Kış aylarında daha ılık olan karaçadağ eteklerinde yaşayan göçerler, havaların ısınmasıyla sezonu hayvanları için daha serin olan Karacadağ bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde kiraladıkları yaylalarda geçirmeyi tercih ediyor.
Hayatlarını kıl çadırlarda sürdüren göçerler, ilk olarak gittikleri Şanlıurfa-Diyarbakır sınırındaki Karacadağ bölgesinin yüksek kesimlerinde bir süre konakladıktan sonra yaz aylarını genellikle Elazığ, Bingöl ve Erzurum yaylarında geçiriyor.
Sonbahar aylarında Şanlıurfa'nın Boztepe Mahallesi'ne gelerek yerleşen bazı göçerler de havaların ısınmasıyla uzun sürecek yaz mevsimi için göç hazırlıklarına başladı.
Çadırlarını sökerek eşyalarıyla araçlara yükleyen besiciler, binlerce hayvanla yollara düşüyor. Yolculuk boyunca koyunları belli aralıklarla sağarak sütten dolayı hastalanmalarını önlemeye çalışan besiciler, günler süren yolculuğun ardından Şanlıurfa'nın Siverek ilçesi sınırlarındaki Karacadağ Bölgesine ulaşıyor.
Yemeklerini yolculuk sırasında eşeklerin sırtında muhafaza eden çobanlar, dinlenmek için durdukları zamanlarda çay demleyip beslenme ihtiyaçlarını karşılıyor. Yayla ve meralarda hayvanların başından ayrılamayan çobanlar, cep telefonlarını güneş enerjisini kullanarak şarj ediyor.
GÖÇERLERİN YOLUCLUĞU
Eşek sırtında taşıdıkları, küçük ebatlı güneş panelleriyle cep telefonlarını şarj eden çobanlar, hem acil durumlarda yakınlarını arayabiliyor hem de telefondan internete girip müzik dinliyor.
Göçerlerden 75 yaşındaki Seydi Turan, yıllardır bu işi yaptığını ve tüm zorluklara rağmen, hayvanları çok sevdiğini belirtti.
Kasım ayında bölgeye geldiklerini ve havaların ısınmaya başlamasıyla hayvanlarının daha iyi gelişmesi için serin yerlere gitmeye hazırlandıklarını anlatan Turan, "İşimiz her geçen yıl dahada zorlaşıyor. Çünkü çocuklar bu işi yapmak istemiyor. Şimdi çadırları söktük Karacadağ'a gönderiyoruz, koyunlar ise yavaş yavaş oraya gelecek. Bir ay kadar orada konaklayacağız, sonrasında ise Erzurum'a gideceğiz. Orada yazları serin olduğu için hayvanların sütü artıyor, tavlanıyor ve hastalanmıyor. Çok zorlanmıyoruz artık alıştık, taşınmak oyun gibi geliyor." dedi.
Ali Aktimur (72) da işlerinin zorluğundan bahsederek, göçerlerin ülkenin hayvancılık ekonomisine önemli katkı sunduğunu ifade etti.
HAYATLARINI KAZANIYORLAR
Hayatlarını, koyunlara göre ayarladıklarını dile getiren Aktimur, "Mevsimlere göre yerimiz değişiyor, her dönem farklı bir zorluk yaşıyoruz. Gittiğimiz her yerde köylülere mera parası ödüyoruz. Havaların ısınmasıyla işlerimiz artıyor, çünkü bu dönemde hayvanlar sürekli dışarıda olmak zorunda, sağım var, kuzularla ilgilenmemiz gerekiyor. Şimdi burada eşyalarımızı taşıdık, hayvanlarda yola çıktı. Bir ay süren bir yolculuğun ardından sürüler Karlıova'ya ulaşacak. Orada yaklaşık 4-5 ayı en iyi şekilde geçirip, hem süt hem de kuzulardan iyi bir gelir elde etmek istiyoruz." diye konuştu.
Mustafa Keleş (46) ise çocuklarına bakabilmek için çobanlık yaptığını ve yaklaşık 6 ay boyunca sürekli hayvanların başında merada bulunduğunu söyledi.
Aylık 3 bin 500 TL ücret aldığını anlatan Keleş, "Mart ayında işe başladım ve sonbahara kadar devam edeceğim. Bu sürede neredeyse hep hayvanların başında olacağım. Bu meslek çok zor ama elimden başka bir şey gelmiyor. Hayvanları sevdiğim için sıkılmıyorum." şeklinde konuştu.
Karacadağ Göçerler Derneği Başkanı Hamza Ağan, Şanlıurfa'da bine yakın ailenin hayvanlarına bakabilmek için göçebe hayatı yaşadığını söyledi.
Göçerlerin yıllardır yaylalara gidiş dönüşlerde zorluk yaşadığını anlatan Ağan, ülke ekonomisine katkı sağlayan bu insanların biraz daha desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Ağan, zor şartlar altında ve sağlıksız ortamda çadırlarda yaşayan göçerlerin çocuklarının da eğitimden mahrum kaldığını aktararak, bu nedenle birçok kişinin sektörden uzaklaştığını sözlerine ekledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz