HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ittifak tartışmalarına ilişkin olarak, "Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan, başta cinsiyet eşitsizliği olmak üzere her türlü eşitsizliği onaylayan, işçinin, emekçinin, gençlerin sorunlarını kabul etmeyen hiçbir ittifakı asla kabul etmiyoruz. Toplumu kutuplaştıran, iki seçenek varmış gibi dayatan anlayışlara karşı üçüncü yolda, 'demokrasi ittifakı' dedik. Kürt sorunu vardır ve bu sorun diyalog ve müzakere yoluyla çözülmekten yana olanların yoludur." dedi.
'ERKEK İKTİDARA KARŞI İTİRAZLARIMIZI HEP BİRLİKTE HAYKIRIYORUZ'
Partisinin grup toplantısında konuşan Buldan, demans tanısı konulan cezaevindeki HDP eski milletvekili Aysel Tuğluk'a dair, "38 katliamında Dersim’in kadınlarını uçurumlardan atlamaya zorlayan, Dersim’in kızlarını kaybeden cuntacı zihniyet ile bugün Dersim’in onurlu kızı Aysel’i cezaevinde yok etmeye çalışan zihniyet aynı zihniyettir” açıklamasını yaptı.
Buldan, "HDP olarak bu yılki 8 Mart’ı Deniz Poyraz’a ve Garibe Gezer’e adadık. Cesur kadınları en derin duygularımla bir kez daha selamlıyorum. Bu hafta eşitlik taleplerimizi, her gün emek verdiğimiz hak ve adalet mücadelemizi bütün dünya kadınları olarak hep bir ağızdan haykıyoruz. Yürüttüğümüz azimli mücadelemizle elde ettiğimiz kazanımlarımızı hep birlikte kutluyoruz. Kazanımlarımızı saldıranlara karşı, sömürüyü, şiddeti, yoksulluğu dayatan erkek iktidara karşı itirazlarımızı hep birlikte haykırıyoruz" dedi.
Buldan, HDP'nin TBMM'deki toplantısında yaptığı konuşmada, özetle şunları söyledi:
SAVAŞ HALKLARA ÖLÜM VE YIKIM DIŞINDA HİÇBİR ŞEY GETİRMEYECEK: Bugünlerde Rusya’nın başlattığı işgal hareketiyle gelişen bir savaşa üzüntüyle hep birlikte tanıklık etmekteyiz. Ben öncelikle bu savaşta şimdiye kadar yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Tüm Ukrayna halkının acısını paylaşıyor, dayanışma duygularımızı bir kez daha buradan iletmek istiyorum. Bu savaş halklara ölüm ve yıkım dışında, başka hiçbir şey getirmeyecektir. HDP olarak daha önce de söyledik, Ukrayna’da yaşananlar sadece iki ülke arasındaki bir gerilim ve çatışma değildir. Esas olarak NATO ve Rusya arasındaki bir egemenlik mücadelesidir, bir güç savaşıdır. Ne NATO’nun ne de Rusya’nın askeri yayılmacılığı bu soruna asla çözüm değildir.
Rusya’nın başlattığı askeri müdahale kesinlikle kabul edilemezdir. Taraflar müzakere ve diyalog yollarını acilen açmalıdır. BM ve uluslararası toplum devreye acilen girmelidir. AKP hükümetinin içerideki ve dışarıdaki savaş politikalarını nasıl bugüne kadar reddettiysek dünyanın herhangi bir yerindeki savaşı da aynı şekilde reddediyoruz. HDP olarak, kadınlar olarak, halkların bir arada özgür ve barış içerisinde yaşayabileceği koşulların sağlanması yönündeki her türlü barışçıl adımı desteklemeye devam edeceğiz.
HALKIMIZI DIŞARIDAKİ SAVAŞIN DA MAĞDURU HALİNE GETİRMEYİN: Sürekli krizlerden beslenen AKP hükümeti şayet bu savaşta barışın yanında saf tutmazsa halihazırda büyük bir ekonomik krizin altında ezilen halkımız, çok daha ağır bedeller ödemeye ne yazık ki devam edecek. İçeride sizin zamlarınıza, baskılara karşı zaten mücadele vermekte olan halkımızı dışarıdaki savaşın da mağduru haline getirmeyin. Ülkedeki ekonomik krizin biz kadınların omuzlarındaki ağırlığını her geçen gün daha da dayanılmaz şekilde hissettiğimizi belirtmek istiyoruz.
SOSYAL YARDIMA MUHTAÇ İNSANLARIN SAYISI 2 KATINA ÇIKTI: Kadınlar çoğu kez aynı işi yapmalarına rağmen erkeklerin aldığı ücretin neredeyse yarısını almaktadır. Türkiye’de 30 milyon kadının yalnızca 10 milyonu kayıtlı çalışmakta. Kayıtsız çalışanların sayısına dair bir tahminimiz bile ne yazık ki yoktur. Ülkedeki kadınların yüzde 70’i ekonomik olarak bir başkasına bağımlı olarak yaşamak durumundadır. Sadece son iki yıl içerisinde sosyal yardıma muhtaç insanların sayısı 2 katına çıktı. Bunlar uçan saraylarda seyahat ederken, Diyanet İşleri Başkanı bile özel jet ile geziye giderken, hemen her gece yakıta yapılan zamlarla insanlar araçlarına yakıt koyamaz oldu. Yandaşları, beşli çetesi ile hazineyi boşaltan, başka başka ülkelerde para aklayanlar şatafat yaşarken, milyonlarca yurttaş geçim derdiyle boğuşmaktadır. Sefalete de saltanata da bir an önce son verilmesi lazım. Buna da biz kadınlar öncülük edeceğiz. Ya gideceksiniz, gideceksiniz. Birçok yerde işçi direnişleri var.
OCAK AY İÇİNDE 26 KADIN KATLEDİLDİ: Toplum bir bütün olarak şiddet sarmalının içerisine itilmiş durumdadır. Bu şiddetin en büyük mağduru da kadınlardır. Kadın katillerini salıveren, kadın mücadelesini engellemeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz ocak ay içinde 26 kadın katledildi, 28 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Sayılarla ifade etmek kolay ama her ay istikrarlı şekilde kadınlar katlediliyor.
İnsan hakları savunucusu Eren Kesin, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, sanatçı Ezgi Mola ve Sezen Aksu’ya ve benzer saldırılara uğrayan kadın arkadaşlarıma buradan selamlarımı gönderiyorum. Emine Şenyaşar annenin çığlığını artık duyun. İktidarınızı katillere tanıdığı hukuksuz imtiyazı kaldırın. Adaletin gereğini yerine getirin. Deniz’in ve yoldaşlarının hesabını hem hukuk karşısında hem de tarih önünde soracağız. En son Semra Güzel vekilimize düzenlenen kumpasta kadının siyasetteki yerine ve kimliğine yapılan saldırıdır. Semra vekilimizin dokunulmazlığının kaldırmaya sizin parmaklarınızın gücü yetmez, Semra Güzel halkın ve kadınların vekilidir, iradesidir. Biz gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Dokunulmazlıkları kaldırsanız dahi mücadelemizle hiçbir zaman baş edemeyeceksiniz. Tıpkı partimize açılan kapatma davası ve Kobani kumpas davasında olduğu gibi… Yargılayan sizler değil, bizler olacağız.
Kaynak: Diyarbakır Söz