"Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı olarak; özellikle son birkaç yıllardır, kurlardan kaynaklı özel sektörün borçlarına dikkat çekmeye çalışmış, bu durumunun sürdürülemez olduğunun altını çizmiştim. Bugün yüzde 12'lik artışın reel kesime yansıması, 2014 sonundaki 183 milyar dolarlık açık pozisyonuna 51.3 milyar TL daha fazla borç anlamına gelmektedir. 5 Aralık-5 Mart itibariyle değerlendirdiğimizde, reel kesim 70 milyar TL borç yükü ile karşı karşıyadır. Artan dolar kurunun borcu artırmasının dışında; şirketlerin bilançolarına kur farkı zararı yazmasına ve vergi gelirlerinde azalmaya sebep verecektir. Bir diğer önemli nokta, şirketlerin bu öngörülemeyen borç yükünün ister istemez fiyatlara yansıyacak olması ve talep kısılmasına kadar gidilecek olmasıdır. Bu kadar hızlı artışlar, birçok açıdan dengelerin bozulması anlamına gelmektedir ki, bu durum iyi analiz edilmelidir."
'ÜRETİME VURULAN HER DARBE GELECEĞİMİZE VURULMAKTADIR'
Küresel rekabet ortamında rakiplerle eşit şartları talep ederken, her geçen gün maliyetleri artıran, talebi kısan etkenlerle reel kesim olarak baş etmekte zorlandıklarını bildiren Yorgancılar şöyşle devam etti:
"Döviz kredinin vadesi veya faiz ödemesi gelen sanayicilerin zararını kim üstlenecek? Olası artçı sarsıntıları nasıl göğüsleyeceğiz? Petrol fiyatlarındaki azalışı, kurlardaki artış yüzünden ne yazık ki avantaja dahi çeviremiyoruz. Üreterek büyüme ve kalkınma hedefi olan ülkemizde, üretime vurulan her darbe geleceğimize de vurulmaktadır."
'TÜRKİYE EKONOMİSİ ZOR BİR DÖNEMECE GİRDİ'
ABD'de faiz artırımına yaklaşılması, Rusya ve Azerbaycan'da yaşanan kur artışları gibi küresel gelişmeler yanında içeride ekonomiye ilişkin beklentilerin bozulması, faiz tartışmaları yanında seçim atmosferine girilmesinin Türkiye'yi dünyadan negatif ayrıştırdığını söyleyen Ender Yorgancılar, reel sektör ve buna bağlı olarak Türkiye ekonomisinin zor bir dönemece girdiğini vurguladı. Yorgancılar şu görüşleri dile getirdi:
"Fikir ayrılıklarının, Merkez Bankası tartışmalarının olduğu bir gündemin ekonomiye verdiği zararın dikkatle değerlendirilmesi gerekir. 1994, 2001 ve 2008- 2009 yıllarında yaşadığımız gibi zorlu dönem yaşamak istemiyoruz. Ekonomisi yaklaşık her 7 yılda bir krize giren bir ülkede, ekonomi yönetimi ile iktidarı ve muhalefetiyle siyasetçiler çok dikkatli davranmalı ve konuşmalıdır. Piyasaların ateşini artıracak değil, söndürecek adımların bir an evvel atılması, söylemlerin bu yönde yapılması dünden daha önemli bir hale gelmiştir. Gerek reel sektörün endişeleri, gerekse de yabancı yatırımcıların tereddütleri giderilmelidir. Aksi halde, arzu etmediğimiz sonuçlarla yüz yüze gelebiliriz."
Kaynak: Diyarbakır Söz