Bilgen, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Türk lirasının değer kaybetmeye devam ettiğine dikkati çekerek, "Şu anda biz konuşurken bile belki hepimiz biraz daha fakirleştik, cebimizdeki para biraz daha eridi, borcumuz biraz daha büyüdü." diye konuştu.
Hem bölgesel gelişmelere, hem de ekonomideki krize rağmen Türkiye siyasetinin gündeminde başkanlık konusunun yer aldığını ifade eden Bilgen, bu durumun, ekonomiyi daha büyük riske soktuğunu ve Türk lirasını daha çok değersizleştirdiğini savundu.
Anayasanın bir toplum sözleşmesi olduğunu dile getiren Bilgen, siyasetçilerin ve parlamentonun toplum adına ve toplum için bu sözleşmeyi kurmak ve inşa etmekle sorumlu olduklarını söyledi. Bilgen, "Eğer bu sözleşme toplumdan gizlenerek yapılıyorsa buna anayasa denmez, buna ancak gizli bir anlaşma denebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Ayhan Bilgen, "Nasıl bugün 12 Eylül Anayasası tartışılıyorsa, yüzde 90 oylara rağmen 1982'den beri tartışılmaya devam ediliyorsa bugün kotarılmaya çalışılan bu gizli anlaşma metni de daha ilk gününden itibaren tartışılmaya devam edecektir." ifadesini kullandı.
TBMM Genel Kurulunda dün çalışmalar devam ederken, AK Parti milletvekillerinin, sosyal medya üzerinden, "Başkanlık hayırlı olsun" diyerek imzalarını yayınladıklarını ileri süren Bilgen, şöyle devam etti:
"Bir, eğer siz bunu bir başka partiyle yapıyorsanız başkanlık mı, cumhurbaşkanlığı mı, hiç olmazsa bu konuda açıklama yapın. İki, hangi metni gördünüz de imza açıyorsunuz, topluyorsunuz, imzalarınızın fotoğraflarını sosyal medyada kamuoyuyla paylaşıyorsunuz? Hem bu yaklaşımın kendisi halk iradesine saygısızlıktır, milletvekilliği makamıyla bağdaşmayacak yaklaşımdır, hem de doğrudan doğruya parti adına yapılan açıklamalar, iktidar partisi adına yapılan açıklamalar, dün grup başkanvekilinin yaptığı açıklamalar suç oluşturmaktadır. 'Blok olarak evet oyu verilecek' açıklaması, 'Meclis Başkanı oy kullanamıyor. Onun dışında 316 oy çıkacak' açıklaması, bugünkü anayasaya göre suçtur. Bu, daha şimdiden parlamentoda yapılacak oylamalara gölge düşürür. Bırakın referandum sürecini, parlamentoda bu metnin 330 imzayla kotarılması sürecini bile şaibeli hale getirir."
Olağanüstü hal şartlarında bir referandum sürecinin normal görülemeyeceğini dile getiren Bilgen, seçimin bir süreç olduğunu ve bir takım çalışmaları içerdiğini belirtti.
Bilgen, "Bizim milletvekillerimiz, akademisyenler, gazeteciler tutuklu, toplantı ve gösteri yürüyüşleri valilerin keyfi kararıyla sınırsız biçimde yasaklanabiliyorken, 'OHAL şartlarında da referandum olabilir' demenin tutarlı, ikna edici, demokratik hiçbir tarafı olamaz." görüşünü ileri sürdü.
Kars, Şanlıurfa, Bitlis ve Adana'da partilerine yönelik operasyonlarda gözaltılar olduğunu söyleyen Bilgen, Diyarbakır'da ise görevlendirme yapılmayan DBP'li ilçe belediyelerinde bütün faaliyetlerin kaymakam iznine bağlandığını aktardı.
Bilgen, "İşte bu şartlarda bu kadar demokrasiyle, sivillikle olağanüstü hal şartlarında kotarılmaya çalışılan şey olsa olsa ancak bu darbe sürecinin, hukukunun, koşullarının sırf bir kişi için sürekli hale getirilmesi olabilir. Buradan demokratik bir anayasa, Türkiye için barış, birlikte yaşama, özgürlük, eşitlik, istikrar, huzur ve güven çıkmaz." diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz