Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de gelir dağılımının hızla düzelmekte olduğunu belirterek, "Türkiye'de gerçekten bir fırsat eşitliği kurmak için çaba gösteriyoruz. İmtiyazların olmadığı, ayrıcalıkların olmadığı, herkesin bileğinin gücüyle kazandığı, alnının teriyle kazandığı bir iş ve yatırım ortamı oluşturmanın çabasını veriyoruz" dedi.
Başbakan Yardımcı Babacan, Meksika'nın başkenti Mexico City'de Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Meksika Dış Ticaret ve Yatırım Konseyi (COMCE) tarafından düzenlenen Türk-Meksika İş Konseyi toplantısına katıldı.
Babacan, burada yaptığı konuşmada, toplantının 2008'de Türk-Meksika İş Konseyi kurulduktan sonra düzenlenen ilk toplantı olduğunu belirtti. Türkiye ile Meksika arasında ortak noktaların çok fazla olduğunu kaydeden Babacan, Meksika'nın dünyanın 11. büyük ekonomisi, Türkiye'nin ise 16 ekonomisi olduğunu hatırlatarak, iki ülkenin OECD ve G-20'de beraber olduğunu söyledi.
Meksika'nın ekonomik yapısı itibariyle ihracatının önemli bir kısmını ABD'ye yaptığı ve yatırımların ciddi kısmı buradan geldiği için bu ülkeye bağımlılığı bulunduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin de benzer şekilde ticaretini ağırlıklı olarak AB ile yaptığını ve Türkiye'deki yatırımların önemli kısmının AB'den geldiğini söyledi. Her iki ülkenin de bu ağırlığı dağıtmak amacını taşıdığını kaydeden Babacan, iki ülke arasında yapılacak çok iş ve önemli bir potansiyel olduğunu ifade etti.
"İki ülke arasındaki ticaret hacmi kabul edilemez"
Babacan iki ülke arasındaki ticaret hacminin telaffuz etmek istemediği kadar küçük olduğunu da dile getirerek, Türkiye ve Meksika'nın 100 milyarlarca dolarlık ihracatlarına rağmen kendi aralarındaki ticaretin 1 milyar doların altında olmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu tür toplantılarla bu hacmin artacağını söyleyen Babacan, Türkiye'nin Meksika iş dünyası için neden önemli olduğunu anlatı. Babacan, Türkiye'nin enerji hatlarının kesişme noktasındaki önemli bir merkez olduğunu hatırlattı ve Türkiye'nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın hem enerji üreten bölgeler hem de enerji pazarları ile çevrili olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin tarihi ve kültürel açıdan Doğu Avrupa, Kafkaslar, Rusya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile çok yakın bağları olduğunu dile getiren Babacan, Türk işadamlarının buralarda çok rahat iş yaptığını kaydetti. Birçok önemli uluslararası kuruluş ve şirketin ofisler açarak, geniş coğrafyalardaki operasyonlarını Türkiye'den yürüttüklerini, Türk Hava Yollarının (THY) bu yıl sonu itibariyle Avrupa'nın 3. büyük havayolu olacağını ve 190 noktaya uçuşu olduğunu anlatan Babacan, "Hem kültür, hem tarih, lojistik altyapıyla birleştiği zaman Türkiye'nin önemi daha da ön plana çıkıyor" dedi.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun tarihi bir geçiş süreci yaşadığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin bu süreçteki etkisinin çok fazla olduğunu ve pek çok ülke için bir ilham kaynağı olduğunu ifade etti.
Babacan, "Türkiye'de demokrasinin artık çok daha iyi işliyor oluşu, Türkiye'de temel hak ve özgürlükler anlamında elde ettiğimiz başarılar, Türkiye'nin hukuk devleti olma açısından elde etmiş olduğu kazanımlar, Türkiye'nin geniş bir coğrafyada diplomatik etkisini de artırıyor" dedi.
Türkiye'nin hem NATO ülkesi olduğunu hem de İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) kurucusu olduğunu, hem Arap Ligi hem de Körfez İşbirliği Konseyi ile çok yakın bağları olduğunu söyleyen Babacan, "Türkiye hem bir Asya ülkesi hem de bir Avrupa ülkesi. Aynı zamanda Afrika ile yakın bağları olan bir ülke" diye konuştu.
Afrika'daki büyükelçilik sayısını 2008'yılındaki 12'den 27'ye çıkardığı ve gelecek yıl da 34'e ulaşacağını kaydeden Babacan, Afrika nüfusunun yüzde 95'inde Türkiye'nin diplomatik temsilinin olacağını bildirdi.
Türkiye ekonomisi hakkında bilgi verdi
Babacan, Türk ekonomisi hakkında da katılımcılara bilgi verdi. Babacan, AK Parti hükümetinin 2002 yılında işbaşına gelmesinden bu yana uyguladığı makro ekonomik politikalar sayesinde önemli reformlar gerçekleştirdiğini, bankacılık, sosyal güvenlik ve sağlık alanında reformların tamamlandığını söyledi. Bütçe açığı ve borç stoğunun çok düşük makul seviyelere indirildiğini kaydeden Babacan, 2008-2009 krizinde Avrupa için krizin temel iki alanı olan bankacılık ve kamu maliyesinde Türkiye'nin son derece güçlü bir yapıya sahip olduğunu ve bu sayede krizin Türkiye üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını ifade etti.
Babacan şöyle devam etti:
"2009 yılında pek çok ülke mali genişleme programlarıyla ekonomik büyümeyi elde etmeye çalışırken, biz tam tersine bütçe açığımızı daha da düşürecek stratejiler uyguladık ve borç stoğuyla bütçe açığının Türkiye açısından bir problem olmayacağını yatırımcılara ve iş dünyasına, piyasalara bir bakıma açıkça ortaya koymuş olduk. Bizim büyümemiz tamamen özel sektör eliyle olmakta. 2010'daki yüzde 9 büyüme, 2011 yılındaki yüzde 8,5. Bu büyümenin tamamı özel sektörün yatırımları ve özel tüketim. Bunlar büyümenin ana unsuru oldu. Türkiye'deki büyüme yüksek istihdamı da beraberinde getirdi. Krizin en derin dönemiyle bugünü mukayese edecek olursak Türkiye'de çalışan sayısı 3 milyon 700 bin kişi arttı."
Türkiye'nin bütçe açığının GSYH'nin yüzde 1,4'üne düştüğünü belirten Babacan, borç stoğunun ise yüzde 40'ın altına indiğini kaydetti. Babacan, 2014 yılı hedeflerine bakıldığında bütçe açığının yüzde 1'e, borç stoğunun da milli gelire oranının yüzde 32'ye düşeceğini bildirdi.
"Türkiye'de fırsat eşitliği için çabalıyoruz"
Türkiye'de gelir dağılımının da hızla düzeldiğini ifade eden Babacan, OECD ve BM raporlarında Türkiye'nin gelir dağılımının düzeldiği istisnai ülkelerden biri olarak gösterildiğinin altını çizdi.
Babacan, şunları söyledi:
"Türkiye'de gerçekten bir fırsat eşitliği kurmak için çaba gösteriyoruz. İmtiyazların olmadığı, ayrıcalıkların olmadığı, herkesin bileğinin gücüyle kazandığı, alnının teriyle kazandığı bir iş ve yatırım ortamı oluşturmanın çabasını veriyoruz. İşte bunun içindir ki, 2002'den bugüne kadar Türkiye'de zenginle fakir arasındaki fark gittikçe düşmekte, gelir dağılımı düzelmektedir. Bu da iş dünyası açısından çok enteresan, çok yeni bir tabloyu ortaya koymaktadır."
Meksika'dan beklentiler
Babacan, Türkiye'nin Meksika hükümetinden beklentilerini de sıralayarak, 4 konunun altını çizdi. Babacan, iki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması ile yatırımları karşılıklı teşvik ve koruma anlaşması konularında Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını ve anlaşma metinlerini Meksika tarafına gönderdiğini söyledi. Babacan, Türkiye ile Meksika arasında doğrudan uçuşları başlatacak sivil havacılık anlaşması ve serbest ticaret anlaşmasının da bir an önce imzalanması gerektiğini bildirdi.
Babacan, "Türkiye ile Meksika arasındaki serbest ticaret anlaşması, hem artık vakti gelen bir anlaşmadır hem de özellikle AB ile Meksika serbest ticaret anlaşması yaptıktan sonra, AB ile Gümrük Birliği içinde olan Türkiye'nin de aslında bu doğal bir hakkı haline gelmiştir diye düşünüyorum. Aksi halde, bir asimetrik durum var, bir haksızlık söz konusu" dedi.
Babacan, bu konularda Meksika ile görüşmeleri yoğunlaştıracaklarını ve bu anlaşmaların yapılması için ellerinden gelini yapacaklarını sözlerine ekledi.
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz