Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nca Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium Fuar ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda ilk olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuştu. Bakan Soylu, 2017'de kadın cinayeti sayısının 353 olduğunu ve bunun sürekli azaldığını belirtti. Soylu, kadına yönelik şiddete karşı alınan tedbirleri anlatarak "Yeni elektronik kelepçe merkezimizi Adalet Bakanlığı'mız ve Aile Bakanlığı'mız ile hep birlikte devreye aldık. Bu konuda bana göre; bütün dünyaya örnek, önemli bir sürecin altına birlikte imza attık. Hali hazırda 499 şahısta aktif olarak elektronik kelepçe izlenmektedir. Uluslararası ödüllü KADES uygulamamızla 2018 yılından beri kadınlarımızın hizmetindedir. Bu yıl KADES ile 112 acil çağrı merkezlerimizdeki entegrasyonu bir üst noktaya daha beraber çıkartıyoruz. KADES uygulamamızı indiren sayısı 3 milyon 192 bin kişi ve bunların hepsi kadın. Bu yılki hedefimiz 5 milyon rakamına ulaşabilmektir" dedi.
BAKAN SOYLU: HAYRETE VE GAYRETE KAPIMIZ AÇIK
İhbarların daha kolay yapılabilmesi için yeni uygulamaların hayata geçirildiğini belirten Soylu, "Bu konuda ne kadar adım atmak gerekiyorsa o kadar adım atılacaktır. Bir kadının şiddet görmesine, eziyet çekmesine, can güvenliğinden endişe etmesine gönlümüz de razı değil, sorumluluğumuz da buna imkan vermez. Buradaki samimi her gayrete, desteğe, istişareye kapımızın açık olduğunu ifade etmek isterim" diye konuştu.
Bakan Soylu ayrıca yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan haberlerde kullanılan dilin önemine değinerek, bu konuda gazetecilerin de sorumlu olduğunu, tahrik edici değil; problemleri ortadan kaldırıcı bir dil kullanılması gerektiğini kaydetti.
BAKAN BOZDAĞ: SAYI AZALSA DA 1 CİNAYET, 1 CİNAYETTİR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise kadına şiddet konusunda verilen cezaların artırıldığını belirterek, "Yapılmadık bir şey kalmadı ama bakıyorsunuz olaylar devam ediyor. Sayı azalsa da 1 cinayet, 1 cinayettir; 1 şiddet, 1 şiddettir. Hepsi de büyük bir felakettir, insanlık suçudur. Onun için de burada beşikten başlayan bir eğitimle, ananın babanın, okulda öğretmenin, askerde komutanların, kurumlarda amirlerin, her yerde gazetede, medyada, hükümette hep beraber ortak bir duruşu, tavrı hayata geçirmek zorunda olduğumuzu buradan bir kere daha ifade etmek isterim" dedi.
'HUKUKUMUZ İZİN VERİR Mİ?'
Kadına karşı şiddette adalete ihtiyaç olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Yakın zamanda 15 yerinden bıçaklanan ya da başka şiddete maruz kalan kadınlar var ama deliller tam olmadığı için savcı tutuklama istiyor, sulh ceza hakimi adli kontrol veriyor. Hakime de savcıya da söylüyorum; Allah aşkına 15 yerinden bıçak yemiş bir kadının, hukukunu koruyup onu bu hale getiren, şiddet bağımlısı bu kişiyi adli kontrol ile serbest bırakmaya bizim hukukumuz izin verir mi? Vermez. Bunu tutuklamayacaksınız da kimi tutuklayacaksınız. Bundan daha büyük bir şiddet olur mu? 15 tane bıçak darbesi yiyen, ayaklarına ateş eden kişiye adli kontrol verilmesi benim yüreğimi yakıyor. 'Eyvah' diyorum. Adaletin olduğu yerde adaleti yapmazsak, başka haksızlıklara kapı aralamış oluruz. Aile içi şiddet ve kadına karşı şiddetle mücadele bürolarının ve amirlerinin delil toplama konusunda daha titiz davranmasını rica ediyorum. Bu hakim, savcı arasında tartışılıyor. Bu tartışmada iki tarafın da kusuru var. Savcı arkadaşlarımı da görüşmelerimde söylüyorum. Delil eksikse iade et, 'delili tamamla getir' diyeceksin. Tanık varsa dinle, görüntü varsa izle. Sadece birbirini bıçaklamış, bıçaklayanla bıçaklayanın ifadeleri ile netice alınmaz. Kolluk olay yerine girdiği an bunları yapacak ki savcının önüne iş geldiğinde de netice anında çıksın. Buradan hakim ve savcılarımıza sesleniyorum; iddianamenin iadesi diye bir müessese var. Eğer dosya, delil eksikse hukuk diyor ki iddianameyi iade et. İşimizi eksik yaparsak millete de eksik, yanlış hizmet etmiş oluruz. Herkes işinin gereklerini tam yapmalı."
BAKAN YANIK: SADECE KADINLARIN MESELESİ DEĞİL
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da şiddetin sadece kadınların meselesi olmadığını söyleyerek, "Şiddet, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet tam da bu sebeple çok önemli. Maalesef aile içerisinde eğer bir çocuk şiddeti görerek, travmatize olarak büyüyorsa, sorun çözme yöntemi olarak şiddeti öğreniyor. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetin, aslında kadınlar görünen etkilenenler olmakla beraber görünmeyen pek çok mağduru var" dedi.
Bakan Yanık, şiddetin mağduru kadar şiddet uygulayan kişilerle ilgili de çalışmalar yapılması gerektiğini dile getirerek, "Kişilerin içinde kaybolduğu şiddet sarmalını ancak böyle kırabiliriz. Kısacası toplumun her kesimini, sahip olduğumuz yetki ve haklar kapsamında şiddeti üreten süreçleri kontrol altına almaktan ve şiddete konu olan herkesin hayatını iyileştirmekten sorumluyuz. Bizim aile içi şiddet, aile içi bir konu değildir. Bilakis 'manevi ve kültürel değerlerimizi tehdit eden toplumsal ve yasal bir mevzudur' dememizin arka planında da bu durum yatmaktadır. Bu anlamda şiddet suçunu işleyenin kişisel olarak suçu sabittir, bununla birlikte kişiyi suça iten sebeplerle de mücadele etmek görevlerimiz arasındadır. Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalar elbette ki hepimizin belleğinde canlılığını koruyor" diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz