'Bu olayı sineye çekenler, sokakta gezemez'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye'nin Türk askeri uçağını düşürmesinin, sineye çekilemeyeceğini ifade ederek, ''Nasıl Kuzey Irak'ta bizim askerlerin kafasına çuval geçirmeyi sinemize çekmiyorsak, bu olayı da sineye çekemeyiz. Sineye çekenler bu ülkede yöneticilik yapamaz, sokakta halkın arasında gezemez. Zaman zaman içerde kavga edebiliriz, farklı görüşlerimiz olabilir ama dışarıya karşı bir vücut olmak zorundayız'' dedi.

'Bu olayı sineye çekenler, sokakta gezemez'

Kılıçdaroğlu, ''Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yalancı çobanlık yakışır mı? Aklında belki vardı; kim telefon etti seni vazgeçirtti? Dış politikada blöfün olmayacağını nasıl bilmezsin?'' diye sorarak, Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in çeşitli tarihlerde yaptığı açıklamalardan alıntılar okuyarak, Suriye politikasında gelinen noktayı değerlendirdi.

Erdoğan'ın, 22 Aralık 2004'te Serbest Ticaret Anlaşması için Suriye'ye gittiğini, ''Su anlaşmazlıkları geride kaldı. Türkiye'nin bundan sonra dış politikası, bölge barışına katkıda bulunmaktır. Felsefemiz düşman edinmek değil, dost kazanmak'' dediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, bunun altına imzalarını attığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, 16 Haziran 2005'te, Bush'a, ''Beşşar Esed, Suriye'de liderlik yapabilme kapasitesine sahip en iyi isim. Ancak Suriye'de sorun adamda değil, sistemde. Suriye'de Esed'e yardımcı olun, sistemi geliştirmek ve değiştirmek, hem bölge hem dünya için çok daha doğru yol. Suriye'yi karıştırarak çözemezsiniz. Esed'e yardımcı olarak, demokratik ve barışcıl ülke haline getirebiliriz. Başka her türlü yol, bölgede sıkıntı ve tansiyonu artırır'' önerisinin  altına imzasını attığını kaydetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Esed'in, 30 Ekim 2006'da, Türkiye ile ilişkilerin her alanda çok mükemmel olduğunu, geleceğe çok sağlam adımlarla ilerlediklerini söylediğini; 18 Ekim 2007'de, ''Suriye ve Türkiye sorunlarının çözümünde ilkesel olarak barışçıl siyasi çözümlere inanıyoruz. Türkiye Hükümeti'nin, terör ve terör faaliyetlerine karşı gündeme aldığı kararları destekliyoruz, arkasındayız'' dediğini anlattı.

Esed'in eşiyle 6 Ağustos 2008'te tatil için geldiği Bodrum'da, Erdoğan ve eşi tarafından karşılandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, 16 Eylül 2009'da, ''Tarih, Türkiye ve Suriye'yi birbirine kardeş yaptı. Dünya üzerinde bu kadar çok ortak noktası olan iki komşu ülkenin olduğunu düşünmüyorum. Suriye bizim dosttan öte kardeşimizdir. Bugün bir adım attık, bu bir bayram müjdesi, iki ülke arasında vizeleri kaldırıyoruz'' açıklamasında bulunduğunu kaydetti.

''Kim o birileri?''

23 Aralık 2009'da, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplandığını, 10 Türk bakanı ile Suriyeli bakanların, ortak bakanlar kurulu yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, ''Biz kendimize Suriye ve Türkiye olarak inanıyoruz. Birileri şöyle, böyle demiş, biz karar verdiğimize göre, biz bu adımı atar, başarırız'' dediğini ifade etti.

Türkiye ile Suriye'nin 6 Şubat 2011'de ortak baraj temeli attığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 ''5 Mayıs 2011, buna dikkat edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, birilerinin taşeronu olmaya doğru bir yol izlemeye başlıyor. Uluslararası kamuoyunda en saygın Ortadoğu uzmanlarından biri olarak kabul edilen Carnige Barış girişimi analisti Henri Barkey, Erdoğan'a, en kısa zamanda devreye girerek, Esad'ın çekilmesini sağlama çağrısında bulunuyor. Birilerinin kim olduğu ağır ağır ortaya çıkıyor. 10 Haziran 2011. 3 gün önce Esad ile konuştuğunu söyleyen Erdoğan, 'Suriye'deki gelişmelere daha fazla seyirci kalamayız. İyi ilişkiler ilelebet süremez' diyor. Plak değişti, 180 derece çark. Başbakan, 11 Eylül 2011'de, 'Artık bizim son sözlerimizi söyleme zamanına geliyor. Bugün yarın her an son sözümüzü söyleyebiliriz' diyor. Son sözün savaş olduğunu herkes bilir. Esad, 7 Ekim 2011'de, 'Türkiye- Suriye dostluğunu kanaatimce ABD istemedi. Asıl mesele kaynaklarımızı kontrol etmek. Türkiye'den gelenler Obama'nın sözcüsü gibi davranıyor' açıklamasında bulunuyor.''

''Amaç, vatandaşa fotoğraf vermek mi?''

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, niçin birilerinin Ortadoğu'daki taşeronu olur; niye kendi onurunu korumaktan aciz konuma düşebilir? Gözlerinin önünde bile bile senin savaş uçağını düşürecekler, sen sadece hamasi edebiyat yapmanın ötesinde hiçbir şey yapmayacaksın. Yaptırmazlar sana'' görüşünü savundu.

 Bu olayın sineye çekilemeyeceğini, bunun Başbakan'ın da bilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

''Nasıl Kuzey Irak'ta bizim askerlerin kafasına çuval geçirmeyi sinemize çekmiyorsak, bu olayı da sineye çekemeyiz. Sineye çekenler bu ülkede yöneticilik yapamaz, sokakta halkın arasında gezemez. Milli duygularımızın kimsenin incitmesine izin veremeyiz. Bu ülkede zaman zaman içerde kavga edebiliriz, farklı görüşlerimiz olabilir ama dışarıya karşı bir vücut olmak zorundayız. Defalarca uyardık. Bizi suçladılar. Şimdi kimin doğru söylediğini bütün milletimin bilmesi gerekir. Ben ülkemi, insanımızı, şehitlerimizi, alınteri dökenleri, bu ülkeye katkı veren herkesi seviyorum.

Savaş uçağımızın nereye gittiği belli, kimin vurduğu, düştüğü belli. 8 saat kimsenin haberi yok, yabancı ülkeler söylüyor. Neymiş beyefendi Brezilya'dan dönecekmiş, ondan sonra açıklanacak. Devlet bir kişi mi, bu ülkenin Genelkurmay'ı, istihbarat örgütleri, Dışişleri Bakanlığı yok mu? 8 saat bekleniyor; insaf. 'Bilgi vereceğiz' diyerek, bizi çağırdılar. Uluslararası, milli bir mesele elbette gideceğiz. Medyadaki haberlerin dışında bir haber göremedik. Bir yansı var, uçak nerede, ne zaman çıktı, hava ihlali ne kadar oldu, o bilgi zaten gazetelerde vardı. Neydi amaç, vatandaşa fotoğraf vermek için mi? Bu güzel coğrafyada barış, huzur içinde, komşularımızla dostluk içinde yaşamak istiyoruz. Çünkü biz Mustafa Kemal'ın sözünü asla unutmayacağız: dünyada da Türkiye'de de barış.'

AA

Kaynak: Diyarbakır Söz