Diyarbakır'da faaliyet yürüten İkra Eğitim, Sağlık, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İkra-Der) Başkanı Murat Arslan, ebeveynlere uyarılarda bulunarak, öncelikli meselelerinin çocuklara İslamî değerleri öğretmen olduğunu ifade etti.
Devlet yetkililerine, ebeveynlere ve eğitimcilere uyarılarda bulunan Arslan, çocuklara verilen değerler eğitimi derslerinin daha da zenginleştirilmesi ve somut hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
“Çocuklarımızı iyi tanımak zorundayız”
Arslan, “Topluma baktığımızda özellikle son yaşanan olaylar, insanlar tarafından işlenen cinayetler, suçlar ve ahlak dışı gelişmelerin acaba temel nedeni nedir? İnsanları İnsani ve İslami, değerlerden uzaklaştırıp toplumda birer canavar hale dönüştürmesinin sebebi nedir? diye irdelediğimiz zaman hakikaten biz eğitimciler olarak eğitime bir göz atmamız gerekiyor. Neticede insanlar bir kişilik ve karakter sahibidirler. Bu kişilik ve karakterin oluşma dönemi, çocukluk dönemidir. Bu minval üzere baktığımızda anne-baba olarak çocuklarımızı iyi tanımak zorundayız.” dedi.
“Hz. Muhammed’i kendimize örnek alabiliriz”
“Biz eğitiminde çocuklarımıza hangi dönemde ne şekilde ve nasıl yaklaşacağımızı bilemiyoruz.” diyen Arslan, “Eğer çocuklarımızın yaş evrelerinde hangi davranışlara sahip olduklarını, nasıl düşündüklerini, nasıl hareket ettiklerini, alıcılarının hangi yönde açık olduğunu bildiğimizde işimiz kolaylaşır. Burada Hz. Muhammed’i kendimize örnek alabiliriz. Neticede o aynı zamanda bir eğitimciydi. Hayatına baktığımızda çocuklara karşı hoşgörülü, adaletli ve sevgi yüklü davrandığını görüyoruz. Her birine ayrı bir şekilde önem verdiğini, onlara değer verdiğini bir yetişkin gibi onları karşısına alıp konuştuğuna şahit oluyoruz. Buradan hareketle şunu söylemek istiyorum. Bir biz çocuklarımızın yaş aralığındaki dönemleri bilmek zorundayız.” şeklinde konuştu.
Çocuk eğitimin 3-6 yaş arasında karakterlerinin oturduğunu belirten Arslan şunları kaydetti:
“3 yaş dönemi serkeşlik dediğimiz çocuğun agresif huysuz her istediğini tek başına yapmaya çalışan kararsız ve isyankar bir döneme sahiptir. İşte 3 yaşındaki bir çocuğumuza yaklaşımımızı, tavrımızı bu özellikleri dikkate alarak hareket etmek zorundayız. Çocuk 4 yaşına doğru geldiğinde biraz daha sakinleşmeye başlar daha dengeli ve ölçülü hareket etmeye başlar, daha çok söz dinlemeye başlar. 5 yaşına doğru geldiğinde artık soyut kavramları anlamaya ve soyut düşünmeye başlar. Bu 6 yaşına doğru daha da ilerler. İşte çocuklarımızın bu dönemdeki yaş aralığını iyi bildiğimiz zaman onların özelliklerini ve karakterlerini vermek istediğimiz eğitimi çok sağlıklı bir şekilde verebiliriz. Örneğin 4 yaşındaki çocuklarımız daha çok sorma eylemindedirler. Onların sordukları soruları belki bize göre basit, anlaşılmaz, gelişi güzel olabilir ama bu böyle değildir. Hiçbir çocuğun sorduğu soru basit anlamsız ya da gelişi güzel değildir. Bir şeyleri öğrenmek adına sorar bu yüzden anne baba o sorulara ciddiyetle eğilmeli ve onların anlayabileceği seviyede onlara izah etmelidir. 6 ya da 5 yaşlarında onlara dini hikâyeler okuyup onlarla beraber o hikâyelerden çıkarımlardan bulunabilmeliyiz. Çocuk eğitiminde bunlara dikkat ettiğimizde çocuklarımızla olan iletişiminde daha sağlıklı bir yöne kayacağını görürüz.”
“İlk 6 yaşında kadar çocuğun kişiliği ve karakteri oluşuyor”
En öncelikli meselelerinin İslamî değerleri çocuklara öğretmek olduğunu vurgulayan Arslan, “Tabi bu eğitimde bizler onlara neler vermek zorundayız. Bizim en öncelikli meselemiz İslamî değerlerimizi çocuklarımıza öğretmektir. Peki, İslami değerler nedir? Bunların içerisinde ‘insanı değerler’ diye bahsettiğimiz doğruluk, dürüstlük, adalet, insan sevgisi ve zulme karşı olma bahsettiğimiz birçok değerler vardır. Bunların hepsi İslam’ı değerlerdir. Biz her aşamada çocuğun gelişim döneminde bunları onlara öğretmen zorundayız. Bu değerleri bu yaşta öğrenmeseler uzmanlar ısrarla şunu vurguluyor. İlk 6 yaşında kadar çocuğun kişiliği ve karakteri oluşuyor. Bizler o dönemde kişilik ve karakter oluşumu döneminde bu değerleri onlara kazandırmazsak, enerjimizi, zamanımızı çocuklar için ayrılmazsak iler ki süreçte bunu vermemiz çok zorlaşacaktır.” ifadelerini kullandı.
Televizyon başında ebeveynlerin saatlerce vakit ayrıldığını hatırlatan Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
“TV başında saatlerce vakit ayrılabiliyor, iş arkadaşlarımıza ve çevremize bol bol zaman ayırabiliyoruz. Ama çocuklarımıza gelince ellerine tablet, telefon, bilgisayar verip yanımızdan uzaklaştırıyoruz. Sonrada toplumda yaşanan olumsuz durumlar ve sonuçlar yaşandığında diyoruz ki acaba toplum neden bu hale geldi. Burada devletin üzerine düşen görev, bu iş eğitim milli eğitim üzerinde yürümektedir. Son birkaç yılda değerler eğitimi kapsamında okullarda bazı programlar Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan programlar var. Bu yeterli olmayacaktır. Müfredatı değerler noktasında daha da zenginleştirilmeli, daha somut çocukların anlayabileceği yaşantı alanları oluşturulmalıdır. Bu alanda STK’lara işbirliği halinde çalışma olursa daha verimli olacaktır.”
Kaynak: Diyarbakır Söz