Yılmaz, Çağrı Okulları İlkokul bölümü açılış töreninin ardından, gazetecilerin Yeni Orta Vadeli Programdaki eğitimle ilgili konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
İkili eğitimi kaldıracaklarını, ikili eğitimin uygulandığı okulların, lise dahil olmak üzere oranının yüzde 37 olduğunu belirten Yılmaz, tekli eğitime geçmek için 77 bine yakın derslik ihtiyacının bulunduğunu söyledi. Yılmaz, geçmiş yıllarda derslikler konusundaki başarıyı tekrar ederlerse, bu hedefi yakalayabileceklerine inandıklarını söyledi.
"Kaynak millettir" diyerek yola çıktıklarını ve millete her alanda hizmetler götürdüklerinin altını çizen Yılmaz, eğitimde hem öğretmen ihtiyacı hem derslik ihtiyacı hem de FATİH Projesinin tamamlanması, bilim ve teknolojinin eğitimle buluşturulması açısından bir sıkıntının bulunmadığını vurguladı.
Bakan Yılmaz, "Allah ömür verirse 2019 yılında bu söylediklerimizin hemen hemen tamamını başardığımızı gerçekleştirdiğimizi aziz milletimiz görecektir. Özel sektörün teşviğiyle birlikte biz 77 bin dersliği, geçmişte devlet olarak yaptık. Her yıl 28 bin derslik yaptık. Geçmişteki 3 yılın başarısını tekrarlarsak 77 bin derslik ihtiyacı ortadan kalkacaktır. Devlet millet el ele hiçbir sıkıntı yoktur. Önümüzdeki dönemde de hemen hemen diğer kurumların bütçesinden çok daha fazla artış milli eğitimdedir. Bunun da gerekçesi tekli eğitime geçebilmek için ihtiyaç olan kaynağın milli eğitime tahsis edilmesidir." diye konuştu.
- Yabancı dil ağırlıklı eğitim
Yılmaz, bir soru üzerine, "beşinci sınıflarda hazırlık mahiyetini kazanır şekilde İngilizce'nin ağırlık seviyesini arttıracaklarını" bildirdi.
Mezun öğrencilerin ana diline nasıl hakimse, bir başka dile de o derece hakim olmasını, okuduğunu anlayabilmesini ve anladığını da ifade edebilmesini istediklerini aktaran Yılmaz, haftalık İngilizce eğitiminin kaç saat olacağına dair çalışmaların sürdüğünü vurguladı.
Yılmaz, öğretmen ihtiyacı ile birlikte iyi bir eğitim seviyesinin optimum noktasını bulup, hayata geçireceklerini söyledi.
"İkili eğitimin kaldırılması ve beşinci sınıflarda yabancı dil ağırlıklı eğitim için öğretmen ihtiyacının ne olacağının" sorulması üzerine Bakan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Mevcut öğretmenlerimiz yeterli durumdadır. Bunu çok net söyleyeyim. Ama onlarla ilave bir çalışma, bir düzenleme, bir program yapmamız gerekir diye düşünüyoruz. Dolayısıyla biz mevcut öğretmenlerimizle dahi ikili öğretimi kaldırabileceğimizi… İkili eğitime katılabilen öğretmenimiz pekala tekli eğitimi de yapar. İngilizce için de ona da bakacağız. Kendi kaynaklarımıza, İngilizce öğretmenlerimize bakacağız. O konuda da varsa bir ihtiyaç, ne gerekiyorsa onu yapacağız. Özel okulların da uygulamış olduğu sistem de dahil olmak üzere."
- "Talep önemli"
"Beşinci sınıflarda İngilizce dışında başka hangi yabancı dillerin okutulacağına" ilişkin bir soruya karşılık ise Yılmaz, yabancı dilin öğrencilerin seçimiyle belirleneceğini ifade etti.
"İngilizce olsun, başka yabancı dil olmasın" şeklindeki görüşlere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, "Fransızca, Almanca olabilir. Muhakkak İngilizce ağırlıklı ama sadece İngilizce ile değil, başka yabancı dillerin de olması Türkiye'yi açar. Bizim Afrika'ya da Uzak Doğu'ya da açılmamız lazım." dedi.
Dil seçiminin nasıl yapılacağına ilişkin de açıklamalarda bulunan Yılmaz, okullardaki kıyafet serbestine ilişkin kararı okul aile birliklerine bıraktıklarını hatırlatarak, velilerin ve öğrencilerin Fransızca, Almanca, Arapça gibi yabancı dil seçimini yapabileceklerini, ancak bu noktada yeterli talebin önemine işaret etti.
"Bu yabancı dillerin seçmeli mi, yoksa hazırlık gibi mi okutulacağı" yönündeki soruya karşılık Yılmaz, "hazırlık" gibi okutulacağını söyledi.
Bakan Yılmaz, konuya ilişkin, "Birleşmiş Milletlerin resmi dilleri İngilizce, Fransızca, Rusça, Çince, Arapça, İspanyolca. Dolayısıyla bu dillerden bir tanesi pekala seçilebilir." dedi.
- "Anaokul" zorunlu oluyor
"2019'a kadar anaokul eğitiminin zorunlu olacağına" ilişkin değerlendirme yapması istenen Yılmaz, yapılan araştırmaların okul öncesi eğitim alan öğrencilerin, diğer öğrencilere kıyasla eğitim hayatında bir adım önde olduğunu gösterdiğini aktardı.
Bu bilimsel gerçeklikten yola çıkarak okul öncesi eğitimin de zorunlu eğitim kapsamına alınacağını bildiren Yılmaz, mevcut durumda okul öncesi eğitim oranının yüzde 50'nin üzerinde olduğu bilgisini verdi.
Okul öncesi eğitimde 600 bine yakın öğrencinin bulunduğunu, birinci sınıflara ise 1 milyon 200 bin dolayında öğrencinin devam ettiğini aktaran Yılmaz , "Geriye kalan 500-600 bin öğrencimizi de inşallah pilot illerden başlayarak 2019 yılına kadar zorunlu eğitim kapsamına alacağız." dedi.
"Buna bağlı olarak küçük yaştaki çocuklar için taşımalı sistemin gerekeceğine" yönelik tartışmaların hatırlatılması üzerine Yılmaz, "Bir köyde sadece 3 öğrenci var diye, oraya okul mu yapacaksınız, öğretmen mi göndereceksiniz? Bu kaynakların etkin kullanılması mı olur? İsraf edilmesi olmaz mı? 10'un üzerinde öğrenci olan yerlerde okullarımızı açıyoruz. Ama sayı 3'e düştüğünde ne yapacaksınız? Başka çaresi yok onların. Yani olanın en iyisini yapıyoruz. İdarecilik ideali değil, mümkün olanı yapmaktır. Hiç merak etmeyin, mümkün olanın en iyisini bu milletin hizmetine devam edeceğiz." diye konuştu.
- "Mülakatın yapılması doğrudur"
"Sözleşmeli öğretmenlikte sözlü sınava" ilişkin bir soruya ise Yılmaz, şu yanıtı verdi:
"Mülakatlarla ilgili kim tartışma oluşturuyorsa, muhakkak ki oluşturacak, bilin ki bu doğru değil. Bu yapılan, mülakatların üzerine gölge düşürmek için kafalarda soru işaretleri oluşturmak içindir. Temel Eğitim Kanununda 'öğretmen mülakat yapıldıktan sonra öğretmenliğe alınır' diyor. Bakın kanun gereği. İkinci olarak ehliyet ve liyakatı sağlamak için mülakat yapılması gerekir mi? Evet, gerekir. Neden? Öğretmen anladığını anlatabiliyor mu? Öğretmen beden dilini kullanabiliyor mu, teknolojik yeniliklere açık mı? Bunları mülakat yapmadan nasıl anlarsınız? Testi çözdü. Yüzde 100'ünü de çözdü. Peki anladığını anlatamıyorsa, beden dilini kullanamıyorsa, bir konuyu öğrenci kendisinden daha iyi bilebilir. Öğrenci bir konuyu kendinden iyi bildiğinde öğretmenin ona göre reaksiyonu nedir, tepkisi nasıl? Bunları ölçmeden nasıl ülkenin geleceği olan evlatlarınızı ona teslim edersiniz.
Dolayısıyla mülakat doğrudur, mülakatın yapılması da doğrudur. Mülakatta ne ölçülecek? Öğretmenin özgüveni var mı, okuduğunu anlıyor mu, anladığını anlatabiliyor mu? Bunları bilmek için mülakat mutlaka olması lazım. Bu bizim yeni getirdiğimiz bir sistem değil. Milli Eğitim Temel Kanunu'nda var. Eskiden de vardı, uygulanmıyordu. Biz, şimdi uyguladık."
Mülakatta sorulan sorulara ilişkin bir soru üzerine ise Yılmaz, öğretmenlerin 18 ilde kurulan 300 komisyon tarafından mülakata alındığı bilgisini verdi.
Mülakata giren öğretmenlere eğitim verdiklerini ve "Sizlere bu soru havuzunu veriyoruz, bu soru havuzunun dışında hiç bir soru sorulmayacak" dediklerini aktaran Yılmaz, "Dolayısıyla önlerine kupa konuldu. Nedir bir tanesi 'hayat eğitimin kendisidir' diye. Mesela sorulardan birinde bunu açıklayın diyoruz. Dolayısıyla da soru havuzunda iki ayrı tür var, iki kupadan soru çekiyor. Bunun dışında 'Nerelisin, kendinizi tanıtır mısınız?' Bir başka soru, soru havuzumuzda yok ama biz sorulmamasını istedik ama birisi sormuş olsa dahi bu mülakatın sağlığına ve doğruluğuna halel getirmez. Çok net söylüyorum." şeklinde konuştu.
- "Bunun ne zararı var"
Bakan Yılmaz, bir gazetecinin "Reis ve Gezi Olayları'na ilişkin sorular" sözü üzerine, "Böyle bir soru bizim soru havuzumuzda yok. Diyelim ki ama bir tanesi sordu; 'Reis hakkında ne düşünüyorsun?' diye. Bu mülakatı haksız yere mi düşürür? Kişi onun hakkında da ne düşündüğünü, sever sevmez, beğenir beğenmez, 'Turgut Reis' der, 'Piri Reis' der veya bir başka reis. Onun hakkında da fikrini söylesin. Bunun ne zararı var. Millet, sağlıklı, sağduyulu olarak elini vicdanına koysun karar versin." dedi.
İnternet çağında olunduğunu, öğrencilerin bir konuyu öğretmenden daha iyi bilebileceğini ifade eden Yılmaz, "Öğretmene bir soru sorulduğunda öğretmen hemen kızacak mı, hemen tepki mi gösterecek, kendisini 1-0 yenilmiş gibi mi hissedecek veya ders bitene kadar 2-0 öne geçmek için öğrencisine farklı mı davranacak? Yani yapılanlar doğru. Bu söylenenler, adaletten, haktan, hukuktan ayrılındığı intibasını vermek için yapılıyor. Kesinlikle doğru değil. Bunlar vebaldir derler ama vebalin ne olduğunu da bilmesi lazım. Yarın hak divanına varırsın." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Diyarbakır Söz