Yök’e bağlı olarak 2015’te kurulan ve Temmuz 2017’de tamamen bağımsız hale gelen Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK), üniversiteleri geliştirmek için çalışmaya devam ediyor. YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas, kurulun bu yılın başında Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Birliği (ENQA) üyeliğine kabul edildiğini hatırlatarak, Hürriyet’e şu açıklamalarda bulundu:
DUYURUSUNU YAPACAĞIZ
“Üniversiteleri bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Haziran sonuna kadar mezun veren tüm üniversitelerin akreditasyon süreçlerini tamamlamış olacağız. Üniversitelerin programlarının değerlendirmesini ise kalite ajansları yapıyor. Eskiden Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MÜDEK), Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülteleri Öğretim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (FEDEK) ve tıp fakültelerini akredite eden ajanslar vardı. Şimdi toplam 12 ajans var. Bunlar, üniversitelerin programlarını değerlendirerek, 2-5 yıl süreyle akredite ediyorlar. İsteyen üniversiteler yurtdışından akreditasyon alabiliyor. Maalesef tespit ettiğimiz suistimaller oldu, o nedenle yabancı kuruluşlardan alınan bazı akreditasyonları kabul etmedik.
KRİTERLERİN NELER OLDUĞU BELLİ
Türkiye’de önlisans, lisans, yüksek lisansta toplam 29 bin bölüm var. Bunun 9 bine yakını lisans, yani 4 yıllık. Bunlardan akredite olan program sayısı 400’ler civarında. Bu da düşük bir rakam. Zaten 100’ü 2-3 üniversitenin. Ülkemizde akreditasyon mecburi değil, gönüllü. Bu süreci gönüllü kuruluşlarla tamamlamak, tüm bu programları akredite etmek kolay değil. Üniversitelere bu konuda sorumluluk vereceğiz. Buna ilişkin duyurumuzu da yakında yapacağız. Üniversitelerin, programlarının kalitelerini, tescillerini kendi kurdukları sistemlerle yapmalarını istiyoruz. Ajanslar da baksın. Ama baş edemiyorlar. Bir üniversiteye bakıyorsunuz, 140 programdan sadece 5’i akredite. 135’i ne durumda bilmiyoruz.
KALİTE AJANSI GİBİ ÇALIŞSINLAR
Akreditasyonda öğrencinin etkinliği, hocaların uygunluğu, fiziki yeterlilikler, mezunların istihdam durumu gibi kriterlere bakılıyor. Üniversiteler de eğer özerk kuruluşlarsa kendi akredite süreçlerini izlesinler. Bölümler raporlarını yazıp getirsin, kendi hedefleri doğrultusunda bunlara bakılsın. Dünyadaki eğilim bu yönde. Üniversiteler, kalite ajansları gibi çalışsın. Hepsinin çok güzel, dünya çapında hedefleri var, ama sonuçlara bakan yok. Bu kültür de yok. Bu kültürü oluşturmaya çalışıyoruz.”
PROF. DR. MUZAFFER ELMAS: TÜRKİYE’YE UYGUN MODEL
Türkiye’ye uygun bir model oluşturuyoruz. Üniversitelerdeki kalite komisyonları rektörlerin başkanlığında süreçleri organize etsin istiyoruz. Rektörler, nasıl üniversitenin her şeyiyle ilgileniyorsa, öğrencilerin nasıl mezun olduğu, iş bulup bulamadığıyla da ilgilensin. Bölümlerde, sektörlerin ihtiyaçları doğrultusunda dersler veriliyor mu, bu eğitimin sonucunda ne oluyor, bunları takip etsin.Y
Kaynak: Diyarbakır Söz