DİYARBAKIR - Bingöl'ün Solhan ilçe kırsalındaki Serê Spî bölgesinde çıkan çatışmada öldürülen 3 PKK'linin cenazelerinin Diyarbakır'ın Kulp ilçesine götürüldüğü sırada, çıkan olaylarda Mehmet Nasıh Altın, Neytullah Tekin, Hayrettin Demirtuyi, Felemez Bulut, Ömer Öztürk, Ali Mintaş ve Şahin Tekin isimli kişiler hayatını kaybetmişti. Anayasa Mahkemesi, 29 yıl önce 7 sivilin öldürülmesinden sorumlu tutulan 37 asker hakkında verilen takipsizlik kararını "soruşturma eksik yapıldı" gerekçesiyle kaldırarak, soruşturmanın yeniden açılmasına karar verdi.
AYM: SORUŞTURMA EKSİK YÜRÜTÜLDÜ
Anayasa Mahkemesi (AYM), 24 Aralık 1991'de yaşanan olaya ilişkin yeniden soruşturma yürütülmesine karar verdi. AYM, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı tarafından olaydan 21 yıl sonra başlatılan soruşturmanın eksik yürütüldüğünü ve Anayasa'nın 17'inci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti. AYM, savcılığın verdiği takipsizlik kararının kaldırılmasına karar verdi.
AYM kararında şu ifadelere yer verildi: "Somut olay açısından kritik hususun silah kullanımının hangi koşullarda gerçekleştiği ve silahlı güç kullanımın meşru savunmaya dayanıp dayanmadığı olduğu nazara alındığında toplanmayan delillerin soruşturmanın sonucuna doğrudan etki ettiği anlaşılmıştır. Ölüm ve yaralanma olayının nasıl gerçekleştiğine dair somut kanıtlar bulunmamasına rağmen güvenlik güçlerinin meşru savunma içinde hareket ettikleri gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin, soruşturma sürecinde elde edilen kanıtların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analize tabi tutulması gerekliliğini karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir."
NE OLMUŞTU?
Diyarbakır'ın Kulp ilçesi ile Bingöl’ün Solhan ilçeleri arasındaki Serê Sipî bölgesinde PKK'lıların bulunduğu noktaya helikopterle yapılan bombalama sırasında etkisiz hale getirilen 3 PKK'linin cenazesi, Kulp ilçe merkezine getirildi. 24 Aralık 1991'de Kulp'ta cenaze gösterisi sırasında olaylar çıktı. Olaylarda Mehmet Nasıh Altın, Neytullah Tekin, Hayrettin Demirtuyi, Felemez Bulut, Ömer Öztürk, Ali Mintaş ve Şahin Tekin yaşamını yitirirken, Mehmet Şah Tekin ve Şeyhmus Altındağ ise yaralandı.
SAVCI YARGILAMA İÇİN İZİN İSTEDİ AMA…
7 sivili ölürülmesiyle ilgili Kulp Cumhuriyet Savcılığı, yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Dönemin Kulp Cumhuriyet Savcısı Mustafa Akkuş, sanıklardan Albay İsmet Yediyıldız hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden fezleke ile 25 Ağustos 1992 tarihinde talepte bulundu. Savcı Akkuş fezlekesinde, Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay İsmet’in "görevin ifası sırasında adam öldürmek ve aynı suça teşebbüs" suçlamasıyla yargılanması için izin istedi.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, 08 Ekim 1992 tarihinde Kulp Cumhuriyet Savcısı Akkuş'un talebine olumlu yanıt vermeyerek, Albay Yediyıldız hakkında zabıta amiri sıfatı ile olay yerinde olup olmadığının tespiti için dosyanın geri iade edilmesine ve öncelikle İl İdare Kuruluna başvuru yapılması gerektiğini belirtti. Dosya Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına geri gönderildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da dosyayı 30 Kasım 1992 tarihinde Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına iade etti.
Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı, 06 Temmuz 1993 tarihinde “görevsizlik” kararıyla Albay İsmet Yediyıldız'ın İl Valisinin emri hilafına ateş emri verdiğini sivil vatandaşların ölümüne sebep olduğundan dosyasının ayrılarak, Diyarbakır İl İdare Kuruluna gönderildi. Savcılık, dosyanın Kulp İlçe İdare Kuruluna gönderilmesine karar verdi.
DOSYA KAYIP!
Olayla ilgili 2005 yılına kadar hiç bir işlem yapılmadığı, avukat Nahit Eren'in olayda ölen 2 kişi ve yaralanan 1 kişi için yaptığı tazminat başvurusuyla ortaya çıktı. Dosyanın akıbeti konusunda aileler avukatları aracılığıyla Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etti. Ancak, savcılık dava dosyalarının kendilerinde olmadığını belirtti. Bunun üzerine Diyarbakır İl İdare Kuruluna, Kulp Kaymakamlığına ve Adalet Bakanlığına dosyanın akıbeti soruldu. Ancak, onlar da söz konusu dosyanın kendilerine ulaştırılmadığı ve kayıtlarında böyle bir dosya bilgisinin bulunmadığını belirttiler. Bütün bu yazışmalar sonucu dosyanın bulunamamış olması üzerine aileler avukatları aracılığıyla 18 Kasım 2009 tarihinde yeniden ilgililer hakkında soruşturmanın başlatılması için Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet başvurusunda bulundu.
21 YIL SONRA SORUŞTURMA
Soruşturmanın açılması ile birlikte dosya zaman aşımından kurtarılırken, "Kişi öldürmek ve öldürmeye teşebbüs"ten açılan soruşturma kapsamında olayın yaşandığı gün Kulp'ta görevli olan 37 askerin ifadesi alındı. Ayrıca, savcılık söz konusu soruşturma için "gizlilik" kararı aldırdı.
NE DELİL NE TANIK VAR!
Soruşturmayı 2 Kasım 2017 tarihinde tamamlayan savcılık, 37 asker hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda, 7 sivilin ölümü ve 2 kişinin de yaralanmasına neden olan katliamda kullanılan ateşli silahların olay yerinde görevli askerlere ait olduğuna ve askerlerin bu kişilerin ölümüne neden olduğuna ilişkin hiçbir delil bulunmadığı iddia edildi. Kararın devamında, ölenlerin vücutlarından çıkarılan ya da olay yerindeki mermi çekirdeği ve boş kovanların hangi jandarma personelinin silahından ateş edildiğine dair bilirkişi incelemesi de bulunmadığı kaydedilirken, dosyada olayı tarafsızca anlatabilecek bir tanık ifadesi olmadığı ileri sürüldü.
KARARA İTİRAZ REDDEDİLDİ
Ölenlerin avukatı Nahit Eren, takipsizlik kararının kaldırılması için 23 Kasım 2017 tarihinde Diyarbakır 2'inci Sulh Ceza Hâkimliğine başvurdu. Ancak, yapılan başvuru "Kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği ve kovuşturma olanağının bulunmadığı" gerekçesiyle 8 Şubat 2018 tarihinde reddedildi. Bunun üzerine, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuruda bulunulmuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz