Tahir KARAKEÇİ
Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen “24 Kasım Öğretmenler Günü” geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
Kongre merkezinde düzenlenen programa, Rektör Prof. Dr. Talip Gül, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mesut Ergin yanı sıra diğer fakülte dekanları, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Öğretmenlik mesleğinin toplumda müstesna bir yere sahip olduğunu dile getiren Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mesut Ergin, öğretmenler sayesinde topluma yararlı, dürüst, çalışkan ve işinde yeterli insanların yetiştiğini ve bu insanların ülkelerini ileriye götürdüğünü belirtti.
ÖĞRETMEN MESLEĞİ
Öğretmenlerin, öğrencileri yetiştirirken birçok fedakârlıkta bulunduğunu, en zor durumlarda bile öğrencilere ışık tuttuğunu kaydeden Dekan Ergin, “Dolayısıyla toplum için bu kadar değerli olan öğretmenlere saygıda kusur edilmemeli ve değerleri bilinmelidir. Sadece öğrenciyken değil, büyüyüp yetişkin bir insan olduğunda da öğretmenler unutulmamalıdır” dedi.
Ardından söz alan Eğitimci ve Okul Psikoloğu Prof. Dr. Mustafa Yılman, “Dünden Bugüne Öğretmen Eğitimi” konusunda konferans verdi.
OKUKUTULAN DERSLER
16 Mart 1848 tarihinde, ilkokulların öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla açılan Dar-ul muallimin’i Sıbyan’ın, tarihimizde ilk kez öğretmenliğin devletçe bir meslek olarak benimsendiğinin göstergesi olarak büyük önem taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Yılman, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, özellikle 3 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabulüyle toplumun hızla eğitilmesinin önem kazandığını ve köylere öğretmen yetiştirme ihtiyacının doğduğunu ve yeni Türk alfabesini öğretmek amacıyla köy öğretmen okulları açılarak, buralara askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapanların öğretmen olarak atandığını belirtti.
1939 yılında köy enstitülerinin kurulduğunu kaydeden Prof. Dr. Yılman, “Bu okullarda okutulacak dersler; kültür, tarım ve sanat ya da teknik olmak üzere üçe ayrılmıştır. Köy enstitüleri karakterli, becerikli ve kültürlü öğretmen yetiştirmeyi amaç edinmiş bir okuldur. Bir toplu başarma ve demokrasi okuludur. 1952 de üretime dönük ve yapıcı, yaratıcı işlevlerinden vazgeçilmiş, programına yeni mesleki güncel ve teorik dersler konularak ve isim değiştirilerek 1952-1953 öğretim yılında İlköğretmen okuluna dönüştürülmüştür” dedi.
YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULLARI
Yüksek öğretmen okulları ve eğitim fakülteleri konusunda da açıklamalarda bulunan Yılman, nitelikli öğretmen eğitimi için şu önerilerde bulundu. “Öğretim programları görevdeki öğretmenler üzerinde yapılacak araştırma sonucu düzenlenmeli, uygulamada yararsız görülen dersler kaldırılmalı, okul bitirmede ilk üçe giren öğrenciler sınavsız atanmalı, ilk yarıyıl ortak dersler alınmalı; yıl sonunda bölümler arası yatay geçiş sağlanmalı, ders almada uzmanlık, yayımlanmış araştırma, ders notu, kitap ölçüt olmalı, bitirme ödevleri yeniden konulmalı, yüksek lisansa girişte mezuniyet derecesi ve ALES puanı esas alınmalı, eğitim ve çevre sorunları, bilimsel araştırma yöntemleri, demokrasi ve insan hakları, tartışma kuralları, iletişim ve insan ilişkileri dersleri ortak ders olarak konulmalıdır.”
HİÇ BİR AMACA HİZMET ETMEDİ
Sonuç olarak köy enstitülerinin belirli amaçlar doğrultusunda kurulduğunu ancak eğitim fakültelerinin bir amacı bulunmadığının altını çizen Yılman, şunları söyledi: “Köy enstitülerinden eğitim fakültelerine kadar her konumda öğretmenlik, yöneticilik yapmış ve mutfaktan başka deyişle öğretmenlikten 45 yaşında yabancı dil öğrenerek belli bir akademik noktaya gelebilmiş 49 yıllık özünde öğretmen, eğitimci akademisyen sıfatıyla bugün eğitim fakültelerinin en büyük açmazı; amaçsız bırakılmalarının doğal sonucu bilime, kanıtlanmış akademik yeterliğe dayalı bir eğitim öğretimi sağlayamamalarıdır. Öğretim elemanlarının, tarihsel süreç içinde hiçbir öğretmen yetiştiren kurumda olmadığı şekilde, uzmanlık alanları dışında derslere ve uygulamalara girmeleri büyük bir bilimsel çelişki, talihsizliktir. Bu durum, müşteriye hileli hizmet sunumu demektir.”
Program, Dicle Üniversitesi Devlet Konservatuvarının verdiği konser ile sona erdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz