Cumhurbaşkanı Erdoğan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Nasıl kökleriyle irtibatı kopan bir ağacın ayakta kalması mümkün değilse, medeniyet değerleriyle bağı zayıflayan bir toplumun da varlığını sürdürmesi imkânsızdır. Geleceğin inşasında, dün olduğu gibi bugün de cami merkezli bir hayatın özendirilmesi ve teşvik edilmesi gerekir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, 'Camiler ve Din Görevlileri Haftası' dolayısıyla düzenlenen etkinlikte din görevlilerine hitap etti. Erdoğan, ilk olarak Batman kırsalında, zırhlı askeri aracın geçişi sırasında PKK'lı teröristlerce yola tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan 7 asker için "Bugün Batman'da 7 askerimizin şahadetini anmadan geçemeyeceğim. Bu gelişmeler düşmanımıza karşı kinimizi daha da artırmaktadır. Terörle mücadelemizi hiç aksatmadan, kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarını yerde bırakmayacağız" diye konuştu.
ALMANYA'DAKİ CAMİNİN AÇILIŞI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişimi gecesi okudukları salelarla darbeye karşı halkı çağıran tüm din görevlilerine teşekkür etti. Almanya'nın Köln kentinde cami açtıklarını hatırlatan Erdoğan, "Almanlar, bu camimizi yoğun şekilde ziyaret ediyorlar. Gerçekten bu ziyaretten memnun oldum. Temenni ederim ki birçoklarının da hidayetine vesile olur. Eser müessiri ile zengindir. O ilin valisi, belediye başkanına da gelmiş, geçmiş hepsine teşekkür ediyorum" dedi.
'CAMİLERİMİZİN KAPILARININ AÇIK OLMASI GEREKİR'
"Bütün camilerimizin kapılarının açık olması gerekir" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Hocalarımızın imam, müezzin beraber iş bölümüyle kapıların açık olmasını sağlaması lazım. Çünkü bu milletin eninde sonunda toplanacağı yer camilerdir; ancak bunu sevdirmemiz başarmamız lazım. Biz de üzerimize düşeni yapacağız. Köln'deki konuşmamda kadınlarımıza camilerin kapısının açık olması gerektiğimi söyledim. Bir hanımefendi bu konudan çok mutlu olduğunu söyledi. 'Beni ve arkadaşımı Kayseri'de camiye sokmadılar, biz de kapının dışında namazımızı kıldık' dedi. 'Camilere kadınlar giremez' diye bir hadis ayet mi var? Ben ne okudum ne gördüm ne duydum ne biliyorum. Artık bu yanlış tabuların yıkılması lazım. Bunu başta Diyanet İşleri Başkanı'nın yürütmesi lazım. Bunları aşacağız. Garip şeylerle karşı karşıya kaldık. Bir diyanet işleri başkan yardımcımız kadınsa 'Bunları aştık' demektir. Ecdadımıza bile baktığımızda camilerin tepelerinde kafesler vardır. Niye koyulmuştur bunlar? Hanımlarımız camilere gelsin, diye. Çocuklarımızın, kadınların ayaklarını camiye alıştıracağız. Böylece cami Müslümanların cem olduğu yerdir, bunu bu şekilde ilan edeceğiz. Bu adımları atacağız, başka çaremiz yok. Eğer biz konuşmazsak eğer o zaman birileri çıkıyor, onlar konuşmaya başlıyor. Onlar konuştuğu zaman meydan onlara kalıyor. Yanlışım var ise beni de uyarın."
'KAPATILMAYLA KARŞI KARŞIYA KALDIK, GEREKÇESİ İRTİCAYDI'
Türkiye'nin, baskıların dayanılmaz boyutlara ulaştığı, zor dönemleri de unutmadığını kaydeden Erdoğan, "Ahırlarda gizli saklı Kur'an-ı Kerim öğretildiğine şahit olduk. Başörtüsü taktığı için evlatlarımızın üniversite kapılarından geri çevrildiği, imam hatip okullarının kapısına kilit vurulduğu sahneleri gördük. Ama şimdi çıkmış bakıyorsun ezandan, Kur'an'dan bahsediyor. Sen ne anlarsın ezandan, Kur'an'dan? Dürüst ol, samimi ol. Sadece milleti aldatmak için bir taraftan 'ezan', 'Kur'an' diyeceksin. Onunla onu bir araya getirme. Zaman zaman cenaze namazlarında görünme suretiyle kalkıp, bu milleti aldatmaya kalkma. Bu millet artık o mazideki dönemde değil. Bunlar geride kaldı, tarih oldu. Milletin inancının bizzat bu ülkenin kimi idarecileri tarafından irtica sayıldığı günleri yaşadık. Bundan dolayı yargılandık. Güçlü bir iktidar partisi olmamıza rağmen kapatılma ile karşı karşıya kaldık. Gerekçesi neydi? İrtica. Nerede? Bu ülkede. Bunu yaşadım ve o dönem bu ana muhalefetin başındaki zat, 'Ankara'da da yargı mensupları varmış' diye açıklamalar yaptı. Bunları gördük" dedi.
'GENÇLERİMİZİN AYAKLARI GÜN GEÇTİKÇE CAMİLERDEN ÇEKİLİYOR'
Yeni iletişim araçlarının günlük hayatın merkezine oturduğu, garip dönemin içinde olunduğunu belirten Erdoğan, "Teknolojik imkanlar bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken diğer taraftan da insani ilişkilerimize büyük zararlar veriyor. Bugün birçoğumuzun telefona ve televizyona ayırdığı zaman inanın evine, eşine, çocuğuna, anne ve babasına ayırdığı zamanı aşabiliyor. Sadece sosyal ilişkilerimiz değil, dini yaşantımızda bu süreçten etkileniyor. Gençlerimizin ayakları gün geçtikçe camilerden daha fazla soğuyor. Maalesef ülkemizin pek çok yerinde cami cemaatimizin yaş ortalamasının artmasının sayısal bakımdan da azalmasının sebebi budur. FETÖ ve DEAŞ gibi yapıların topluma sirayet edebilmesinin nedeni de yine manevi boşlukların ilgili kurumlarımız tarafından doldurulamamasıdır. Şayet gençler yaşadıkları savrulmaların çözümlerini hemen yanı başındaki camilerde değil başka yerlerde arıyorlarsa ortada yanlış giden bir şeyler vardır. Camiler yüce Rabb'imizin yeryüzündeki tecellisidir" diye konuştu.
'NAMAZ KILDIRMAKLA DİN GÖREVLİSİ KARDEŞİMİN SORUMLULUĞU BİTMİYOR'
İmamlık ile müftülüğün her şeyden önce gönül ve sevda işi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Namaz kıldırmak için cemaatinin önüne geçen her kardeşimin sadece o namazın değil arkasında saf tutan insanların diğer sıkıntılarını, dertlerini de üstleniyor demektir. Yani namaz kıldırmakla din görevlisi kardeşimin sorumluluğu bitmiyor. Bilakis hayata dair diğer sorumluluklarda başlıyor. Mahalledeki mağdurlar, aileler arasındaki sorunları, gençlerin yaşadığı sıkıntı ve bunalımlar herkesten önce o mahallenin cami görevlisinin meşguliyet alanına girer. İmam kardeşim cemaati ile hemhal olmalı. Onlara dert ortaklığı etmeli. İmam kardeşlerimiz mahallesini, müftülerimizde ilini ve ilçesini bir arada tutmalıdır" dedi.
'KARANLIK GÜNLERİN TEKRAR YAŞANMASINA MÜSADE EDEMEYİZ'
Din görevlilerinin ötekileştirici ve insanların bir kesimini dışlayıcı ifadelerden uzak durması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu ülke senelerce mezhep, etnik temelli kavgalar yaşadı. Birileri aramızdaki farklılıkları kaşıyarak bizi birbirimize düşürmeye, komşuyu komşuya kırdırmaya çalıştı. 1970'lerin sonunda kimi şehirlerimizde bu proje maalesef başarılı oldu. Müslüman aynı delikten ikinci kez ısırılmaz. Bizler de o acı günlerin, o karanlık günlerin tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz. Bu konuda siz kardeşlerime önemli görevler düşüyor" diye konuştu.
'SİZLER İMAMSINIZ, FETÖ'NÜN İMAMI DEĞİL'
Son yıllarda birçok provokasyonun sosyal medya üzerinden yapıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz tüm kamu görevlilerimize bu mecraları son derece dikkatli kullanmaları gerektiği her fırsatta dile getiriyoruz. Özellikle Diyanet personelimizin kendilerini sosyal medyanın girdabına kaptırmamaları gerekiyor. Sizler üstlendiğiniz sorumluluk gereği herkes daha fazla titiz ve dikkatli olmalısınız. Camilerimizi kötülemek için fırsat kollayanlara bekledikleri fırsatı vermemeliyiz. Biz din görevlilerimizden milletimize öncülük etmesini, rehberlik etmesini bekliyoruz. Biz din görevlilerimizden insanımızın derdi ile elbette sevinci ile hemhal olmasını istiyoruz. Sizler imamsınız, FETÖ'nün imamı değil. Onunkiler cambaz. O ismi de nasıl bulmuşlar. İhanet şebekesi çalışıyor. Gereği yapılıyor, yapılacak. Bizler özellikle bu yönde yaptığımız çalışmalarda tüm imkanlarımızla sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz."
Kaynak: Diyarbakır Söz