Dr. Öğr. Üyesi Elif Erol, "Ebeveynlerin bazıları kontrol edemedikleri dış dünyadaki hakimiyetlerini, çocukları üzerindeki kontroller ile sağlamaya çalışıyorlar. Şüphesiz bunu istemeden ve zarar verebildiklerini algılamadan yapıyorlar. Çocuklarının pandemide kaybolan sosyal yaşamlarını ve diğer gelişim alan becerilerini, akademik başarıya tutunarak dengelemeye çalışıyorlar" diye konuştu.
"RUHSAL HUZUR YOKSA BİLİŞSEL ÖĞRENME SEKTEYE UĞRAR"
Sağlık olmadan eğitimden bahsedebilmekte mümkün değil diyen Dr. Öğr. Üyesi Elif Erol, "Sağlık, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ruhsal ve bedensel olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlanır. Bedensel olarak belki bir sorunları yok çocukların ama ruhsal olarak onlarda en az bizler kadar hırpalanmaktadırlar. Birçok bilimsel yayın, ruhsal olarak huzurlu olunamayan bir ortamda bilişsel öğrenmenin sekteye uğrayabileceğini ortaya koymuştur. Yani bir çocuğun kaygıları, korkuları, öfkesi yüksekse, okuduğunu anlamama, öğrenmeye isteksizlik, dikkat ve konsantrasyon bozuklukları gibi öğrenme sorunları gösterebilir. Bu açıdan düşünüldüğünde ebeveynlerin mevcut tutumlarını değerlendirmeleri ve gerekli esnekliği göstermelerinde çocukları ve ilişkileri açısından sayısız faydalar vardır" ifadelerini kullandı.
"ÇOCUKLARI HASTALIK KORKUSU SARDI"
Eğitim baskısının dışındaki bir diğer önemli konunun da çocuklarda hastalık korkusu olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Elif Erol, şunları söyledi:
"Çocuklarda oluşan bu korku aslında ebeveynlerine ait. Pek çok çocuk ebeveynlerinin hastalık korkusunu ikame alıyor. Sınırlı zamanda dışarı çıktıklarında maskesini takmayanları uyaran, bir yere dokunmaya çekinen, yaşıtlarına dahi yaklaşmak istemeyen bu tür çocuklar genellikle 10- 12 yaş altından oluşuyor; yani tek başına bir sosyal ortama sahip olamayan, aileleriyle birlikte sosyalleşebilen çocuklardan. Dolayısıyla onlar, ebeveynlerinin duygularını bazen taklit ediyorlar. Bazen de içselleştirerek kendi duyguları gibi algılıyor ve ebeveynleri gibi onlarda korkuyorlar. Bu çocuklara yaklaşımda da düşünülmesi gereken temel konu, ebeveynin kendisinin kovid-19 ilişkisi olmalı. Çocuklar kendi ruhsallıkları yeterince oluşana kadar ve tehlikeli ortamlarda, ebeveynlerinin ruhsallıklarını ödünç alırlar. Bir ebeveynin bu bağlamda çocuğuna neyi ödünç verdiğini düşünmesi, anlamlandırması ona yardımcı olması için çoğu zaman yeterli ve gerekli bir koşuldur."
"ÇOCUKLARDAN ÖNCE AİLELER KENDİLERİNİ İYİ HİSSETMELİ"
Bu sürecinde geçici olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Elif Erol sözlerini şöyle tamamladı:
"Pandemi de çocuklarımızın daha iyi hissetmelerine yardımcı olmak için önce kendimizin iyi hissetmesine destek olmalıyız. Hangi yöntem bize iyi gelirse onu bulmalı ve baş ucumuza koymalıyız, bir iki kere değil, her defasında ona başvurmalıyız: Kitap, müzik, resim, sinema, yürüyüş, yazmak, okumak, dinlemek, zıplamak, meditasyon, terapi, spor, yoga, eğitim, dans gibi."
Kaynak: Diyarbakır Söz