CNN TÜRK'teki Suç ve Delil'in bu haftaki konukları Eski Bakan Halil Şıvgın, Adli Tıp Uzmanı Nevzat Alkan ve Avukat Tanıl Başkandı. Programa Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal ile başdanışmanı Arif Yüksel de telefonla katıldılar.
ADLİ TIP RAPORU KAMUOYUNA AÇIKLANMALI
KHaber.com.tr'nin haberine göre, Adli bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Suç ve Delil programında Adli Tıp Kurumu'nun savcılığa gönderdiği raporun, kamuoyunda yarattığı kafa karışıklığını gidermek için, ilgililere önemli bir çağrıda bulundu.
KENNEDY'İ ÖRNEK GÖSTERDİ
Prof. Dr. Atasoy Turgut Özal olayıyla paralellikler arz eden John F. Kennedy'e yapılan otopsiyi örnek gösterdiği konuşmasında şu sözlere yer verdi. "Suikastın öncesi, sonrası ve soruşturma bölümü, gizlilik içerdiği için kamuoyu ile paylaşılmadı. Ancak otopsi ve adli tıp ile ilgili ayrıntılar üzerinde yoğun tartışmalar yapıldı. Turgut Özal'ın adli tıp raporu da kamuoyuna açılmalı ve tartışılmalı. Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce 'kurumumla gurur duyuyorum' dedi. Bizler de Adli Tıp Kurumu ile gurur duyalım. Çünkü bazı basın kuruluşları Özal'ın zehirlendiği yönünde kendilerinin üretemeyeceği kadar önemli bulguların yer aldığı bilgileri haber yaptılar. Adı anılan zehirler belki de Özal'ın naaşında arandı ama bulunamadı. Ya da dozu düşük olduğu için zehirlenme bulgusuna rastlanmadı. İşte bu yüzden rapor bütün yönleriyle tartışmaya açılmalı".
ADLİ TIP KURUMU'NUN İTİBARI ZEDELENDİ
Atasoy sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yapılan analizlerin nerede, kimler tarafından yapıldığı ve hangi yöntemleri kullanarak ne bulunduğuna dair elimizde bir veri olmadığı sürece kamuoyunun tatmin edilmesi mümkün olamaz. Çünkü bunu toksikoloji bilgisine sahip olanlar, adli tıp uzmanları, hekimler v.s, bir çok insan inceleyecek ve bu raporu yorumlayacaklar. Bu yorum kuşkusuz Adli Tıp Kurumu'nun varmış olduğu noktaya varabilir varmayadabilir. Ama vardığı takdirde bu aşamaya kadar olan her şeyin gayet iyi olduğunu ve gerçekten zehirlenmediğini ama kesin ölüm nedeninin belirlenememiş olabileceğini, ayrıca bunca yıl sonra belirlenme ihtimali de düşünülmedi. Bana kalırsa zehirlenme var mı yok mu diye yapılan bir süreçti. Ne olursa olsun bunların neticesinin toplumla paylaşılması icap ettiğini ve bunların gizli kalmasının doğru olmadığını, gizli kaldığı sürece Adli Tıp Kurumu'nun itibarının iade edilemeyeceğini, çünkü itibarı zedelenmiştir. Bu haberlerin hemen akabinde tekzipler yapılmalıydı. O süreci doğru yönetemediler. Rapor kamuoyuna açıklanırsa böylelikle hem kafalardaki soru işaretleri sona erer, hem de adli tıp, savcılık ve basının üzerindeki baskı ortadan kalkar".
SAVCILIK RAPORU VERMİYOR
Programa telefon bağlantısıyla dahil olan Ahmet Özal savcılıktan raporu istediklerini ancak raporun kendilerine verilmediğini söyledi.
Özal "Savcılığa Adli Tıp raporunun verilmesi için başvurduk. Ancak soruşturmanın gizliliği nedeniyle raporu bize veremeyeceklerini söylediler. Avukatlarla görüştük. Esasında Adli Tıp raporunu almaya hakkımızın olduğunu söylediler. Fakat rapor bize verilmedi. Kurumun raporu bizi tatmin etmedi. Turgut Özal'dan alınan parçaların ileride yeniden yurt içi ve yurt dışında incelenmesi mümkün olabilir. O yüzden bu parçaların atılmamasını istiyorum" şeklinde konuştu.
KORKUT ÖZAL VE KEÇECİLERİN İSMİNİ VERDİ
Programın sonuna Prof. Dr. Sevil Atasoy Ahmet Özal'a bunca yıldır açıklamadığı sakladığı isimlerin kimler olduğunu kimlerden şüphelendiğini sordu. Özal bu soruya çok çarpıcı açıklamalarla karşılık verdi. Ahmet Özal şöyle konuştu...
"Sorgulanması demiyorum, tanık veya sanık demiyorum. Sadece bilgisine başvurulması gereken insnaları sayıyorum. Suikastıyla ilgili ve ölümüyle ilgili. 1- Sabri Yirmibeşoğlu paşa, 2- Müsteşarı Ahmet Selçuk, Mehmet Keçeciler, Korkut Özal. Her zaman şunu söylediler. (Özal) Bize söyledi. Fakat biz bunları açıklamayız bizimle mezara gider. Bu 25 sene önceydi. Bunlar mezara falan gitmez. Adalet isteyenler bunları açıklar. Korkarlar mı onu bilemem. Uğur Tönük savcı. Özal'ın 88'deki suikastını araştıran ve çocuğu kaçıran o insan. hemen görüşülmesi lazım. Kartal Demirağ. Bunun gibi isimler var.
BDP ve CHP'ye SİTEM ETTİ
Yalnız üzüldüğüm bir şey var. Rahmetli Özal'ın öldürülmesindeki sebepler şunlar. Kürt meselesini çözmeye çalışmak. Fakat bugün o parti BDP denen o partiden bir tane ses yok. Çok üzülüyorum bunlara kırılıyorum insnalara. CHP, ana muhalefet hiç sesini çıkarmıyor. MHP. Devlet Bahçeli'yi tebrik ediyorum teşekkür ediyorum. AK Parti ve Sayın cumhurbaşkanımız. Cumhurbaşkanımıza her zaman teşekkür ettim bu dosyayı açtığı için. Hükümetimiz de bu konuyla ilgili çalıştığını zannediyorum. Onların da bu işi kolay kolay bırakacaklarını sanmıyorum.Türkiye'de hiçbir şey gizli kalmaz. Bir gün birileri çıkar hatta failler çıkar itirafta bulunur, bu insanlar bunun altında kalır.
KANI GİBİ ALINAN PARÇALAR KAYBOLMASIN
Son olarak rica ediyorum. Rahmetli Özal'dan alınan parçalar kaybolmasın yok olmasın, kanı gibi. Bekletilsin, başka uzmanlar tarafından incelensin. Adli Tıp Kurumu'nun raporunun denetlenmesini istiyorum. 1. İhtisas Kurulu'na hiç güvenmiyorum açıkça söylüyorum. Siyasi baskıları olan bir yerdir orası" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Sevil Atasoy ise "Siyasi baskı pozitif bilimin vermiş olduğu sonuçların yorumlanmasında olamaz. Yani ortada somut analizler incelemeler varsa bunların günün birinde ortaya çıkacağı muhakkak. Bunların kimse üstünü örtemez." diyerek Özal'ın son sözlerine karşı çıktı.
HASTANEYE GELDİĞİNDE YAŞIYORDU
Diğer taraftan Özal'ın başdanışmanı Arif Yüksel'de programa telefonla bağlanarak önemli açıklamalar yaptı. O dönemde Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başdanışmanı olarak görev yaptığını söyleyen Yüksel Özal'ın Türki devletlerine yapacağı gezi öncesinde durumunda bazı sıkıntılar gördüğünü ve gezinin kendisini çok yoracağını dolayısıyla ertelemesini istediğini, Turgut Özal'ın da biraz düşündükten sonra Özel kalemine geziyi iptal etmesi için emir verdiğini aktardı.
Özel kalemin durumu hanımefendiye aktardığını hanımefendinin ise bazı davetler yaptığını bu davetler nedeniyle gezinin ertelenmesinin söz konusu olmayacağını söylediğini açıkladı. Yüksel "Dönüşte kendisini karşıladım. Yüzü kıpkırmızıydı. Gittiği son davette yanındaydım. Orada rahatsızlanmıştı. Ertesi gün hastaneye girerken gördüm. Elinden tuttum. Elinden tuttuğumda daha ölmemişti. Şöyle bir baktı bana. Sonra acile aldılar kendisini" şeklinde konuştu.
BİLİNMEYEN KUVVET OTOPSİYİ ENGELLEDİ
Özal'ın başdanışmanı Ahmet Yüksel cumhurbaşkanının vefatından sonra yaşananları da şöyle anlattı. "Öldükten sonra gasilhaneye gittik. Ahmet Özal orada, Korkut Özal orada, Bedrettin Dalan orada, Şarlak Paşa orada, ben yüze yakın otopsi yaptım. Cumhurbaşkanının bir zehirlenme olayı var. Ölümü şüphelidir dedim. Üç kere bağırdım.İlle dedim cumhurbaşkanımızın otopsisi yapılacak. Bilinmeyen bir kuvvet otopsinin yapılmasını engelledi. Israr ettiğim halde engellediler. Özal kesinlikle zehirlenmiştir. Bununla ilgili 3 gün önce Ankara Başsavcılığına gidip 4.5 saat ifade verdim." diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: Diyarbakır Söz