Diyarbakır-Batman karayolu üzerinde bulunan ve Türkiye'nin en büyük leylek üreme kolonilerinden biri olarak kabul edilen alanda 2003 yılından beri leylekleri gözlemleyen DÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıç, kuraklığın başta leylekler olmak üzere kuşlar üzerindeki etkilerine ilişkin İhlas Haber Ajansı’na (İHA) değerlendirmelerde bulundu. Leyleklerin bu alanı özellikle tercih ettiğini ifade eden Prof. Dr. Kılıç, “Leylekler yiyeceğin bol olduğu bu yeri özellikle tercih ediyor. Büyük oldukları için yüksekten aşağıya doğru inmeleri lazım. En yüksek noktalarda yüksek gerilim hatları olduğu için buraları tercih ediyorlar. Büyük bir koloni oluşturmuş durumdalar. Burası Türkiye’nin en büyük üreme kolonilerinden biri olarak kabul edilir. Zira burada yaklaşık 20 kilometre mesafe içerisinde yıllar içinde sayıları 40 ile 50 arasında değişen yuvalar var. Biz bunları özellikle araştırmak istedik. Çünkü leylekler, kuşlar bize tabiattaki değişiklikler hakkında bilgi sunar” dedi.
“Leylekler besin pramidinin en üstünde”
Leyleklerin besin pramidinin en üstünde bulunduğunu ve son dönemlerde özellikle kış mevsimi kurak geçtiği için bu durumun onların üremesi üzerine etkileri olduğunu aktaran Prof. Dr. Kılıç, “Önceki yıllarda da tespitimiz oldu. Kurak geçen kış ve bahar dönemlerinde tabiatta daha az miktarda bitkisel üretim oluyor. Bunlarla beslenen hayvanlarda da az üretim oluyor. Leylekler besin zincirinin bir halkası ve besin piramidinde en üstte bulunuyorlar. Çevrede çeşitli hayvanların sayısı kuraklıktan dolayı azalınca leyleklerin de üreme başarısı düşüyor. Yuva kurmada ve yavru yetiştirmede başarısızlık var. Leyleklerin üremelerini inceleyerek tabiatta var olan değişiklikleri izleyebiliyoruz. Biyoindükatör olarak bunu değerlendirme şansımız var. Leylekler rahatlıkla 5 yavrulu yuva oluşturabiliyorlar. Çünkü yiyeceği 50 veya 100 metre mesafeden Dicle Nehri’nden temin ediyorlar. Bundan dolayı diğer bölgelere göre burada yavru yetiştirme başarıları yüksek fakat kurak geçen yıllarda bu sayının düşmesi beklenmektedir. 2018 yılı içerisinde aynı durumun olabileceğini öngörüyoruz. Bunları ileriki dönemlerde sayısal olarak belirleyebileceğiz. Ardından da bunlarla ilgili istatistiki çalışma yapacağız. Tabiattaki değişikliği görme şansımız olacak. Daha önceden 80 ile 100 yavru burada tespit edebiliyorduk. Bu sene sayının düşüş gösterebileceği endişemiz var. Çünkü yeterince yağış olmayınca bitkisel üretimde azalma var. Dolayısıyla hayvansal üretimde de azalma olacak. Kurbağalar, kertenkeleler, yılanlar, toprak solucanları leyleklerin besinini oluşturuyor. Bunlar olmayınca leyleklerin yavru yetiştirme şansı da azalacaktır. Bu kuraklık gelecek yıl da devam ederse leyleklerin yavru yetiştirme başarıları ciddi biçimde düşecektir. Çünkü yavruların beslenmesi şart. Yeterince yiyecek yoksa yuvada bir veya iki yavru yetiştirilir. Yiyecek bol olursa 5 yavru yetiştirme şansı mevcuttur” diye konuştu.
“Bütün kuş türlerini etkiliyor”
Leyleklerin yavrularını yetiştirdikten sonra Nil vadisine, Somali’ye, Etiyopya’ya kadar uzandığını ve çok az yavrunun sonraki sene yaşama şansına sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kılıç, şunları kaydetti:
“Yavru sayısı azalırsa tabii ki buradaki popülasyonun sayısında da düşüş bekliyoruz. Bu bütün türler için geçerli. Leylekler, ebabiller, ardıç kuşları, ötücü kuşlar var. Bunların hepsi için geçerli. Tabiatta bütün canlılar birbirine bağlı. Herhangi bir yerde bir türün birey sayısında azalma varsa diğer bireylerde, diğer türlerde de azalma beklenir. Yani olumsuzluk birbirini etkileyebilmektedir. Domino etkisi gösterir. Yapılan meteorolojik kayıtlarda özellikle dünyamızın kuraklığa doğru gittiği bilinmektedir. Küresel ısınmanın etkilerinden Türkiye’de iki bölge çok etkileniyor. Biri Güneydoğu Anadolu Bölgesi, diğeri de İç Anadolu Bölgesi'dir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde leyleklerin sayısının azalması diğer kuş türlerine de etki yapacaktır. Çünkü bütün canlılar mozaiğin bir parçasıdır. Bunlardaki sayısal azalma diğer türlerde de sayısal azalmalara neden olacaktır.”
Kaynak: Diyarbakır Söz