Bakan Ergün, Ağrı Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü'nde düzenlenen, ''Yeni Teşvik Sistemi Kapsamında Ağrılı İşadamlarıyla Buluşma'' programında, yerel dinamikleri dikkate almadan, toprakların, iklimin havasını koklamadan, insanların sesine kulak vermeden problemlere çözüm bulunamayacağını belirterek, bunun için bütün ülkeyi karış karış dolaşan bir anlayışla hareket ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerden ibaret olmadığına dikkati çeken Ergün, ''Ankara ne kadar bu ülkeninse, Ağrı da o kadar bu ülkenindir. İzmir, Antalya, Kayseri ne kadar değerliyse Ağrı, Uşak, Mardin de o kadar değerli ve önemlidir. Her noktası, her köşesi önemli. Niye? Taşından, toprağından dolayı değil, üstünde yaşayan insandan dolayı değerlidir her yer'' diye konuştu.
''Bu toprakların üzerinde siz varsınız, biz varız. Tarihimiz var, birlikte yaşadığımız sevinçlerimiz, üzüntülerimiz var. Birlikte kazandığımız zaferler, yenilgiler var. Onun için bu memleketin her yeri değerli'' diyen Ergün, son yıllarda Anadolu'da büyük bir ekonomik hareketlenmenin olduğunu vurguladı.
Birçok yerde fabrikaların açıldığına, üretim ve istihdamın arttığına işaret eden Ergün, şunları söyledi:
''Anadolu'nun şehirleri artık dünyaya açılıyor. Dünyayla rekabet eden, dünyaya mal ve hizmet üreten şehirler arasında geliyorlar. Bütün şehirlerimizde 2002 yılından bu yana ihracat artışı var. İhracat yapmayan bir şehrimiz kalmadı. 2002 yılı sonunda bir milyar doların üzerinde ihracat yapan 5 ilimiz vardı. Ama aradan geçen 9 yıl içerisinde bu illerimizin sayısı 16'ya çıktı. Bugün 16 ilimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıyor. 2002'de sadece 3 milyon dolar ihracat yapan Ağrı, 2011 yılında 77 milyon dolar ihracat yapmayı başardı. Ancak biz bu rakamı yeterli bulmuyoruz. Çünkü Ağrı'da daha büyük bir potansiyel var. Bu potansiyeli harekete geçirmek istiyoruz. İşte teşvik sistemleri bu potansiyelleri harekete geçirmek için mekanizmalardır.''
''Bir ülke girişimcilerle zenginleşir''
Bakan Ergün, Ağrı'da çok daha fazla yatırım yapılabileceğine, bu şehrin çok daha fazla üretebileceğine ve dünyaya çok daha fazla mal ihraç edebileceğine inandıklarını dile getirerek, ''Bu nedenle Ağrı ekonomisini, bu bölgeyi, bu bölgedeki sanayiciyi, esnafı, girişimciyi desteklemeye büyük önem veriyoruz. Bir ülke girişimcilerle zenginleşir'' dedi.
Bir ülkenin en büyük kaynağının, girişimcileri, müteşebbisleri ve iş adamları olduğunu belirten Ergün, şöyle devam etti:
''Onlar fırsatlar oluştururlar, fırsatları değerlendirirler. Yatırım yaparlar, üretim yaparlar ve istihdamı meydana getirirler. Yanlarında insan çalıştırırlar. Sizin sayenizde birçok insan ekmek yer, iş yapar. Girişimciler önemli adamlar. Onlar bir ülkenin omurgasıdır. Bizim ülke olarak asıl bütün zenginliğimiz sizlersiniz, insanlarımız arasında zenginliğimiz... Aklında, fikrinde, çalışkanlığında... Biz zenginliği buradan yakalamak durumundayız. Ona göre çalışacağız. Ona göre sistemler kuracağız. Yoksa bizim petrol satıp, doğalgaz satıp zengin olma şansımız var mı Türkiye olarak? Yok. Nasıl yapacağız? Üreteceğiz. Sanayileşeceğiz, ticaret yapacağız. Yeni şeyler geliştireceğiz. Yapabilir miyiz? Yaparız.''
Doğubayazıt ilçesinde bulunan İshak Paşa Sarayı'nın fotoğrafını gösteren Bakan Ergün, ''Kim yaptı bunu? Siz yaptınız ya... Ağrılılar, bu toprakların adamları yapmadı mı? Peki şimdi şu güzel binaları biz yaptıysak, bu kötü binaları kim yaptı? Onu da biz yaptık. Ne oldu bize. Bozulduk. İyi iş yapmayı unuttuk. Güzel iş yapmayı, kaliteli, sağlam sanat meydana getirmeyi unuttuk. Peki şimdi kentsel dönüşüm yapıyoruz. Ağrı'yı, Türkiye'yi yeniden güzelleştirelim diye'' dedi.
''Şimdi yeniden güçlenme zamanı''
Türkiye'nin her bölgesinde kentsel dönüşüm çalışmaları yapıldığına değinen Ergün, şunları söyledi:
''Büyükşehirlerimiz de berbat. İstanbul'da kentsel dönüşüm yapıyoruz, Ankara'da, Antalya'da her yerde yapıyoruz. Ne olmuş bize. O İstanbul'da güzel mimari eserleri yapan kim? Biz değil miyiz? Peki bugünkü kötü İstanbul'u yapan kim? O da biz. Ne oldu bize. Neyi kaybettik? Bazı kabiliyetlerimizi kaybetmişiz demek ki. İş yapma kabiliyetimizi kaybetmişiz demek ki. Zayıflamışız bazı yönlerde. Şimdi yeniden güçlenme zamanı. Bizde potansiyel var. İshak Paşa Sarayı ayakta ise ibreti alem için ayakta. Bize işaret veriyorlar, (haydi bir an evvel canlanın, iyi işler yapabilirsiniz, bunları siz yaptınız çünkü.)''
Sanayileşmek, üretmek, istihdam etmek gibi önemli işlerin yapılması gerektiğini vurgulayan Ergün, şöyle dedi:
''Bugünün iyi işleri neyse onu yapacak bir potansiyel, kabiliyet var bizde. Anadolu bu açıdan zengin, şimdi Diyarbakır'da bilim, teknoloji var mı? Yok. Dünyada robotik sistemlerin babası Diyarbakırlıdır. El Cezeri, Cizreliydi. Cizre de o zaman Diyarbakır bünyesindeydi. Müthiş eserler ortaya koymuş, kitapları var. Biz Diyarbakır'da teknolojiyi geliştiremez miyiz? Maya var, sağlam, hala duruyor. Eğer sağlam bir mayamız varsa yeniden üretebiliriz, yeniden yaratabiliriz. Maya yoksa, iş yok. Çiftçiler bilir. Ne yapıyorsunuz, yoğurt mayalıyorsunuz. Bir kenara ayırırlar, aynı malzemeden onu maya olarak ayırırlar, o mayadan istersen bir kazan yoğurt yaparsın. Maya varsa eğer tamamdır. Önemli olan bu toprakların mayası sağlam.''
Bakan Ergün, Türkiye'de 2002 yılında sadece 230 milyar dolarlık üretim yapılabildiğini anımsatarak, dünyada yaşanan ekonomik krize rağmen 9 yılda ülkenin üretim gücünü 3 kat artırdıklarını dile getirdi.
Geçen yılın sonunda milli gelirin 772 milyar dolara çıktığını vurgulayan Ergün, ''Türkiye bugün 772 milyar dolar üretim yapan, mal ve hizmet üreten bir büyük ekonomi. Dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi haline geldik. Bu iyi bir şey ama yeterli bir şey değil. Bizim hedeflerimiz daha büyük. Daha yapacak çok işimiz var. Yine aynı dönemde 36 milyar dolar ihracat yapabiliyorduk. Aradan 9 yıl geçti. Bu ihracatımız 130-140 milyar doları geçti'' diye konuştu.
''(Acaba seneye darbe olur mu?) endişesi...''
İstikrarsızlığın, kafalarda oluşan endişelerin yatırımcıyı ciddi etkilediğini dile getiren Ergün, bu tür endişelerin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti.
Bakan Ergün, şöyle konuştu:
''Siyasi istikrar sağlamazsanız; ne olacak önümüzdeki seçimlerde? Kaç parti bir koalisyon olacak? Böyle bir soru işareti varsa insanların kafasında yatırım yavaşlar, yapmaz insan. 'Kardeşim bu memlekette ne olacağı belli değil. Acaba seneye darbe olur mu? Hükümeti darbeyle devirirler mi? İhtilal olur mu memlekette?' Böyle bir soru işareti varsa insanların kafasında yatırım yapar mı insanlar? Yapmaz. Bunları ortadan kaldırmak lazımdı, bu tür endişeleri... Bütün endişeleri ortadan kaldırdık, Allah'a şükürler olsun. Şimdi Türkiye'de hiç kimse 'yahu seneye darbe olur mu' diye düşünüyor mu? 'Ya hükümete birisi muhtıra verir mi' diye düşünüyor mu? Hükümete, partisine, iktidara kapatma davası açılabiliyorsa bir memlekette, yatırım yapar mı insanlar orada. Ne yapsın adam. Yargı yoluyla hükümet devireceksiniz. Mahkeme kararıyla hükümet devirmek var mı? Askeri darbe yapamadık, mahkeme darbesi yapalım. Oraya geldiydi değil mi? 2008 yılının martında memlekette bu manzarayı da yaşadık. Ama Allah'a şükür dik duruldu ve bu badireler atlatıldı. Şimdi bir daha Türkiye'de hiç kimsenin aklına 'darbe yapayım, muhtıra vereyim, postmodern darbe yapayım, yargı yoluyla hükümet devireyim' diye kimsenin aklına bir şey gelir mi? Gelmez. Niye? 2010 yılının 12 Eylül'ünde halk başka bir şey yaptı. Büyük bir anayasa değişikliği yaptı ve bu endişeleri ortadan kaldırdı.''
Kaynak: Diyarbakır Söz