AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin, "Bir çatışmayı derinleştirme peşinde koşmak, diplomasiyi bir kenara, siyasi çözüm arayışlarını bir kenara bırakmak, ateşkesi reddetmek, insani yardımları engellemek gibisinden bir şey, bir devlete yakışan değil, bir cinayet şebekesine yakışan bir davranıştır." dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu

Çelik, parti Genel Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.

İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların sona ermesi ve iki devletli bir çözümün hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çelik, "Sorunun çözümü askeri değil, sorunun çözümü siyasidir. Çünkü bugünkü çatışmaları ortaya çıkaran tablo, bundan önceki çatışmaları da ortaya çıkaran tablo bu işgalin neticesi olarak gündeme gelmiştir. İşgal sona ermeden iki devletli, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devleti kurulmadan bu meselenin herhangi bir şekilde çözülmesi mümkün olmayacaktır." diye konuştu.

Filistin'de işgal görmezden gelinerek bir normalleşme gerçekleştirilmeye çalışıldığını belirten Çelik, ancak işgal devam ettiği müddetçe, olumsuzluklar olumlu ve anlamlı siyasi çözüme dönüşmediği müddetçe herhangi bir şekilde gerilimlerin sona ermesinin mümkün olmadığını dile getirdi.

Çelik, şöyle devam etti:

"Bütün bunlar olurken Amerika Birleşik Devletleri kurallara dayalı düzenden bahsediyor. Kurallara dayalı bir uluslararası düzenin olması için herkesin hukuk içerisinde hareket etmesi gerekir. İsrail'in kendini savunma hakkı diyerek çoluk çocuk öldürme hakkını savunanlar veya bunu görmezden gelenler kurallara dayalı bir uluslararası düzenin en büyük şu anda provokatörü durumundalar. Buna karşı en büyük provokasyonu gerçekleştirenler durumundalar. Bir yandan Netanyahu hükümetinin saldırganlığı, bir yandan da yaklaşan, gelecek yıl yapılacak Amerika seçimleri sebebiyle bir iç siyaset konusu, bir iç siyaset yarışı haline gelmesi sebebiyle bu kadar insan bu bombaların altında hayatını kaybediyor."

"MASUM İNSANLAR ÖLMEYE DEVAM EDİYOR"

Bölgede olaylar başladığı an ilk düşünülmesi gerekenin, barış aklıyla ve siyasi akılla, buna yönelik çözüm kapasitesiyle meselenin nasıl ele alınacağı olduğuna dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk yaptığı şey ne oldu? Oraya savaş gemisi göndermek oldu, uçak gemisi göndermek oldu. Şimdi gelinen noktada da maalesef çok daha vahim bir şekilde Gazze tipi coğrafyalarda deneyim sahibi birtakım Amerikalı askeri yetkililerin İsrail'e gönderileceğinden bahsediyorlar. Ne için? İsrail'in yapmasından bahsettiği kara harekatına destek olmak üzere. Yani şimdi hem kurallara dayalı düzenden bahsedeceksiniz hem de bir yere daha çok adam öldürebilsinler diye birtakım askeri yetkililer göndereceksiniz. Başından beri bu şekilde bir tutum ortaya konulması bir çözüm odaklı değil, tam tersine bölgedeki çatışmaları büyütecek maalesef çok yanlış odaklı bir yaklaşımın olduğunu herkesin gözü önünde göstermiştir."

Çelik, Amerikalıların bütün dünyanın isyan ettiği bombalamalar karşısında sadece uçak gemisi, savaş gemisi göndererek ya da benzeri coğrafyalarda deneyimli askeri yetkili göndereceklerini söyleyerek çatışmanın derinleşmesine katkı sağlamaktan başka hiçbir iş yapmadığını vurguladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun olaylar başlar başlamaz, "Öyle şeyler yapacağız ki bütün Orta Doğu'daki harita değişecek." dediğini aktaran Çelik, şöyle konuştu:

"Daha saldırı olur olmaz, olaylar başlar başlamaz Netanyahu'nun çıkıp da Orta Doğu haritasını değiştirmeye soyunması, burada mevcut herhangi bir şekilde bir saldırıya karşılık verilmesinden öte bunu vesile addedip birtakım başka planların hayata geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Düşünebiliyor musunuz? Bütün dünyanın küresel güç mücadelesi, 360 kilometrekarelik bir alana Gazze'nin üzerine yığılmış durumda. Bu güçlerin karşısındaki güçler de şimdi oraya savaş gemileri gönderiyorlar, Gazze açıklarına. Dünyadaki bütün vekalet savaşları, dünyadaki bütün güç mücadelesi 360 kilometrekarelik Gazze toprağının üzerine boca ediliyor. Peki bütün bunlar olurken ne oluyor? Orada açık hava hapishanesi içinde yaşayan 2 milyon insan her gün bombalanıyor, her gün ölüyor. Bütün bu güç satrancı içerisinde, bütün bu güç mücadelesi, bütün bu vekalet savaşları içerisinde masum insanlar ölmeye devam ediyor."

Çelik, Gazze'de yaşananların uluslararası düzenin her türlü meşruiyetinin iflası anlamına geldiğini belirterek, bundan sonra diplomatik akılla girilecek yere savaş aklıyla girilirse, çözüm önerisiyle gidilecek bir yere uçak gemisiyle gidilirse, buradaki çatışmanın derinleşmesine ve bu derinleşmenin daha çok insan ölümüne yol açmasına imkan verilirse o zaman başka güçlerin de aynı şekilde hareket edeceğini ifade etti.

2 MİLYON FİLİSTİNLİNİN MISIR'A GÖNDERİLMESİ

Çelik, Filistinlilerin bir çözümmüş gibi Mısır'a sürgün edilmesinden bahsedilmesinin ahlaksız bir yaklaşım olduğunu dile getirerek, "Siz tutacaksınız Filistinlilerin kendi toprağından, 'Biz bu topraklardan sürüyoruz ve sizi başka bir ülkenin topraklarına gönderiyoruz' diyeceksiniz. Kimin hakkı var buna? Burası Filistin toprağı. Siz bu insanları hem bombalayacaksınız hem öldüreceksiniz, arkasından da ateşkes çağrılarına olumsuz cevap vereceksiniz, arkasından da gelin 2 milyon kişiyi Mısır'a gönderelim... 2 milyon kişinin bir başka ülke gönderilmesi, kendi yerlerinden zorla göç ettirilmesinin ne kadar büyük bir facia doğuracağı açıktır. Ne kadar büyük bir insanlık dramı doğuracağı açıktır. Bütün bu bir bölgede ne kadar büyük çalkantılara sebep vereceği açıktır." diye konuştu.

Filistinlilerin, Mısır'a gönderilmesi teklifinin Filistin Devleti'ni tamamen ortadan kaldıracak bir yaklaşım olduğuna dikkati çeken Çelik, "Cumhurbaşkanımız olayın olduğu ilk andan itibaren her iki taraftan da sivillerin ölümüne karşı çıkarak iki devletli çözümün hayata geçmesinin bu işin nihai çözümü olduğunu ifade eden çok güçlü bir diplomasi yürütüyor. Türkiye Cumhuriyeti, elindeki bütün imkan ve kabiliyetlerle ateşkesin sağlanması ve siyasi çözümün hayata geçmesi için şu anda en güçlü biçimde öne çıkmış durumdadır." dedi.

"DERHAL ATEŞKES İLAN EDİLMESİ GEREKİR"

Çelik, ne herhangi bir şekilde çatışmaların derinleşmesi, çatışmaların derinleşmesinden bir siyasi proje çıkarmak isteyen ülkelerin yanında duracaklarını ne de herhangi bir şekilde sivil ölümlerinin yanında duracaklarını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bütün bunların hepsine karşı bir şekilde bir siyasi çözümün hayata geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. O sebeple derhal acilen ateşkes ilan edilmesi gerekir. Bu ateşkesin bir garantörlük altına alınması gerekir ve tüm tarafların elindeki sivil rehineleri derhal serbest bırakması gerekir, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere. Ondan sonra da iki devletli çözüm için bütün uluslararası toplumun elini taşın altına koyması gerekir. Aksi halde bunun karşısında duran herkes bu cinayete ortak olur."

Ateşkesten bahsedildiğinde bunu veto edenlerin vetonun neticesinin binlerce çocuğun ölümü anlamına geldiğini bilmiyormuş gibi hareket ettiğine işaret eden Çelik, şunları söyledi:

"İnsanlığın vicdanı başkentlerde ayakta ama Batılı hükümetler tam tersi bir yere bakıyorlar. O sebeple devlet aklını çalıştırmanın, barış perspektifini ortaya koymanın, siyasi akılla hareket etmenin ve diplomatik aklı devreye sokmanın zamanıdır. Bütün bunları terk ederek bir çatışmayı derinleştirme peşinde koşmak, diplomasiyi bir kenara bırakmak, siyasi çözüm arayışlarını bir kenara bırakmak, ateşkesi reddetmek, insani yardımları engellemek gibisinden bir şey, bir devlete yakışan değil, bir cinayet şebekesine yakışan bir davranıştır."

Ömer Çelik, devletlerin, meşruiyetlerine aldıkları hukuka göre hareket etmeleri gerektiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

"Devletler, örgütler gibi hareket etmeye başlarsa bunun arkasında herhangi bir şekilde kimsenin huzur içinde yaşayacağı bir uluslararası düzen kalmaz. Onun için derhal ateşkes ilan edilmeli, çatışmalar durmalı insani yardımlar en güçlü bir şekilde bölgeye herhangi bir miktar kısıtlaması olmadan bölgenin insani ihtiyaçlarını tam karşılayacak şekilde girmeli ve sivil rehineler serbest bırakılarak siyasi çözüm için ilk adımlar atılmalıdır. Bütün bu çerçevede Cumhurbaşkanımızın bu mesaisi en güçlü şekilde devam ediyor, devam edecek. Devletimizin elindeki bütün imkan ve kabiliyetler, bu söylediğimiz barış perspektifinin ortaya çıkması, bu bombalamaların durması, bundan öte cinayetlerin işlenmemesi için bu faaliyetleri sürdürecekler."

Kaynak: Diyarbakır Söz