Mahalleli olarak ilgiden mahrum bırakıldıklarını belirten eski mahalle muhtarı Ali Kurt, "Burada çok sıkıntı yaşıyoruz, kimse bizimle ilgilenmiyor. Elektrik olmadığından dolayı şebeke sıkıntımız yüzde 100. Telefon şebekemiz olmadığından dolayı bir hastamız olsa iletişim kuramıyoruz. Devlete sıkıntılarımızın giderilmesi için çağrıda bulunuyorum. Biz burada 50 hanelik bir köyüz, mağduruz." dedi.
Elektrik olmadığından dolayı suyu tedarik etmekte zorluk çektiklerini ifade eden Kurt, "Şu anda kadınlarımız, kızlarımız, gelinlerimiz 100 yıl önce olduğu gibi kovalarla su taşıyor, suyu ateşte ısıtarak elbiselerini yıkıyorlar. Elektriğimiz yok, suyumuz da elektriğe bağlantılı olduğundan 100 yıl önceki gibi tenekelerle kuyulardan su taşıyoruz." şeklinde konuştu.
Bir ay içerisinde kendisine iki kez fatura tebliğatı yapıldığını aktaran Kurt, "Kendi şahsıma gelen elektrik faturası 257 liradır. Soruyorum: ben bu elektrikle kaçak kullanmış mıyım? Ben kaçak kullanmadım, diye bana 257 lira fatura gelmiş. Gidip itirazda bulundum, şimdi mesaj gelmiş ve aynı bu ay içerisinde 2'nci kez benden fatura tahsilatı istiyorlar." dedi.
"Kafalarına göre 120-130 liralık endeks yazıyorlar"
DEDAŞ sayaç okuma elemanlarının keyfi tutum sergilediğini dile getiren mahalle sakinlerinden Bedrettin Kurt, "Dicle EDAŞ sayaç okuma elamanları da sayaçlarımızı kafasına göre tahmini 120-130 liralık endeks olarak okuyup gidiyor. Zaten 40 güne yakın süredir elektriğimiz yok, bir de gelip sayaç okuyorlar. Şalterler bozuk, elektrik paramızı ödememize rağmen gelip değiştirmiyorlar. Köyde 50 hane var ve herkes borcunu ödüyor. Müracaat ettiğimizde gelip şalteri değiştiriyorlar ama değiştirmelerine rağmen yine de kaldırmıyorlar. Yeni trafo istedik, onu da getirmediler. Depo da elektriğe bağlı olduğundan dolayı suyumuz da yok. Her sene bu mağduriyeti yaşıyoruz. Hele ki kış aylarında, daha çok bu tür sıkıntıları yaşıyoruz." şeklinde konuştu.
Trafonun voltajı düşük olduğu için yeterli elektrik sağlanmadığını belirten Bedrettin Kurt, "50 hanelik köye 150'lik trafo verilmesi lazımken şu anki trafo 100'lük olduğundan dolayı yetersiz kalıyor. Bize, elektriğe çok yüklendiğimizi ve ondan dolayı trafonun yetersiz kaldığını söylüyorlar. Halbuki çevre köyler hane olarak bizle aynı sayıdadır ve trafoları 150'lik, bizimki ise 100'lüktür, ondan dolayı kaldırmıyor." dedi.
"Kaçıncı yüzyıldayız? Elektrik yok, su yok, şebeke yok"
Elektrik olmadığından dolayı öğrencilerin ders çalışamadıklarını söyleyen Hüseyin Kurt, "40 gündür elektrik olmadığından dolayı duş alamıyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Bu kış mevsiminde ne yapalım? Nasıl su ısıtalım? Bu soğukta soba kullanmayalım mı?" diyerek sitem etti.
Mahalleli olarak iletişim alanında da sıkıntılar çektiklerini hatırlatan Kurt, "Şebeke sıkıntımız var, baz istasyonu için müracaata bulunmamıza rağmen halledilmedi. Kaçıncı yüzyıldayız? Bu mağduriyeti yaşatmaları haksızlık değil mi? Bu sesimizi inşallah milletvekillerimiz ve bakanlarımız duyar. Köy camimiz ve taziye yerimiz elektriksizdir. DEDAŞ'ı arıyoruz kimse gelmiyor." ifadelerini kullandı.
İbrahim Kurt ise, "Elektrik olmadığından dolayı da su da yok. Suyu tedarik edebileceğimiz ne deremiz ne de binek aracımız var. Ufak göller var, suyu kurtlu olduğundan dolayı içilmiyor. Devlet bize trafo göndersin, elektriğimizi yapsın, biz de vatandaşız, insanız, rica ediyoruz." talebinde bulundu.
Hayvancılıkla uğraşan Osman Kurt, Dereden tedarik ettikleri suyun içilmediğini, hayvanlar için suyu dereden sırtlarında taşıdıklarını belirterek tek taleplerinin elektrik sorunun çözülmesi olduğunu söyledi.
"Yaşadığımız mağduriyetten dolayı stres içindeyiz"
Yaşam koşulları açısından 50 yıl öncesini taklit ettiklerini ifade eden Nizamettin Kurt, "Göründüğü gibi 50 yıl önceki gibi suyu ellerimizle taşıyoruz. Çamaşırlarımızı ve bulaşıklarımızı su ısıtıp yıkamak zorunda kalıyoruz. Bu da DEDAŞ'ın sorumsuzluğudur. Gelip hane başına 200-300 lira ceza kesiyorlar. Kesilen ceza-i işlem de ödeniyor, neden o zaman kesintiler yaşanıyor? Elektrik yok kuyularda da su olmasa ne yapacağız. Bir çözüm bulmaları lazım." şeklinde konuştu.
DEDAŞ ekiplerinin ziyaret ettiği köylerde çıkan kargaşalara dikkat çeken Kurt, "Kaçak elektrik yakalamak için köyleri gezdiklerinde tartışmalar, kavgalar oluyor. Bunlar niye yaşanıyor? Ben 300 lira borcumu fazlasıyla vermeme rağmen elektriğim yok ve haklı olduğumuz için tartışmak zorunda kalıyoruz. Yaşadığımız mağduriyetten dolayı stres içindeyiz. Bazen aboneler bir ay içerisinde 2 defa fatura ödüyor, buna rağmen elektrik yok." dedi.
Mahalle sakinlerinden Ali Kurt ise elektrik olmadığından, gece karanlık olduğunda hayvanlarına bakamamaktan yakındı.
"Engelli yeğenim karanlığın verdiği korkuyla kendine zarar veriyor"
Zihinsel engelli yeğeninin karanlıkta kriz geçirerek kendine zarar verdiğini ve bu sıkıntılı durumdan DEDAŞ'ın habersiz olduğunu belirten Hasan Kurt, "Yeğenim engelli olduğundan dolayı karanlıktan korkup hep ağlıyor. Karanlığın verdiği korkuyla kendini tırnaklayıp yüzünü kanatıyor. Perişan bir vaziyetteyiz. Eski usulle ateşte su ısıtıp çamaşırlarımızı yıkıyoruz. Elektrik olmadığından dolayı çocuklarımız mum ışığında ders çalışıyorlar. Bu engelli çocuğun bakımı gece karanlığında nasıl yapılabilir? Şebeke zaten hiç çekmiyor, elektrik de yok. Yetkililer bizlere yardımcı olsunlar. Devlet bize sahip çıksın." ifadelerini kullandı.
Engelli çocuğun ninesi Hüsniye Kurt ise şunları söyledi:
"40-50 gündür elektriğimiz yok. Çocuk ağlıyor, kendine zarar veriyor. Maaşı da yok. Babası hasta ve annesi bir yıl önce kafasındaki tümör nedeniyle vefat etti. Maddi durumları çok kötü. Trafonun tamir edilip elektriğimizin tekrar verilmesini istiyorum. Bizi bu sıkıntıdan kurtarın. Torunum özürlü olduğu için elektrik olmadığında karanlıkta ağlıyor, kendine zarar veriyor. Suyumuz yok. Elbiselerimizi dışarda, dereye götürüp yıkıyoruz." Konuya ilişkin Dicle EDAŞ kurumundan herhangi bir açıklama yapılmadı.
Kaynak: Diyarbakır Söz