Birinci ''Ergenekon'' davasının 220'nci duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in de aralarında bulunduğu 17 tutuklu sanık katıldı.
Duruşmaya tutuklu sanıklardan Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 8 tutuklu sanık ile men cezası verilen İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Semih Tufan Gülaltay, Bedirhan Şinal, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Özkan Kurt katılmadı.
Duruşmada, sesi ve görüntüsü salona bozuk bir şekilde yansıtılan gizli tanık ''Dilovası'' savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in kendisine yönelttiği soruları yanıtladı.
Gizli tanık, yasa dışı DHKP/C'nin ölen elebaşısı Dursun Karataş ve Bedri Yağan'ın 1989 yılında Bayrampaşa Cezaevi'nden firar etme süreçlerini anlattı.
Gizli tanık, 12 Eylül döneminde ve ardından Karataş ile birlikte aynı cezaevinde kaldığını ifade ederek, daha önce 2 tünel kazma işleminin başarısız olması sonucu, firar için başka alanlara yönelindiğini kaydetti.
Kendisiyle birlikte 4 kişinin, bir müdahale olduğunda engellemek için güvenlik olarak firar çalışmasında görev yaptıklarını ifade eden gizli tanık, firardan 2-3 ay kadar önce cezaevine jandarma komutanlığında görevli bir binbaşının gelerek, Karataş ile baş başa görüşmeler yaptığını ileri sürdü.
-''Binbaşının firardaki rolü''-
Binbaşının görüşmeye başlamasının ardından dış kapıda bekleyen askerlerin içeride beklemeye başladığını belirten gizli tanık ''Dilovası'', şunları kaydetti:
''Binbaşı haftada bir kaç kere gelmeye başladı. Biz, örgüt olarak bundan rahatız oluyorduk ama aklıma başka şeyler geliyordu. Sonuçta örgütsel faaliyet kurmaktı, herkesle kurulabilirdi. Firar için hazırlık yapıldı. Ziyaret yerinin demirleri kesildi. Firar olacağı gün binbaşı alışık olmadığımız bir şekilde sabah erken saatte geldi. Yarım saat kalıp gitti. saat 10.00 gibi ziyaret başlıyordu. 'Kaçış olacağı' söylendi. Güvenlik olarak beklemeye başladık. Üzerimizde kesici, delici aletler vardı. Dursun Karataş ve Bedri Yağan öbür tarafa geçtiğinde onları alıp götürecek örgüt mensupları yoktu. Ziyarete gelen az sayıda anne ve baba vardı. Onların bunu yapabilme özelliği yoktu. Cezaevindeki bu firarda bu binbaşının çok büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum.''
Gizli tanık 'Dilovası'', tutuklu sanıklardan Veli Küçük'ün, Dursun Karataş ve örgütün Karadeniz sorumlusu Hüseyin Özarslan ile bir ilişkinin olduğuna tanık olmadığını belirterek, ancak cezaevinden kaçışta jandarma binbaşısının rolünün olması nedeniyle böyle bir ilişkiye şaşırmayacağını söyledi.
Gizli tanık, Karataş'ın cezaevinden askeri ambulansla kaçırılıp örgüt üyelerine teslim edildiğini de kaçırmada rol alan örgüt elemanlarından duyduğunu anlattı.
Dilovası kooperatifi
Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi'nde çalıştığını söyleyen gizli tanık ''Dilovası'', savcı Pekgüzel'in soruları üzerine Veli Küçük ile kooperatif arasındaki iddia edilen ilişkiyi tekrar anlattı.
Pekgüzel, ''Veli Küçük'ün, Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi'nin kazancından pay aldığını söylediniz. Bu payı nasıl, ne kadar ve kimden aldığı konularını açıklar mısınız?'' sorusuna gizli tanık, Küçük'ün bu kooperatife ortak olmadığını kaydetti.
Gizli tanık ''Dilovası'', kooperatifin taşımacılık ve nakliye hizmetlerinin yasal ve maliyeye kayıtlı hizmetler olduğunu, Küçük'ün de bu hizmetlerden elde edilen kazançtan pay aldığını savundu.
Küçük'ün aldığı pay miktarı konusunda net bilgiye sahip olmadığını belirten gizli tanık, ''Taşıma işlemini bizim kooperatif yaptığı için geliri yüksekti. Ancak miktar öyle küçük bir şey değildi. Yüksek miktarlarda para alıyordu'' dedi.
Küçük'ün, parayı kooperatifin yöneticilerinden Emin Alkılıç aracılığıyla aldığını belirten gizli tanık, Alkılıç'ın silah kaçakçılığı da yaptığını iddia etti.
Duruşma, gizli tanığın soruları yanıtlamasıyla devam ediyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz