Malatya'dan nevruz kutlamalarına katılmak için 21 Mart 2016 tarihinde Diyarbakır'a gelen ve elinde bıçakla kutlamaların yapıldığı alana girmek istediği ileri sürülen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'un, polis tarafından vurularak, öldürülmesiyle ilgili yargılamaya devam edildi. Duruşma nedeniyle Diyarbakır Adliyesi ile davanın görüldüğü 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda güvenlik önlemleri alındı. Duruşmaya davanın tutuksuz sanığı polis memuru Y.Ş., öldürülen Kemal Kurkut'un annesi Sevcan ve ağabeyi Cihan Kurkut ile taraf avukatları katıldı.
'KAÇARKEN PEŞİNDEN POLİS KOŞTU'
Kemal Kurkut'un, olay günü elinde olan bıçağı aldığı kasabın işletmecisi Şenol Bilen, duruşmada tanık olarak dinlendi. Kurkut'un müşteri gibi kasaba girdiğini ve tokalaştıklarını anlatan Bilen, "Arkamı döndüğümde tezgahtaki bıçağı alıp, kaçtı. Kavga edeceğini düşünerek, kendisini tuttum; ancak elimden kaçtı. Çok sakin şekilde içeri girdi. Polisler iş yerimin 600- 700 metre ilerisinde bekliyorlardı. Çocuk kaçtıktan sonra ben, 155'i arayarak, iş yerimden bıçak çalındığını söyledim. Orada güvenlik önlemi alan polislere de sözlü ilettim. Çocuk geldiğinde üstünde montu ve sırtında çantası vardı. Bıçak alıp, kaçtıktan sonra bir polis memuru, çocuğun peşinden koştu. Ayrıca bir polis aracı da peşlerinden gitti" diye konuştu.
'KEMAL, ÖKSÜZ BÜYÜDÜ'
Kemal Kurkut'un annesi Sevcan Kurkut ise gözyaşlarıyla verdiği ifadesinde, "Bu nasıl bir adalettir? Kemal ne yaptı, suçu neydi? Kemal'i yargısız, sorgusuz vurdular. Katil kimse, cezasını Allah'tan bulsun. Ben Allah'a havale ettim. Kemal'in günahı, benim günahım neydi? Kemal öksüz büyüdü. Kemal ne yaptı? O zalim, o katil Allah'tan bulsun" dedi.
'KEMAL, ANKARA GAR KATLİAMINDAN KURTULDU'
Söz hakkı verilen Kurkut ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir de vurulma anına ait görüntülerin mahkeme heyetince izlenmesini istedi. 1 dakikalık görüntünün izlenmesinin ardından Baydemir, şunları söyledi:
"Sanığın silahı nereye doğru ateşlediğine dair tüm beyanlarını yalanlayan görüntüler mevcuttur. Kemal Kurkut öldürülmeden de durdurulabilirdi. Nevruz alanına giden herkes; tacizkar, sözlü ve fiili, insanı canından bezdiren bir muameleye tabi tutuluyor. Kemal Kurkut, 10 Ekim gar katliamında etrafında insanların öldürüldüğünü gören bir çocuktur. Bir süre psikiyatri tedavi görmesinin sebebi de budur. Öldürmeden yakalama imkanı vardır. Görüntüde görüldüğü üzere sanık, direkt maktule karşı çok alakasız bir yerde bulunan sanık dümdüz bir şekilde hedef gözeterek, silahını ateşlemiştir. Dolayısıyla öldürme kastı ile hareket ettiği açıktır. Bu nedenle sanığın tutuklanmasını talep ediyoruz."
'ELİNDE BIÇAK OLAN KİMSE GÜVENLİK ALANINA GİREMEZ'
Sanık polis memuru Y.Ş. ise vurulma anı olarak belirtilen fotoğrafta, polis noktasında maktule doğru silahı ateşleyen kişinin kendisi olduğunu söyledi. Y.Ş., "Olay anında arkamdan ateş eden bir kişi daha vardı. O polisin namlusu da hareket ediyor. Ben yalan beyanda bulunmadım. Ben çukur bir alandayım ve bu nedenle elimin havada olması çok doğaldır. Ben sanığın ayağına doğru hedef almıştım. Ayrıca hedef alarak, ateş etseydim maktulün vücudundan mermi çekirdeği çıkması gerekirdi. Oysa çıkan, seken bir mermi parçasıdır. Elinde bıçak olan hiç kimse güvenlik alanına giremez. Oradaki tüm görevliler 'Dur' ihtarında ve ikaz atışında bulundu. Maktul, protokol alanından girmeye çalışmıştır.
DOSYA, ADLİ TIP'A GÖNDERİLECEK
Ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek, Kemal Kurkut'un vurulmasına neden olması muhtemel atışın nereden yapıldığına dair rapor aldırılmasına karar verdi. Heyet, olayın oluş şeklini, İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan istenilen rapor için dosyanın gönderilmemiş olmasını, delillerin tam olarak toplanmamış olmasını dikkate alarak, sanığın tutuklanmasına ilişkin talebi reddetti. Duruşma ertelendi.
Kaynak: Diyarbakır Söz