmesi, huzur ve barış ortamının dizayn edilmesine yönelik, dönemin AK Parti hükümeti tarafından yapılan çalışma ile Temmuz 2014'te, '6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun', yasallaştı. O dönem PKK'nın silah bırakması koşulu ile öncelikle şehit cenazelerinin sona erdirilmesi ve anaların gözyaşlarının sonlandırılması amaçlanarak çıkarılan, ancak terör örgütünün saldırıları ve hendek barikat stratejisi nedeniyle rafa kaldırılan söz konusu yasa, 24 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle işlevini kaybetti. Böylece siyasi arenada zaten rafa kaldırılmış olan 'çözüm süreci'ni içeren '6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun', yeni sistemle lağvedilmiş oldu.
BAKANLAR KURULU YETKİLİYDİ
Söz konusu kanunun 'yetki ve sekretarya' adlı bölümünde Bakanlar Kurulu, çözüm sürecinde gerekli kararları alma ve görevlendirmeleri yapmaya yetkili kılınmıştı. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmaların koordinasyonu ve sekretarya hizmetleri "Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülür" deniliyordu. Kanunun 'kararlar ve yerine getirilmesi' bölümünde de "Bu Kanun kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir. Kanun kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz" ifadeleri yer alıyordu.
6551 sayılı kanunun 'Uygulama, izleme ve koordinasyon' bölümünde ise şöyle denilmişti:
"Hükümet, çözüm süreci kapsamında aşağıdaki hususlarda gerekli çalışmaları yürütür. Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirler. Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirir. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır. Bu kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar. Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izler ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlar. Gerekli mevzuat çalışmalarını yapar."
ÇÖZÜM SÜRECİ KANUNU RAFA NASIL KALDIRILDI?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş, başka ifadeyle Anayasa’ya uyum mevzuatı TBMM'ce verilen 7142 sayılı 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu' ve bu yetki kanununa bağlı Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yürütüldü. 698 sayılı KHK'nın 72'nci maddesiyle mevcut kanunların hayata geçirilmelerini sağlayan yürürlük maddeleri 'Bakanlar Kurulu’nca yürütülür' yerine 'Cumhurbaşkanı’nca yürütülür' şeklinde değiştirildi. Bu şekilde kanunların yürütülmesi Anayasa gereği Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilecek. Yani bu düzenlemeler 6551 sayılı kanunun işlevliğini yürüten yasal alt yapıyı ortadan kaldırıyor.
6551 sayılı çözüm süreci kanununda ise farklı durum söz konusu. Kanunda genel yürürlük maddesinden başka görevlendirme ve kararlaştırmaların sadece Bakanlar Kurulu'nca yapılabileceği, sürecin sekretaryasının ise Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nca üstlenileceği düzenlenmişti.
İŞLEVİNİ YİTİRDİ
Cumhurbaskanlığı Hükümet Sistemi'ne geçis esnasında çıkarılan 7142 sayılı yetki kanununda, kamuoyunda kısaca 'çözüm süreci' olarak adlandırılan 6551 sayılı kanunda herhangi bir değişiklik öngörülmedi.
Yetki kanununa bağlı çıkarılan 698 ve 703 sayılı KHK'larda yüzlerce kanun içeriğinde Bakanlar Kurulu ifadesi Cumhurbaşkanlı seklinde değiştirilmesine rağmen 6551 sayılı kanuna dokunulmadı. Gelinen bu süreçte çözüm süreci ile ilgili yasa yürürlükte kalmasına rağmen, bu yasanın işlevliğini yürütecek yasal alt yapısı ortadan kaldırıldı. Yani çözüm süreci ile ilgilı gerekli kararları alma ve görevlendirmeleri yapma yetkisi verilen Bakanlar Kurulu kaldırıldığı, hem de akil insanların yanı sıra çeşitli görevlerin yerine getirdiği yönetim sekretaryayı üstlenebilecek 'Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı' ilga (ortadan kaldırılma) edildiklerinden 6551 sayılı kanun işlevini yitirdi.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNDE ÇÖZÜM SÜRECİ YOK
Tüm bu yasal düzenlemeler sonucunda ortaya çıkan tabloda, çözüm süreci sair süreçleri siyaseten reddeden Cumhurbaskanlığı Hükümet Sistemi, bunların yasal alt yapısını da ortadan kaldırdı. Yeni sisteme göre kimse terör örgütleri ile müzakere yürütemeyecek, bunlarla sadece mücadele edecek. Bu durum sadece kamudaki görevlileri değil, özel şahısların da terör örgütlerine yönelik akil insan arabulucuları girişimlerinin de önünde set oluşturuyor. Yani yeni sistemde gerek kamuda görevli olsun, gerekse akil insan sıfatıyla herhangi bir kişinin terör örgütleri ile ilişki kurmasını, arabulucu kimliği ile temasını da kesinlikle engelliyor.
Sonuç olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, terör örgütleri ile geçmiş yıllarda denenen ve başarısız olunduğu hükümet yetkililerince de kabul görülen 'çözüm süreci' benzeri bir pazarlık kesinlikle söz konusu olamaz ve bu durum yasalarla kesin olarak belirlenmiş durumda.
MAHİR ÜNAL: TÜRKİYE YENİ BİR GÜVENLİK KONSEPTİNE GEÇTİ
Öte yandan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü Mahir Ünal da katıldığı bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada, yasanın yeni sitemle lağvedilmesiyle ilgili soru üzerine şunları söyledi:
"Bu süreci bu yasa üzerinden okuyamayız. Türkiye yeni bir güvenlik konseptine geçti. Türkiye'nin bölgesinde yaşanan sorunlar, bazılarına bakıyorum hayaller İsviçre, pratikler Türkiye... Her durum kendi gerçekliğini oluşturur. Kendi güvenliğinizi sağlamazsanız kendi demokrasinizi nasıl koruyacaksınız? Türkiye yeni bir terörle mücadele konseptine geçti. FETÖ yeni nesil bir terör örgütü. Artık siber saldırıların yapıldığı, algı operasyonlarının yapıldığı bir süreç. Diğer yandan PKK, DEAŞ ile mücadele ediyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu OHAL'in ilan edilmesini darbe olarak niteliyor. Sanki biz terörle mücadele etmiyoruz, sanki PKK diye bir örgüt yok, sanki CHP tarafından Meclis'e taşınmış Kandil'in uzantısı yok... Kandil'in talimatıyla terörist cenazesine katılacaksınız, Kandil'in talimatıyla önünüze konulan metin okunacak, buradan nasıl bir irade bekleyeceksiniz? Biz gizli, saklı bir şeyi konuşmuyoruz. 24 Haziran'da bir seçime gitmişiz ve seçmen bir tercihte bulunmuş. Ama Kemal Kılıçdaroğlu 16 Nisan'ı da 24 Haziran'ı da meşru görmüyorum diyor, peki ne istiyorsun? Benim yönetmediğim, benim karar vermediğim her şey gayrimeşru."
Kaynak: Diyarbakır Söz