Obama'nın seçim stratejisi, her ne kadar son aylarda katıldığı toplantı ve yaptığı açıklamalarda belirginleşmeye başlamış olsa da resmi olarak başlattığı ilk seçim durağında daha açık görülmeye başlandı.
Ülkenin hala ekonomik krizin etkisinden kurtulmaya çalıştığı bir ortamda seçimlerin ana konusunun ekonomi olacağı biliniyordu. Ancak AA olarak, daha önceki bir analizimizde ortaya koyduğumuz gibi, Obama'nın tartışmaları “orta sınıf-zengin mücadelesi” eksenine çekmeye çalışacağı, Ohio ve Virginia'daki konuşmalarında neredeyse netlik kazandı.
Bu noktada Obama, ilk olarak, bu seçimin, aslında başkanlık değil, bir “tercihler seçimi” olduğu savını ortaya attı. Obama'ya göre bu “tercih”, Amerikalıların, siyasetten ekonomiye, eğitimden sağlığa, gelecekte nasıl bir ABD istediklerine karar vermesiyle ilgili bir tercih. Bu kararı alacak olan da orta sınıf.
Obama'nın bu savı şu sözlerinde açıkça beliriyor:
“2008 yılında hayal ettiğimiz, herkesin adil paylaşıma, adil fırsatlara sahip olduğu, aynı kurallara tabi olduğu bir geleceğe ilerliyoruz ve bir seçimle yüz yüzeyiz. Bu sadece bir başka başkanlık seçimi değil. Bu, orta sınıfın kazanma-kaybetme anı.” Dolayısıyla kendisini “orta sınıfın savunucusu”, Cumhuriyetçileri ve rakibi Mitt Romney'yi de “zengin”lerin koruyucusu olarak nitelendiren Obama, Cumhuriyetçileri, politikalarıyla orta sınıfı düşünmemekle suçluyor. Obama'nın konuşmasında bu görüş kendini şöyle gösteriyor:“(Cumhuriyetçilerin istediği) Kanser gibi hastalıkların araştırılmasında kullanılacak projelerin ortadan kaldırılmasını, çocukların eğitiminin engellenmesini, öğrencilerin üniversite için daha fazla harç ödemesini, fakir ve yaşlılara yönelik sağlık sigortasının yok edilmesini, milyonerlere yeni bir vergi muafiyetini reddediyorum ve ABD Başkanı olduğum sürece bunlara izin vermeyeceğim.”
CUMHURİYETÇİLERE KARŞI “İDEALİST BAŞKAN” İMAJI...
Obama, böylelikle bir yandan da kendisini zenginlerin değil, tüm Amerikalıların hayallerinin gerçekleşmesi için çabalayan “ideal bir başkan” olarak tanımladı.
Bu açıdan Obama'nın her yeni konuya şu cümlelerle başlaması dikkat çekiciydi:
“-Biz cesur, rekabetçi, ileriye yönelen Amerika için savaşıyoruz, bunun için tekrar yarışıyorum.
-Bu on yılın sonunda, dünyanın tüm diğer ülkelerinden daha fazla şekilde, daha fazla Amerikalının üniversite diplomasına sahip olduğundan emin olmak için yarışıyorum.-Yeni nesil yüksek teknoloji üretiminin köklerinin saldığını görmek için yarışıyorum.
-Kendi enerjimizi kendimizin kontrol ettiği geleceğe doğru ilerlemeyi sürdürmemiz için yarışıyorum. -Irak ve Afganistan savaşları yerine o paraları evde altyapımızı onarmamız için yarışıyorum. -Borcun dengeli ve sorumlu biçimde azaltılmasını sağlamak için yarışıyorum.” Tüm bu bölümlerin sonunda ise “Ama karşı tarafın bu konulardaki görüşleri farklı” ve “Bu seçimdeki tercih budur” diyen Obama, Amerikan halkının önüne iki başkan adayı değil, iki farklı “Amerikan geleceği” seçimini bir kez daha koydu.ROMNEY'YE “DAMGA MEMURU” YAKIŞTIRMASI...
Rakibi Romney'ye yüklenen Obama, Romney'nin başkan olması halinde, Kongre'deki Cumhuriyetçilerin isteklerini yerine getirecek “damga memuru” olacağını ima etti.
“Orta sınıf/zengin” tezatlığı üzerinden işleyecek seçimlerde Romney'yi de “zenginliğiyle” de vuracağa benzeyen Obama, bunu seçim konuşmasında şu sözlerle açıkça gösterdi:
“(Eski Massachusetts Valisi) Vali Romney, ülkesini seven bir Amerikalı. Harika bir aile yetiştirdi, gurur duyacağı çok şey var. Büyük bir finansal şirketi işletiyor, eyalet yönetti. Ama bu deneyimlerinden yanlış dersler çıkardı. Romney, içtenlikle inanıyor ki eğer kendisi gibi CEO'lar ve zengin yatırımcılar para kazanırsa geri kalan herkes de otomatik olarak refaha erecek.”
Obama, “İşletmeleri insan” olarak tanımlayan Romney'ye de “Şirketler insan değil, insanlar insandır. Biz, refahımızı yalnızca GSMH'ye, kaç tane milyonerimiz olduğuna bakarak hesaplamıyoruz, aynı zamanda normal bir ailenin hayallerini ne kadar gerçekleştirebildiğine, yaşantılarına bakarak hesaplıyoruz" diyerek sert yanıt verdi.
Romney ve Cumhuriyetçilerle ilgili bölümlerde zaman zaman salondakilerin yuhalama sesleri duyulurken, Obama için “Bir dört yıl daha” sloganları atıldı.
“KAMPANYA HALA UMUT VE DEĞİŞİM ÜZERİNE”
Seçimlerde Obama'nın dış politika ayağı ise oldukça güçlü görünüyor. Bu noktada şu cümleleri gelecek günlerde Obama'dan sıkça duyacak gibiyiz:
“-9 yıldır ilk kez Irak'ta hiçbir Amerikalı savaşmıyor
-Usame Bin Ladin artık bu ülke için bir tehdit değil, El Kaide yenilgi yolunda -2014 yılına kadar Afganistan'daki savaş da bitecek.” Dış politika başarıları sayesinde ABD'nin daha güçlü olduğunu vurgulayan Obama, bunu ekonomiye de bağlayarak, seçmene şu mesajı da veriyor: “Irak ve Afganistan'da savaşı bitirip, orada harcanan paraları ülkenin borcu ve altyapısı gibi kalkınma için mi harcamak istiyorsunuz, yoksa Romney ile savaş için harcamak mı?”Obama'nın kampanyasındaki en önemli mesajlarından biri de hala 2008'de çıktığı yola aynı sözlerle devam ettiği yönünde. Obama, bunu şu sözlerle özetliyor:
“Bu kampanya hala umut ve değişim üzerine. Ben hala buna inanıyorum, hala size inanıyorum ve sizden de hala bana inanmaya devam etmenizi istiyorum. 2008'de söyledim: mükemmel bir insan değilim, hiçbir zaman da mükemmel bir başkan olmayacağım. Ama her gün sizin için en güçlü şekilde mücadele edeceğimi, düşüncelerimi hep paylaşacağımı söylemiştim. Sözümü tuttum ve sizin başkanınız olma onurunu devam ettirdiğim sürece de tutmaya devam edeceğim. Benimle kalmanızı, benimle mücadele etmenizi ve benimle birlikte devam etmenizi istiyorum...”
İHA
Kaynak: Diyarbakır Söz