Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmada Keleş ve avukatı hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan Keleş, 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle bir ilgisinin olmadığını ileri sürerek, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için FETÖ yapılanmasında bağlantısı bulunan kişilere ilişkin ifade verdiğini belirtti. Keleş'in savcılıktaki ifadesi avukatı aracılığıyla dava dosyasına konulması için mahkemeye sunuldu.
- "İçki içen personel ile arkadaşlık kurulması istenir"
Söz konusu ifadede FETÖ yapılanmasına ilişkin bilgi veren Keleş, şunları kaydetti: "Tedbir amaçlı olarak içki içen, İslam dinine yakışmayacak davranışlarda bulunan personel ile arkadaşlıklar kurulması istenir, bu şekilde dışarıdan gözlemlendiğinde cemaat ehli birinin onlara yakın intiba oluşturması tavsiye edilirdi. Bir ilden başka bir ile tayini çıkan TSK personeli, ilişik kesmeden önce gideceği ilde kendisinden sorumlu olacak, gelen 'abi' ile tanıştırılırdı. Atandığı ile gideceği tarih belirlenir, o tarihte mevki verilir, o mevkiye gelinip beklenerek buluşmanın gerçekleşmesi sağlanırdı."
- "ByLock'u kullanmış olabilirim"
İfadesini hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan verdiğini belirten Keleş, duruşmada şu savunmayı yaptı: "İlk başta etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istemedim. Ancak sonrasında savcılığa tüm bildiklerimi anlattım. Bu yapıyla son 11-12 ay boyunca bir bağım yoktur ve görüşmüyordum. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum. Telefonuma ByLock programını yüklediğimi hatırlamıyorum. Bu davalar açıldıktan sonra ByLock programının açılış simgesini gördüm. Bu programı kullanmış olabilirim. Bu nedenlerle tahliyemi talep ediyorum."
Cumhuriyet savcısı, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunması, ByLock raporunun bulunması ile tutuklulukta geçirdiği sürenin dikkate alınarak tutukluluk halinin devamı yönünde görüş bildirdi. Sanığın, "etkin pişmanlık hükümleri"nden tahliye talebini reddeden mahkeme, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve delillerin henüz toplanmamış olmasını gerekçesiyle, tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
HABER MERKEZİ
15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan Diyarbakır eski İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Ceyhun Keleş, 'Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak istediğini belirterek ek ifade verdi. Daha önce FETÖ yapılanması ile bağlantısı bulunduğunu belirten Keleş, darbe girişimine katılmadığını söyledi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanan ve hakkında 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' ve 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 15 yıl hapis cezası istemiyde dava açılan Diyarbakır eski İl Jandarma Komutanı Albay Ceyhun Keleş'in yargılanmasına başlandı. 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Keleş ve avukatı katıldı.
Mahkeme dosyasına gönderilen evrakları okuyan hakim, yapılan sorgulamada sanığın Bylock kaydının çıktığını belirtti. Mahkeme Başkanı, sanık Ceyhun Keleş'in 23 Nisan günü etkin pişmanlık yasasından faydalanmak üzere savcılığa yeniden ifade verdiğini ve bu ifadenin de dosyaya eklendiğini belirtti.
1988 YILINDA CEMAAT EVİNE GİTTİM
Pişmanlık Yasası kapsamında verdiği ifadede FETÖ yapılanması ile olan bağlantılarını anlatan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten Hasan Ceyhun Keleş, irtibatlı olduğu örgüt mensuplarının fotoğraflarını teşhis ederek, örgüt evlerinin yerlerini de gösterdi. İfadesinde 1988 yılında lise son sınıftayken arkadaşı tarafından ders çalışmak için bir eve çağrıldığını belirten Keleş, şöyle dedi:
"Gittiğimde cemaat evi olduğunu öğrendim. Medet kod adlı matematik öğretmeni bu evden sorumluydu. 1989 yılında Kara Harp Okulu'nu kazandım. Çorum'daki evin sorumlusu Medet kod adlı kişi beni Ankara'da benimle ilgilenecek İhsan kod adlı kişi ile tanıştırdı. Ankara'da bu kişi ile dışarıda görüştük. 1993 yılında Teğmen olarak mezun oldum. Kara Harp Okulu'ndan mezun olduktan sonra 4 yıl cemaatle irtibatım olmadı. İstanbul'da görevimin bitmesine yakın Süleyman kod adlı bir kişi evime geldi. Bu kişi 4 yıldır cemaatle irtibatımın kesildiğini ve benimle tekrar görüşmek istediklerini söyledi. 1997 yılında Hakkari'ye atandım. Hakkari'de 2 yıl boyunca Van'dan gelen Vedat kod adlı kişiyle lojmanda görüştüm."
İL JANDARMA KOMUTANI'NIN KOD ADI CENK
Keleş, 1999 yılında Manisa Kırkağaç'a atandığını ve 'Hakan' kod adlı kişi ile görüştüğünü anlatırken şunları söyledi:
"2002 yılında İzmir'e atandım. Tayin olduğumda İzmir'de benden sorumlu Kemal kod adlı kişi ile tanıştırıldım ve bir kaç kez görüştük. Görüşmeler sohbet ve çay içme şeklinde olurdu. 2004'te stanbul Harp Akademileri Komutanlığı sınavını kazandım. Sınavı kazanmamda cemaatin bir yardımı olmadı. İzmir'de Kemal kod adlı kişi, beni İstanbul'da benden sorumlu olan Hasan kod adlı kişiyle tanıştırdı. Hasan ile 6-7 kez görüştük. 2006 yılında Kars Kağızman'a tayinim çıkınca Sinan kod adlı öğretmen ile tanıştırıldım. Akademi öğrencisi olduğum 2004-2006 yıllara arasında Hasan kod adlı kişi bana Cenk kod adı verdi. 2007 yılında Batman'a atanınca beni Fatih kod adlı başka biriyle tanıştırdılar. Bu şahısla evinde görüşürdük. 2010 yılında İstanbul Harp Akademileri Komutanlığı'na öğretim elemanı olarak tayin olunca Fatih kod adlı kişi beni Ahmet kod adlı hukukçu ile tanıştırdı. Ahmet ile evinde 6-7 kez görüştük. 2012 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'na tayin oldum. Burada da Ekrem kod adlı kişi ile tanıştırıldım ve bundan sonra bu kişinin benden sorumlu olacağı söylendi. Bu kişiyle 2 yıl boyunca 8-10 kez görüştük."
TEKİN KOD ADLI KİŞİNİN BİLGİSAYARINDA JANDARMA PERSONEL LİSTESİ VARDI
2014 yıılında Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı'na tayin olduğunu ve Tekin kod adlı öğretmen ile tanıştırıldığını söyleyen Keleş, Diyarbakır'da kendisi ile bu kişinin ilgileneceğinin söylendiğini bildirerek şöyle konuştu:
"2014 sonlarına doğru Tekin'den bir telefon almasını söyledim. Tekin bana bir telefon aldı. Bu telefona hattımı taktım. Tekin telefonda bir program yüklü olduğunu ve bu programdan mesajlaşacağımızı söyledi. Adını hatırlamadığım bu programda sadece kendisi ekliydi. Bu programdan normal muhabbet şeklinde görüşme yaptık. Programın Bylock olmadığını düşünüyorum. 2015 yılında Tekin içinde hat olan bir tableti bana verdi. Bundan sonra bu tablete yüklü programdan haberleşeceğimizi söyledi. Bu program whatsapp görünümlüydü ama whatsapp değildi. Whatsapp ikonuna tıklandığında giriş yapılıyordu. Bu tableti 8-10 ay kullandım ve bu programdan görüştük. Bu konuşmalarda, örneğin '10-15 gün Lice'de operasyonda olacağım, izne gideceğim' gibi konuşmalar yaptık. Tekin, bir görüşmemizde kendi bilgisayarından Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı personel isim listesinde bulunan subaylarla ilgili 'Şu subay nasıldır, namaz kılar mı, çalışkan biri mi?' gibi sorular sordu. Ben de bildiklerimi söyledim."
TEDBİREN AZ MİKTARDA İÇKİ İÇİLMESİ SÖYLENİRDİ
İfadesinde FETÖ yapılanması ile ilgili çarpıcı bilgiler veren Keleş, şöyle devam ettti:
"Cemaat abileri, cemaate meyilli personelin işinde başarılı olmasını isterdi. Cemaat içinde bulunan her askeri porsenilen en az bir yabancı dili iyi derece öğrenmesi, bu vesile ile yüksek lisans, doktora yapması, yabancı dil istenilen görevlerde önceliği kazanması tavsiye edilirdi. Alt rütbedeki bana bağlı olan personel ile yapılan sohbetlerde benim hakkımda eleştiri varsa veya bu personel benim hakkımda bir söylemde bulunmuşsa bunu bana iletirlerdi. TSK içinde yapılan bir etkinlik sırasında içki içilmesi gereken bir ortam oluşursa tedbiren az bir miktar içki içilmesi gerektiği, bunun bir sıkıntı oluşturmayacağı söylenirdi. Açık veya kapalı giyinme konusunda eşlere yaptırımda bulunmazlardı. Oruç konusu personelin kendisine bırakılırdı. "İçinde bulunduğunuz şartlara göre hareket edin" denirdi. Cemaatte bulunan personel hiç bir zaman cemaatte olduğunu dile getirmezdi. Cemaat içinde olduğunu öğrendiği rütbedaşı ve personele kendisinin de bu cemaatin içinde olduğunu hissetirecek bir davranış veya söylemde bulunmaması istenirdi. Tedbir amaçlı olarak içki içen, islam dinine yakışmayacak davranışlarda bulunan personel ile arkadaşlıklar kurulması istenir, bu şekilde dışarıdan gözlemlendiğinde cemaat ehli birinin onlara yakın intibaa oluşturması tavsiye edilirdi. Bir ilden başka bir ile tayini çıkan TSK personeli, ilişik kesmeden önce gideceği ilde kendisinden sorumlu olacak abi gelirdi ve tanıştırılırdı. Atandığı ile gideceği tarih belirlenir, o tarihte mevkii verilir, o mevkiye gelinip beklenerek buluşmanın gerçekleşmesi sağlanırdı."
"SADECE SORUMLU ABİ İLE GÖRÜŞÜLECEK TELEFON"
Jandarma personeline görev yaptığı yerde içine sim kartı takılmış ve rehberine sadece kendisinden sorumlu olan abinin numarası kaydedilmiş bir telefon verildiğini belirten Keleş, "Bu telefon ile sadece o abi ile görüşme yapılırdı. Atama döneminde verilen telefon yine eski abiye iade edilir, bunun yerine kendisinden sorumlu olacak yeni abinin numarasının kayıtlı olduğu bir telefon verilirdi. Sohbete gidilirken kendi telefonumuzun eve bırakılması tavsiye edilirdi" diye konuştu.
TELEFONDA "HAYDİ BAŞLIYORUZ" SESLERİ GELDİ
15 Temmuz günü makam odasının arkasındaki odada dinlenmeye çekildiğini belirten Keleş, "22.45 sıralarında sözde sıkıyönetim direktifi mesajı getirildi. Emri getiren personele bunun tatbikat olup olmadığını sordum. Personel mesajın gerçek olduğunu söyledi. Mesajın uygulanmayacağını ve işlem yapılmayacağını, hiçbir birlik hareketinin olmamasını, kışla dışına araç ve personel çıkışı olmayacağını söyledim. İl jandarma komutanlığının anayasal düzene bağlı olduğunu ifade ettim. Verdiğim emrin tüm birliklere gönderilmesini istedim. Saat 01.00 sıralarında beni makam telefonumdan Yüzbaşı Serkan Alemdar aradı. Telefonu alıp direk talimatları vermeye başladım. Darbeye karşı olduğumu söyledim. Serkan'ın sesini hiç duymadım. Bu arada Serkan telefonu sivil birine verdi. Telefondan "Haydi başlıyoruz" şeklinde sesler gelmeye başladı. Telefondaki kişinin sesini Saffet kod adlı kişiye benzettim. Sinirlenip, bağırarak bu darbenin kanunsuz olduğunu söyledim ve telefonu kapattım"dedi.
Mahkeme Ceyhun Keleş'in tutukluluk halinin devamına karar verdi, duruşmayı erteledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz