Yunus Emre Enstitüsü, Fırat Kalkanı Harekatı’nın 7. yıl dönümünde El-Bab’ta kültür merkezi açtı. Bugüne kadar açılışı gerçekleştirilen en büyük merkez olan Yunus Emre Enstitüsü El-Bab Kültür Merkezi, aynı zamanda bölgedeki ilk kültür merkezi oldu.
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın bitmesi ve bölgenin güvene ve huzura kavuşması için 24 Ağustos 2016’da başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı’nın 7. yıl dönümünde Yunus Emre Enstitüsü, Suriye’nin El-Bab ilçesinde kültür merkezi açtı. Merkez, Yunus Emre Enstitüsü’nün bugüne kadar açtığı en büyük ve ilçedeki ilk kültür merkezi oldu. Kültür merkezinin açılışında konuşan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Şeref Ateş, “Bölgedeki insanların Türkçeyi iletişim ve bir bilim dili olarak kullanmasını hedefliyoruz. Kadim bir dil olan Türkçeyi yaygınlaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Yunus Emre Enstitüsü’nün temel amacı Yunus Emre’nin ‘Gelin tanış olalım, sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz’ felsefesidir” dedi.
“Fırat Kalkanı Harekatı’nın 7. yıl dönümünde açılışı yapıyor olmak çok kıymetli”
Hem Türkçeyi yaygınlaştırmayı hem de halkın sanat ve kültürle buluşmasını hedeflediklerini, bölgeye huzuru getirmek ve 700 kilometrelik sınırların korunması için başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı’nın 7. yıl dönümünde böyle bir merkezi açmanın verdiği mutluluğu ve gururu yaşadıklarını belirten Ateş, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Enstitümüz son 3 yıldır Suriye güvenli bölgede faaliyet gösteriyor. Özellikle Fırat Kalkanı Harekatı’ndan sonra bu bölgelerde yanan yangını durdurmak ve Birleşmiş Milletler’in 51. maddesi uyarınca Türk ordusu, burada barışı sağlamak ve Türkiye’ye olan tehditleri engellemek için üç harekat düzenledi. Askeri harekatların kültürel olarak da desteklenmesi gerekiyordu. Çünkü bölgedeki insanların bir daha teröre bulaşmaması ve insanların huzur ve barış içerisinde yaşaması, Türkiye ile kültür bağlarının arttırılması gerekiyor. Yunus Emre Enstitüsü önce Azez’de açıldı. Fırat Kalkanı Harekatı’nın 7. yıl dönümünde açılışı yapıyor olmak çok kıymetli. Binlerce Suriyeli kardeşimiz hem Türkçe öğreniyor hem de sinemadan tiyatroya, hat sanatlarından diğer sanatlara kadar kendilerini ifade edebiliyorlar. Burada henüz kültür merkezleri olmadığı için Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri halkın bu ihtiyacını karşılıyor. Bizim bu girişimlerimiz hem barışı kalıcı kılmak hem de burada yetişen gençlerin bu kültürle yetişmesini sağlamak. Özellikle Türkiye’ye bakış açıları geliştirmek ve terörden uzak kalmalarını sağlamak, ayrıca iyiliği ve güzelliği yaygınlaştırmalarını sağlamak en büyük amacımız. Türkçe’nin yeniden bu bölgede herkesin, her evin bilerek seçtiği bir dil olmasını istiyoruz. Afrin, Azez, Cerablus ve Resulayn’da Türkçe’ye yoğun bir talep var. Biz bu talepleri açtığımız merkezlerle karşılamaya çalışıyoruz. Özellikle Türkiye’deki insanların Türkiye Cumhuriyeti’nin neler yaptığını görmesi çok kıymetli. Çünkü barış hareketleri uzun vadede kaosla neticeleniyor. Ama Türkiye’nin yaptığı bu harekatın farklılığı, buradaki insanları yaşatmak ve kendi kabiliyetlerini ortaya koymak için yapılıyor. 700 kilometreden fazla bir sınırı olan bölgeye kayıtsız kalamazdık. Buradaki insanların kültürel ve dil öğrenme faaliyetleri Yunus Emre Enstitüsü tarafından karşılanıyor.”
“Kadim bir dil olan Türkçeyi yaygınlaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz”
El-Bab’da açılan merkezin bölgede yaşayan binlerce Suriyelinin savaşın izlerinden biraz da olsun uzaklaşabilmesi, kendilerini geliştirebilmesi ve kendilerini ifade edebilecekleri yeni alanlar oluşturması açısından çok değerli olduğunu vurgulayan Ateş, “Bu bölgede yaklaşık 1 milyon insan yaşıyor. Burası çocukların, gençlerin, kadınların ve erkeklerin kendi iradeleriyle gelip kendi kabiliyetlerini icra edebildikleri bir merkez. Yani 7’den 70’e insanlar Türkçe öğreniyor. Sadece bu merkezimizde 2 binden fazla Türkçe öğrenen kursiyer var. Bizim nihai hedefimiz, okullarda bulunan 300 bin çocuğun Türkçe öğrenmesi. Bölgedeki insanların Türkçeyi iletişim ve bir bilim dili olarak kullanmasını hedefliyoruz. Kadim bir dil olan Türkçeyi yaygınlaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Yunus Emre Enstitüsü’nün temel amacı Yunus Emre’nin ‘Gelin tanış olalım, sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz’ felsefesidir” ifadelerini kullandı.
Yunus Emre Enstitüsü’nün 2 yıldır öğrencisi olan ve Türkçeyi akıcı bir şekilde konuşmanın verdiği mutluluğu yaşadığını belirten 21 yaşındaki Muntasır El Hac Ömer, “Yunus Emre Enstitüsü’nde 2 yıldır Türkçe dersleri alıyorum. Yunus Emre Enstitüsü’ne ilk geldiğimde hiç Türkçe bilmiyordum. Hocalarımızın emeği ve azmim sayesinde Türkçe öğrendim. Dünyanın en büyük Yunus Emre Enstitüsü açılışı bugün El-Bab’da gerçekleştirildi. El-Bab halkı, Türkçe öğrenmeyi çok istiyor. Genç ve yaşlı tüm halk Türkçe öğrenmeye büyük ilgi duyuyor. Bu durum Türkçe öğrenmeye çok ihtiyacımız olduğunu gösteren önemli bir göstergedir. Yunus Emre Enstitüsü, Türkçe dersleri dışında birçok başarılara imza attı. Özellikle sanata çok değer veren bir kurumun öğrencisiyim. Tiyatro, ebru sanatı, resim ve gölge oyunları gibi birçok aktivite de gerçekleştiriliyor. Suriye halkı Türkçeyi çok seviyor” dedi.
Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Şeref Ateş, çok sayıdaki Suriyeli öğrenci, Türkçe öğretmeni ve enstitünün diğer ülkelerdeki temsilcileri ile açılış sonrası merkezde eğitim alan öğrencilerin yaptığı çeşitli sanat ürünlerinden oluşan sergileri gezdi. Heyet, daha sonra yine Suriyeli gençlerin Yunus Emre’nin ve Türk edebiyatının önemli şairlerinin şiirlerini seslendirdiği şiir dinletisine katıldı. Şiir dinletisinin ardından Türkçe öğrenen gençlerin tek bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okuması dakikalarca ayakta alkışlandı.
Kaynak: İHA