İki STK'nın da ortak görüşü, müfredatta bütünlüğün sağlanamadığı yönünde. ERG'ye göre müfredatın felsefesi, ezberleyen değil bilgiyi kullanan öğrenci, ama bu ders içeriklerine aktarılamıyor. TED'e göre de, müfredattaki bilgi yoğunluğu devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yeni müfredat taslağına dair görüş bildirme süresi sona erdi. "Atatürk'le ilgili konuların azaltıldığı, Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkartıldığı" eleştirileriyle birlikte tartışılan taslakla ilgili bakanlığa 165 bin 326 görüş bildirildi. Görüş bildirenler arasında Eğitim politikaları üreten ve araştırmalar yapan Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ile Türk Eğitim Derneği (TED) de var. Akademisyen ve öğretmenlerden oluşan bir komisyon kuran ERG, yeni müfredat taslağını eskisiyle kıyasladı. TED de, 38 okulundan 2 bin 800 öğretmenin ve uzmanın katılımıyla bir rapor hazırladı. İki raporda da, müfredatın olumlu tarafları, eksikleri ve öneriler yer alıyor.
Eğitim Reformu Girişimi'nin raporu
ERG raporunda, müfredatta genel olarak bir sadeleşmeye gidildiği belirtiliyor. Bu durumun, öğretmene esneklik ve derslerini kendi insiyatifleri doğrultusunda şekillendirme fırsatı sağlayabileceği vurgulanıyor. Ancak, raporda bu sadeleşmenin bazı derslerde konu bütünlüğünü bozduğu ve ders içeriklerinin niteliğinin düşmesine neden olduğunun da altı çiziliyor.
"Cinsiyet eşitliği vurgusu önemli"
ERG, özelllikle ortaöğretim Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersi’nde, toplumsal cinsiyet eşitliği vurgusunun olumlu olduğunu da belirtiyor. Çoğu fen bilgisi öğretim programında da önceki müfredatlarda yer almayan teknolojiyi doğru kullanma, girişimcilik, teorik bilgiyi uygulama ve ürüne dönüştürebilme gibi önemli beceriler eklenmesi olumlu gelişmeler arasında sayılıyor.
"Beceri değil değerler merkezde"
Ancak rapora göre, taslak müfredatta eksikler var. ERG’nin raporuna göre, öğretim programlarının temel felsefesi, bilgiyi ezberleyen değil, kullanabilen bireyler yetiştirmek. Ancak, bu felsefe ve beceriler ders içerikleriyle ilişkilendirilmiyor. Raporda, bir önceki müfredatta becerilere ağırlıklı vurgu yapıldığı hatırlatılıyor. Yeni öğretim programı taslağında ise, temel becerilere önemli bir yer ayrılsa da, değerler eğitiminin merkeze alındığı anlatılıyor. ERG’nin yeni müfredat taslağına dair tespitleri şöyle:
• Taslak öğretim programlarının genelinde açık bir pedagojik yaklaşım görülmüyor. Örneğin, ilkokul ve ortaokul fen derslerinde, öğretmenin teşvik edici ve yönlendirici bir rol oynayacağı, öğrencinin ise sınıfta aktif bir şekilde yaparak öğrenen, araştıran, tartışan ve bilgiyi ürüne dönüştüren bir birey olacağı dile getiriliyor. Ancak öğrenilecek bilgi, süreye göre oldukça fazla. Bu sebeple, belirtilen zaman çizelgesinin, hedeflenen yaklaşım için yetersiz kalma riski var.
• Çocuğu merkeze alan ifadelere yer verilmesine karşın, bu yaklaşımın çoğu, öğretim programında sınıf düzeylerinde ünite kazanımlarına entegre edilmemiş. Ayrıca, öğrencinin becerileri ne gibi etkinliklerle edineceği belirtilmiyor. Öğretmenlere yol gösterici bir içerik de bulunmalı.
• Bazı derslerde sınıf kazanım ifadeleri, çocuk merkezli öğrenim süreci ile çelişebiliyor. Örneğin, ilkokul Hayat Bilgisi dersinin ünite içeriklerinde, çocukların çoğu zaman değerleri ve içinde yaşadıkları ortam kurallarını pasif bir şekilde öğrenip kavradıkları, bilginin öğretmenden öğrenciye hiyerarşik bir şekilde aktarılmasının beklendiği görülüyor.
"Dini değerlerin öğretilmesi için 1. sınıf erken"
• Dini değreler 1. sınıf Hayat Bilgisi dersi ile başlayarak taslak öğretim programlarının bir çoğunda değerler eğitimi çaltında vurgulanıyor. Ancak, bu değerlerin çocuklara kazandırılmaya başlanılması için 1. sınıf yaş grubu çocuk gelişimi ve çocukların soyut kavramları anlayabilmesi açısından çok erken.
• İlkokul Hayat Bilgisi taslak öğretim programı kazanımları arasına "Dinî gün ve bayramlara katılmaya istekli olmak" ifadesinin eklenmesi ve dini bayramların sadece Ramazan ve Kurban Bayramı olarak tanımlanması din ve inanç özgürlüğü açısından sorunlu. Bu kazanım altında sadece Sünni-Müslüman bayramlarının üzerinde durarak bir ayrım yapmak, çocukları çok küçük yaştan kendi aralarında ayrımcı davranmaya itme riskini barındırıyor.
"Farklı kültürlerden etkilenme inanç problemi olarak gösteriliyor"
• Ortaöğretimde seçmeli olarak sunulan Temel Dini Bilgiler dersinde, "sekülarizm ve pozitivizm" kavramları "İnanç Problemi" başlığı altında ele alınıyor. "Farklı kültürlerden etkilenme", inanç problemlerinin ortaya çıkış nedenlerinden biri olarak tartışılıyor. Aynı derste "cihad" kavramı "milli ve manevi değerler" arasında yer alan "vatana ve millete karşı görev ve sorumluluklar" arasında tanımlanıyor. Bu gibi ifadeler ve özellikle "cihad" kavramının derste manevi değer olarak öğrencilere verilmesi, hem gençlerin sağlıklı sosyal ve duygusal gelişimi, hem de farklı din ve inanışlara saygı duymaları açısından sakıncalı.
"Engelliler göz ardı ediliyor"
• Mevcut ders kitaplarında engelliliğin, "farklılık" başta olmak üzere belirli temalar altına sıkıştırılması, sıradanlaştırılmaması, engelliliğin acıma, merhamet ve yardıma muhtaçlık ile ilişkilendirilmesi, hak temelli bir bakış açısının yetersiz olması, önemli sorunlar arasındaydı. Taslakta da, engelliliğin ele alınışında benzer bir sorun göze çarpıyor. Örneğin, pek çok öğretim programında engelli bireyler göz ardı edilirken, ilkokul Hayat Bilgisi programında, "özel gereksinimlilik", farklılıkları ayırt etmekle ve başkalarına yardım etmekle ilgili kazanımlarda ele alınıyor.
"Biyoloji, fen bilimleri, coğrafya evrim teorisi kapsanarak işlenebilir"
• 2004-2005 eğitim yılında 8. sınıf öğretim programında öğrenciler DNA, doğal seçilim, adaptasyon, mutasyon, modifikasyon ve evrim konularını sırasıyla öğreniyordu. 2013’te güncellenen fen bilimleri programından ise adaptasyon, mutasyon, modifikasyon ve evrim çıkarıldı. Mevcut taslakta, adaptasyon, mutasyon ve modifikasyon müfredata giriyor ama ama evrim kuramı yine eklenmedi. Biyoloji, fen bilimleri, coğrafya gibi dersler ancak evrim kuramı kapsanarak işlenebilir.
TED'in raporu
"Araştırma becerisi basit düzeyde"
TED de hazırladığı raporda, değerler eğitimi ve milli manevi değerler vurgusunun öne çıktığını belirtiyor. Rapora göre, değerler eğitimi kavramının odağı ve sınırları tanımlanmıyor. Bu da, anlamlı bir bütüne ve ortak bir amaca ulaşılmasını engelliyor. Öğretmenlerin, değerler eğitimi konusundaki rolünün de netleştirilmesi gerekli. Öğretmenler, bu konuda somut ve iyi örneklerle desteklenmeli. TED'in müfredat taslağıyla ilgili rapordaki diğer tespitlerinden bazıları şöyle:
• Taslakla ilgili açıklamalarda, üst düzey bilişsel becerilerin geliştirilmesinin amaçlandığı belirtilmişti. Ancak kazanımlarda bu yönde önemli ölçüde bir değişiklik gerçekleşmemiş. Ayrıca, araştırma becerisini geliştirmeye yönelik olarak tasarlandığı öngörülen pek çok kazanımın gerektirdiği işlem ve eylemler, basit bir internet taraması düzeyinde kalmış gözüküyor.
• Tarihi şahsiyetlerle ilgili kazanımlarda daha çok kişilik özellikleri ve başarıları şeklinde bir yaklaşım var. Dersin konusu ve bağlamı ile ilişkilendirilmeden kişi odaklı bir yaklaşım izlenmesi, öğrencilere ezber bilgi yüklemeyi beraberinde getirir. Örneğin, Hayat Bilgisi dersinde "Yaptığı çalışmalarla ülkemize katkıda bulunmuş kişileri araştırın" başlığının altında, "Mevlanâ Celaleddin-i Rumî, Yunus Emre, Akşemseddin, Evliya Çelebi, Cezerî, Zihni Derin, Mehmet Ali Kâğıtçı, Nene Hatun, Fatma Aliye ve Jale İnan gibi bireylerin kişisel özelliklerinin başarılı olmalarına etkisi üzerinde durulur" deniyor. Ancak, sekiz yaşındaki bir çocuğun bu kadar isimle ilgili bu kadar bilgiyi edinebilmesi pedagojik olarak doğru bir yaklaşım olarak görülmüyor. Örneğin, Fatma Aliye’yi, eserlerinden biri veya bu eserlerinden bir parça Türkçe veya Edebiyat dersinde işlenirken tanımak çok daha doğru bir yaklaşım olur.
"Fen Liseleri programının zenginleşmesi olumlu"
• Fen Liseleri için Matematik, Fizik, Kimya ve Biyoloji derslerinin zenginleştirilmesi olumlu bir gelişme, ancak bu üniversiteye geçiş sisteminin baskısı altında sınırlı kalıyor.
• Kazanım sayılarının azaltılması, öğretim programlarında sadeleştirme ve bilgi yoğunluğunun azaltılmasını sağlayamamış. İçeriğin gerçekten yoğun olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu olarak görülmekle birlikte, temel derslerden Türkçe, Hayat Bilgisi, Matematik, Sosyal Bilgiler, Fen Bilimleri, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük gibi dersler, ayrıntılı olarak incelendiğinde, bilgi ve içerik yoğunluğunun büyük ölçüde değişmediği ve hatta bazılarında arttığı görülüyor.
• Bazı derslerde programdan çıkarılan veya eksiltilen kazanımlar, önemli becerilerin eksik kalmasına ve öğrenme akışının bozulmasına neden olabilir.
'Konu bütünlüğü bozuluyor'
• Yeni müfredat, 2017-2018 eğitim öğretim yılında 1, 5 ve 9. sınıftan başlayarak kademeli bir şekilde uygulanacak. Bazı kazanımların 5 ve 6. sınıftan, 3 ve 4. sınıfa çekildiği (örn. Fen Bilimleri), daha önce lise düzeyinde olan bazı kazanımların da 8. sınıfa çekildiği (örn. Biyoloji) görülüyor. Bu durumda, 2017-2018 eğitim yılında 5. sınıfta ve 9. sınıfta okuyacak olanlar bu konuları görmemiş olacak. Bu, diğer konuları öğrenmelerinde de güçlük yaratabilir. En azından geçiş yılında öğrencilerin görmedikleri konuları da telafi etmeye yönelik önlemler alınmalı.
• Taslak öğretim programlarında kademeler arası geçiş, ortak sınıflar ve zorunlu eğitim çerçevesinin dikkate alınması gerekiyor. 12 yıllık zorunlu eğitimin gerekleri tam olarak yansıtılamamış. Bu sorun alanının en belirgin olduğu ders, tarih. 10. sınıf Tarih taslağı Osmanlılarda kuruluş, yükselme, ekseriyetle kültür ve medeniyet konularından oluşuyor. Bu durumda öğrenci Osmanlıların tamamını öğrenemeden 11. sınıfa geçmiş olacak. 11. sınıfın Tarih dersinde Osmanlılara dair geri kalan üniteler ele alınmış. 11. sınıfta Tarih dersi zorunlu olmadığından öğrencilerin büyük bir kısmı 10. sınıfta konuların kesildiği nokta ile İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin başlangıcı olan nokta arasındaki konuları görmemiş olacak. Lise eğitimini tamamlayan bir öğrenci, 11 ve 12. sınıflarda tarih alanındaki dersleri seçmediğinde eksik bir tarih bilgisi, anlayış ve bilinci ile yetişmiş olacak.
Yeni müfredata kademeli geçiş
Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı yeni müfredat taslağında 53 farklı dersin öğretim programı yeniden yazıldı. Taslağa, tartışılıp üzerinde son değişiklikler yapıldıktan sonra son hâli verilecek. Müfredat 2017-2018 eğitim öğretim yılında kademeli olarak uygulanmaya başlanacak. 1, 5 ve 9. sınıflar gelecek yıldan itibaren yeni hazırlanan müfredata göre eğitim alacak.
Kaynak: Diyarbakır Söz