Başçı: Faiz koridoru gerekirse daralır

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, zorunlu karşılık oranlarıyla ilgili şu anda herhangi bir sinyal vermediklerini söyledi. Faiz koridoru için de 'gerekirse daralır' dedi

Başçı: Faiz koridoru gerekirse daralır

 Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, zorunlu karşılık oranlarıyla ilgili şu anda herhangi bir sinyal vermediklerini söyledi.

Başçı, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmasının ardından gazetecilerin ve ilk kez enflasyon raporu toplantılarına katılmaya başlayan banka ekonomistlerinin sorularını yanıtladı.

Başçı, bir banka yöneticisinin bugün bazı gazetelerde yer alan değerlendirmeleri hatırlatılarak, bu değerlendirmeler dikkate alındığında zorunlu karşılık oranlarında herhangi bir düşüşün olup olmayacağını sorması üzerine, ''Zorunlu karşılık oranlarıyla ilgili şu anda herhangi bir sinyal vermiyoruz'' dedi.

TCMB Başkanı, söz konusu banka yöneticisinin takibe düşen kredi oranlarında yükselişe yönelik değerlendirmesine karşılık olarak da 2010 yılında kredi büyüme hızının yüzde 35 seviyesinde olduğunu, 2011 yılında ise bu oranın alınan tedbirlerle yüzde 25'e yakın bir seviyeye indirildiğini hatırlattı.

Bu sene için de baz senaryoda bu konuda yüzde 15'lik bir tahmine yer verdiklerini anlatan Başçı, bugün açıkladıkları raporda bu oranı yüzde 14 seviyesine çektiklerini anımsattı. Başçı bunun, kredilerde takibe dönüşme oranları üzerinde ''mekanik'' bir etkisi olduğunu söyledi.

Bununla ilgili tespitlerini çok daha önceden Bankalar Birliği ile de paylaştıklarını belirten Başçı, ''Zannedersem bahsettiğiniz genel müdür o toplantıya katılmamıştı, arkadaşları da kendisine iletmemişler. Kredilerde yaşlanma etkisi diye bir etki vardır. Bu etki kredi büyüme hızı yavaşladığında takibe dönüşme oranını yükseltir, bu istatistiksel bir sonuçtur. Herhangi bir ekonomik soruna işaret etmez. O anlamda şu ana kadar olan gelişmeleri o şekilde okuyoruz sektörün geneliyle ilgili'' diye konuştu.

Enflasyonda tek hane kuvvetli bir ihtimal

Erdem Başçı, memurların toplu sözleşme sürecine girecekleri hatırlatılarak, enflasyon özelinde TCMB'nin bu gelişmeyi satın alıp almadığının ve bu noktada bir endişelerinin bulunup bulunmadığının, ekonomi yönetimine harcamaların kısılması yönünde bir uyarılarının olup olmayacağının sorulması üzerine de enflasyonun bu ay doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlardan kaynaklı olarak 0,5 civarında geçici bir yükselme göstereceğini, Mayıs ayında baz etkisinin ters çalışması dolayısıyla oldukça belirgin bir düşüş göstereceğini söyledi.

''Tek haneye düşme ihtimalimiz oldukça kuvvetli'' diyen Başçı, Haziran'da ise kısmi bir yükseliş olacağını, ama yılın son aylarında oldukça kuvvetli bir düşüş meydana geleceğini ifade etti.

Bunların çoğunun baz etkilerinden ve geçen sene yapılan geçici fiyat artışlarından kaynaklandığını belirten Başçı, ''O yüzden biz yüzde 6,5 enflasyon tahminimizi bu yıl için koruyoruz. Buna ulaşma yönünde herhangi bir engel çıkarsa gerekli tedbirleri gecikmeksizin alacağımızı taahhüt ediyoruz. Merkez Bankası olarak çok kuvvetli bir taahhüt veriyoruz.

2013 yılının ortalarında yüzde 5'e erişmeyi taahhüt ediyoruz. Bu çok da kuvvetli bir önerme. Dolayısıyla bu tür görüşmeler yapılırken bunların baz alınmasında enflasyon tahminleri oluştururken fayda var. Onun dışında demokratik bir süreç, çoklu görüşme süreci yeni anayasa çerçevesinde devam edecektir'' dedi.

'Türkiye herkesin bildiği bir örnek'

Başçı, mali disiplin konusunda da şunları kaydetti:

''Mali disiplin konusunda artık benim çok fazla birşey söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Mali disiplini olan ülkelerle olmayan ülkelerin büyüme performansı, ekonomik performansı, işsizlikle ilgili durumları çok net. Siyahla beyaz kadar çok rahat ayırabiliyorsunuz. Bu konuda soru işareti olan ülkelerde istihdam düşüyor, işsizlik artıyor, büyüme oranları eksiye gidiyor. Burada Türkiye örneği herkesin bildiği bir örnek. Biz, bütün uluslararası platformlarda bunun öneminden dem vuruyoruz ve Türkiye örneğini defalarca hatırlatıyoruz. Bizim görüşümüz bu yönde çok net, en ufak bir bulanıklık yok. Temel olan; piyasaya güven sağlamak ve kamu borç sürdürülebilirliği konusunda güven vermek. Aynı çerçevede OVP'yi bu konuda Türkiye için yeterli görüyoruz ve OVP'deki varsayımlara uyulduğu sürece herhangi bir sorun görmüyoruz. Türkiye, yüzde 1-1,5 civarında bir faiz dışı fazla üreterek önümüzdeki yıllarda çok rahatlıkla kamu borç yükünü azaltmaya devam edebilir.''

Bir gazetecinin ''Finansal İstikrar Komitesi özelinde soruyorum; TMSF ve BDDK başkanının görev süreleri doldu. Finansal açıdan baktığınızda bu sizin için bir zafiyet oluşturuyor mu?'' şeklindeki sorusuna karşılık da Erdem Başçı, Finansal İstikrar Komitesi'nin şu ana kadar çok faydasını gördüklerini ve bugüne kadar 8 toplantı yaptıklarını söyledi.

Bu toplantılarda genellikle yapısal reformlar üzerinde çalıştıklarını anlatan Başçı, ''Onların da bir kısmını yakın zamanda Maliye Bakanımız açıkladı. Vergiyle ilgili konuları Maliye Bakanlığı yakın zamanda hayata geçirecek. Bu çok sağlıklı bir işleyişe işaret ediyor. O yüzden şu ana kadar işleyişten memnunuz. Elbette bir an önce kurum başkanlarının belirlenmesini, atamaların yapılmasını biz de herkes gibi bekliyoruz'' dedi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, şu an itibariyle politika faizinin veya faiz koridorunun değiştirilmesi yönünde herhangi bir görüşlerinin bulunmadığını bildirdi.

Başçı, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin ve ilk kez enflasyon raporu toplantılarına katılmaya başlayan banka ekonomistlerinin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin son Para Politikası Kurulu Toplantısı'nda ya da bugün açıklanan Enflasyon Raporu hazırlanırken politika faizinin değiştirilmesinin seçenekler arasında yer alıp almadığını sorması üzerine Başçı, ''Şu an itibariyle politika faizinin veya koridorun değiştirilmesi yönünde herhangi bir görüşümüz yok'' dedi.

Başçı, bu hafta çeşitli yerlerde yaptığı açıklamalarda ''para politikasını değiştirmeyi enflasyon hedefini değiştirmeye tercih ettiğini'' söylediği hatırlatılarak, bunun nedeninin sorulmasına karşılık da şu anki koridor aralığının yeterince geniş ve uygun olduğunu düşündüklerini söyledi.

''Para politikası söylemini ve duruşunu değiştirmenin sebebi çok net'' diyen Başçı, bunu enflasyon konusuna, fiyat istikrarı konusuna odaklandıklarını vurgulamak açısından söylediklerini, ''bu daha sık ek parasal sıkılaştırmaya gitmek yoluyla olacaktır'' diye açıklama yaptıklarını dile getirdi.

Başçı, ''Bu tür bir esnekliğe neden ihtiyacımız var?'' şeklindeki soruyu yanıtlarken de dünyada şu anda mevcut küresel sermaye akımlarına karşı konvansiyonel para politikası uygulayan ve enflasyonist riskler nedeniyle para politikasında sıkılaştırıcı konvansiyonel adımlar atan ülkeler bulunduğuna, ama bunların sayıca çok fazla olmadığına dikkati çekti.

Burada alınan sonuçlara bakıldığında; Türkiye'de Ağustos ayında ortaya çıkan türbülansta TL'nin diğer ülke para birimlerine karşı çok daha dirençli olduğunun görüldüğünü belirten Başçı, şöyle devam etti:

''Bu da aslında bizim esnek politika çerçevesinin çok daha amaçlarınıza bağlı olarak etkili olduğu gösteriyor. Konuşmamda da belirttim; döviz kurlarında her iki yönde sapmaya karşı da TCMB tepki verdi, bundan sonra da vermeye devam edecek. Bunun bir sonucu da gerek uzun vadeli gerek kısa vadeli oynaklık Türk Lirasında diğer ülke para birimlerine karşı daha düşük. Yani kısa vadeli faiz oranlarındaki oynaklık sayesinde döviz kurları oynaklığını azaltmayı başarmış durumdayız. Bir miktar faiz oynaklığına razıysanız döviz kurlarındaki oynaklığı azaltabilirsiniz. Türkiye'de bunu şu anda yapıyor.

Politika faizine gelince... Bu rakam bugün Macaristan'ı saymazsanız Doğu Avrupa ülkeleri arasında en yüksek nominal faizlerden bir tanesi. O yüzden çok düşük bir faiz değil uluslararası yatırımcılar açısından bakıldığında... Yerleşikler açısından bakıldığında da şu anda mevduat faizleri yüzde 10 civarında oluşmuş durumda... Onlar için de bu oran önemli. Orada yüzde 6,5 ve 5'lik bu yıl sonu ve gelecek yıl için verdiğimiz enflasyon tahminlerine olan sadakatimiz, Türkiye'deki yatırımcılar açısından çok önemli. Onlar bize inanır ve güvenirlerse gayet rahat bir şekilde mevduatlarını artırmaya devam edebilirler.''

''Çok büyük ve çok değerli bir esneklik''

Başçı, bir gazetecinin Basel 2'ye işaret ederek bankaların sermaye yeterlilik rasyosunda azalma olup olmayacağını sormasına karşılık da ''Konuyu biliyoruz. Etki analizini de yaptık. Orada bir miktar sermeye yeterlilik rasyosunu azaltıcı yönde bir etki gelebilir, fakat buna karşı ne yapılabilir? Bununla ilgili olarak arkadaşlarımız uluslararası uygulamaları inceliyorlar ve BDDK ile görüşme halindeler. Henüz net verilmiş bir karar yok'' dedi.

TCMB Başkanı, bir banka ekonomistinin ''para politikası-hazine ilişkisinde piyasada alınıp satılan faizle Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri arasındaki fark son dönemlerde negatif oluyor, bu durum uzun vadede bir sorun yaratır mı?'' şeklindeki sorusunu yanıtlarken de şunları kaydetti:

''Şu an uyguladığımız para politikası çerçevesinde sıkılaştırma veya genişletici politika izleme günlük frenkansta dahi yapılabiliyor. Merkez Bankası'nın gecelik borçlanma faizi yüzde 5 seviyesinde, miktar ihalesiyle piyasayı fonlama faizi yüzde 5,75 seviyesinde. Bir de yüzde 11 piyasa yapıcı bankalar ve yüzde 11,50 bütün bankalar için uyguladığımız gecelik borç verme faiz oranlarımız var. Bu yüzde 5 ile yüzde 11,50 arasında bankalararası para piyasası faiz oranının herhangi bir noktada oluşmasını Merkez Bankası günler mertebesinde sağlayabiliyor. Bu, çok büyük ve çok değerli bir esneklik. Türkiye'de olan ama diğer ülkelerde şu anda olmayan bir esneklik.

Buna neden ihtiyaç duyuluyor? küresel düzeyde kısa vadeli sermaye akımlarının hızla yön değiştirdiğini görüyoruz. Risk iştahı bir gün artıyor, ertesi gün azalıyor. Bu artık günler mertebesine kadar indiği için bizim de buna çok hızlı bir şekilde para politikasıyla cevap vermemiz faydalı. Sıkı para politikasını biz nasıl anlarız? Getiri eğrisinin eksi eğimli olması, yani ters eğimli olmasıyla anlarız. Bu ne demektir? kısa vadeli faiz oranlarının uzun vadeli faiz oranlarına göre daha yüksek seviyede olması ters eğimli bir getiri eğrisine işaret eder. Bu, sıkı para politikasının en belirgin işaretidir. Bu, enflasyonla mücadelede kararlılığı gösterir. Dolayısıyla uzun vadede enflasyon beklentilerini aşağı çeker, uzun vadeli Hazine kıymetlerinin faizlerini aşağı çeker.''

Bu tarz sıkı para politikasının çok uzun süre sürdürülemeyeceğine de dikkati çeken Başçı, Türkiye'de şu anda bu uygulamada yaratılan farkın ''daha kısa sürelerde getiri eğrisini aşağı ya da yukarı eğimli hale getirebilmek'' olduğunu söyledi.

Bunu günler mertebesinde yapabildiklerini yineleyen Başçı, ''Normal şartlarda bunu aylar mertebesinde yapmanız beklenir. O yüzden bunu mevcut durumda sıkı para politikası olarak okuyacaksınız, fakat beklentiler kontrol altına alındığında kredi büyümesiyle ilgili bir sorun görmediğimizde bunun tekrar normalleşmesini beklemek mümkün. O yüzden iki rejimli bir para politikası diye özetleyebiliriz'' diye konuştu.

Bu noktada ''Temel faiz politikası nedir'' diye sorulduğunu belirten Başçı, bir hafta vadeli miktar ihalesiyle yaptıkları fonlama faizine politika faizi dediklerini ama koridorun diğer unsurlarının (yani yüzde 5, yüzde 11, yüzde 11,50) her birisinin ayrı ayrı etkili politika unsurları olduğunu bildirdi.

Başçı, ''O yüzden zaten biz koridorunun üst ucunu indirdiğimiz zaman herkes dikkatle izledi ve tartışmalar oldu. Neden? Çünkü bu da çok değerli bir politika aracı, onun ilgili doğru bir tercih vardır'' dedi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, şartlar değişir, dünyada belirsizlikler ve kısa vadeli sermaye akımlarının oynaklığı azalırsa uyguladıkları faiz koridorunun daralabileceğini, bu anlamda bir sorun bulunmadığını söyledi.

Başçı, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin ve ilk kez enflasyon raporu toplantılarına katılmaya başlayan banka ekonomistlerinin sorularını yanıtladı.

Erdem Başçı, bir gazetecinin ''faiz koridoruna gerekçe olarak küresel belirsizlikleri gösteriyorsunuz ama görünen o ki buradaki sorunlar kolay kolay çözülmeyecek. Bu durumda faiz koridoru uygulaması daha ne kadar sürecek'' şeklindeki sorusuna yanıt verirken, para politikasında araçların birden fazla olmasının likidite politikasının aktif olarak kullanılmasının ''faydalı'' olduğunu, o yüzden gerektikçe bunu ileride de kullanacaklarını söyledi.

Başçı, ''eğer (faiz koridoru daralır mı?) diye soruyorsanız; elbette... şartlar değişirse, dünyada belirsizlikler ve kısa vadeli sermaye akımlarının oynaklığı azalırsa o zaman elbette faiz koridoru da daralır. O anlamda herhangi bir sorun yok, ama elimizde bir politika aracı olarak onu koruruz ve gerektiğinde tekrar genişletiriz. İster kuzeye doğru, ister güneye doğru, ister simetrik, ister asimetrik bir şekilde faiz koridorunu ileride kullanmaya devam ederiz'' diye konuştu.

Faiz koridorunun daraltılmasının küresel şartlarda normalleşmenin bir işareti olarak okunabileceğini belirten Başçı, bu normalleşmenin çok gecikmeden hayata geçmesini umut ettiklerini dile getirdi.

Başçı, ''Türkiye'nin yüzde 4'lük büyüme hedefinin ulaşılabilir olduğunu söylemeniz Merkez Bankası'nın ileride büyümeyle ilgili politikalarını şekillendireceği şeklinde mi okunmalı?'' diyen bir gazeteciye cevap verirken de büyüme hedef ve projeksiyonlarının Orta Vadeli Program'da (OVP) olduğuna dikkati çekti ve ''Merkez Bankası açısından bu bir hedef değil'' dedi.

OVP'de Merkez Bankası'nın enflasyon ile ilgili görüşünün de birebir yansıtıldığını ifade eden Başçı, ''Böyle bir iş bölümü var. Hükümet büyümeye bakıyor, Merkez Bankası enflasyonla ilgili fiyat istikrarına bakıyor. O yüzden bizim büyümeden bahsetmemizi, her zaman için ekonominin gidişatıyla ilgili ne düşündüğümüzü ifade etmemiz olarak algılamanız gerekir'' diye konuştu.

Yüzde 4'ün şu anda kendiliğinden, rahatlıkla ulaşılabilir olduğunu düşündüğünü dile getiren Başçı, büyüme potansiyeli açısından bakıldığında Türkiye'de emek kıtlığının, sermaye kıtlığının olmadığını, verimliliğin de artmaya devam ettiğini, dolayısıyla arz tarafından bakıldığında Türkiye'nin çok rahatlıkla büyüyebileceğini kaydetti.

''Neyin gerçekleşeceğini hep beraber göreceğiz'' diyen Başçı, kendilerinin bu yıl Türkiye için ilk çeyrekte zayıf ve ikinci çeyrekten itibaren tekrar toparlanan bir büyüme, ılımlı bir büyüme öngördüklerini bildirdi.

Hem esnek hem öngörülebilir para politikası

Başçı, bir banka ekonomistinin ''daha önce (2012 para politikası açısından belirsizliklerin azaldığı bir yıl olacak) demiştiniz ama belirsizliğin azaltılmadığı yününde eleştiriler var'' şeklindeki yorumu ve ''bankacı olsanız fiyatlandırmayı koridorun hangi seviyesinde yapardınız'' şeklindeki sorusu üzerine de şunları kaydetti:

''Amerika'da yüzde 2'lik bir enflasyon hedefi ifade edildi, daha önce sayısal olarak bir hedef verilmiyordu. Aynı şey Japonya'da da oldu. (Bunlar aslında bizim uygulamamıza yaklaştıklarını gösteriyor) diyebilir miyiz? Enflasyon hedeflemesi uygulamasına tam olarak geçmeseler de bu anlamda adımlar atıyor ülkeler ama politika araçları çok farklı. Biz de de aslında miktar ve fiyatı ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Şu anda ABD'de faizler 0'a geldiği için miktar kullanılıyor ama Avrupa'da da yüzde 1 seviyesinde faiz var ve yine miktar kullanıyor uzun vadeli borç verme operasyonlarında... Orada borç verme miktarı bir politika aracı olmuş oluyor.

Türkiye'de de benzer bir şey söz konusu, biz 5,75'i söylüyoruz ama 5,75'ten piyasaya çok fazla miktarda para vermiyoruz. O kadar az veriyoruz ki parayı zaman zaman 5,75'in oldukça üzerinde kısa vadeli faizler oluşabiliyor ve bu anlamda miktarı kontrol ederek koridor içinde faizlerin geçici olarak yükselmesine izin verebiliyoruz. O anlamda benzer bir çerçevede değerlendirilebilir.''

''Hem esnek hem öngörülebilir para politikasının olabilmesi için hangi koşullarda ek parasal sıkılaştırma yapacağını söylemeniz gerekir'' diyen Başçı, bir Merkez Bankası'nın eğer biri normal, biri istisnai iki para politikası rejimi varsa ve hangi durumlarda istisnai rejime geçileceği kamuoyuyla paylaşılırsa o zaman daha öngörülebilir bir esnekliğe sahip olmuş olunacağını söyledi.

2011 yılında politikanın son derece öngörülemez bir esnekliğe sahip olduğunu ve faiz koridorunun ''güneye doğru'' geniş olduğunu anlatan Başçı, kısa vadeli faizlerin anlık olarak yüzde 1'lere, 2'lere kadar düşebildiğini, bunun da kısa vadeli sermaye akımlarını caydıran en önemli etken olduğunu kaydetti.

Şu an itibariyle yine faiz oranlarında bir esneklik olduğunu belirten Başçı, ''Ama daha öngörülebilir şekilde bunu nasıl okumamız gerekir? Enflasyon hedefine ulaşmamızda en ufak bir tehdit gördüğümüzde... ki kredi büyümesi, döviz kurları, enflasyon beklentileri olabilir, başka dışsal şoklar olabilir, petrol fiyatlarında çok ani bir artış, tahammül sınırlarının dışında bir artış olursa, enflasyon açısından ikincil etkiler riski ortada ve ön plandaysa ona biz derhal gecikmeksizin ek parasal sıkılaştırma tepkisi verebiliriz. Bunları anlattığımız sürece hem esnek hem öngörülebilir olmuş oluyoruz. Biz buna zamana bağlı değil, duruma bağlı para politikası diyoruz'' diye konuştu.

''Bankacılar doğru yere bakıyor''

Başçı, bankacılık sektörü tarafından neyin fiyatlamada kullanılması gerektiğinin çok net bir şekilde anlaşıldığını da söyledi ve ''Zaten epeyce bir süredir ona göre fiyatlıyorlar. O yüzden faiz koridorunun üst ucunu 1 puan aşağı çektiğimizde kredi maliyetleri de benzer şekilde bir miktar düşürüldü, bankacılık sektörü tarafından. Dolayısıyla bankacılık sektörü şu anda doğru yere bakıyor, orada herhangi bir belirsizlik yok. Gün içi dalgalanmalarına bakmaya onların hiç ihtiyacı yok. Uzun vadeli faizlere bakacaklar, bir de koridorun daha ziyade üst tarafına bakacaklar. Zaten o amaçla bu koridor sistemi tasarlanmıştı'' dedi.

AA

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler