AA muhabirine konuşan Musullular, Haziran 2014'ten beri terör örgütü DEAŞ'ın kontrolü altında olan, 17 Ekim'den beri de kurtarma operasyonu düzenlenen kentte, durumun daha da kötüleşmesinden endişe ettikleri, şu anda dahi yemek bulmakta zorlandıkları ve ticari faaliyetlerin neredeyse durduğu ifade edildi.
Musul'un merkezindeki Es-Saa bölgesinde 5 çocuğuyla beraber yaşayan Ümmü Abdullah, DEAŞ'ın eşini sigara kaçakçılığı yaparken yakaladığını ve öldürdüğünü anlattı.
- "Sokaklardan kullanılmaz hale gelen sebzeleri alıp çocuklarıma veriyorum"
Çocuklarından en büyüğünün 9 yaşında olduğunu ifade eden Ümmü Abdullah, Musul'da yaşadıkları duruma ilişkin şunları söyledi:
"Musul'u kurtarma operasyonun başlamasıyla beraber, kadınların kıyafet diktirmemesi nedeniyle mesleğim olan terziliği yapamaz oldum. Bundan dolayı çocuklarıma yedirecek yemek bulamıyorum. Sokaklardan kullanılmaz hale gelen sebzeleri ayıklayarak çocuklarıma veriyorum."
Ümmü Abdullah, bir aydan uzun süredir çocuklarına ancak hurma ve arpa ekmeğinden oluşan günde bir öğün verebildiğini kaydetti.
- "Ticari hareket diye bir şey kalmadı"
DEAŞ militanlarının kendisini yakalamasından endişe ettiği için Ahmed el-Attar takma adını kullanan Musul'un Es-Saraçhane bölgesindeki kuru gıda satıcısı ve tatlı üreticisi, işlerin bu yılın ikinci yarısından itibaren neredeyse tamamen durduğunu, halkın ihtiyaçlarını karşılayacak parasının kalmadığını söyledi.
Attar, "17 Ekim'de Musul'u kurtarma operasyonunun başlamasıyla beraber ticari hareket diye bir şey kalmadı. Parası olan da 'belki gelecek bugünden daha zor olacak' düşüncesiyle parasını gelecek günler için saklıyor." dedi.
Tatlı imalathanesindeki 15 işçiyi çıkararak kapıya kilit vurduğunu, kuru gıda sattığı dükkandan da 2 işçiyi çıkarmak zorunda kaldığını anlatan Attar, çoğu kişinin dükkana gelerek açlığını gidermek için az bir miktar yemeklik istediğini, kendisinin de insani nedenlerden dolayı kimsenin açlıktan ölmemesi için istenilen malzemeyi verdiğini belirtti.
Terör örgütü DEAŞ'ın kontrolü altında bulunan bölgede yaşadığı için ismini açıklamayan Musullu aktivist, kentte insani durumun, su, gıda ve ilaca ulaşılamaması nedeniyle tarif edilemez bir boyuta ulaştığını, kentin savaş alanına döndüğünü ve sivillere karşı kayıtsız kalındığını söyledi.
Çoğu ailenin küçük çocuklarını sebze pazarının artıklarının atıldığı yere gönderdiğini ve çocukların buradan getirdikleri sebzelerle evlerde yemek piştiğini aktaran aktivist, "Şiddetli yoksulluk, yerel, bölgesel ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının, federal hükümetin ve uluslararası toplumun, Yemen ve Suriye'de olduğu gibi insani yardım kafilelerinin kente girerek kurtarılabilecek insanları kurtarmak için harekete geçmemeleri nedeniyle açlık çok hızlı bir şekilde yayıldı." diye konuştu.
Sosyoloji araştırmacısı Abdullatif Musab, "Fakirlik ve kıtlık tehlikesinin bir sınırı yok. Bu durum bazılarının tahmin ettiği gibi kolaylıkla kontrol altına alınamayabilir." ifadelerini kullandı.
- "Musul güçlülerin hayatta kaldığı bir orman gibi olabilir"
Açlığın adam öldürme ve hırsızlık gibi suçları işlemek için en büyük motivasyon olduğunu dile getiren Musab, "Musul'daki durum çok hassas. Bir milyondan fazla insanın kuşatma altında olması, gıda ve suyun kesilmesi, sonu iyi olmayacak bir insani kriz çıkacağının sinyalini veriyor. Musul güçlülerin hayatta kaldığı bir orman gibi olabilir." şeklinde konuştu.
Musab, krizi kontrol altına almak için tarafların acilen yardım kafilelerinin kente girmesine izin vermesi, ABD öncülüğündeki koalisyonun müdahale etmesi ve federal hükümetin 2 aylık veya 1 aylık maaşları ödemesi gerektiğini kaydetti.
Musul’un doğu, batı, kuzey ve güney cephelerinde kurtarılan insanların durumu, hala DEAŞ’ın kontrolü altında bulunan bölgelerde yaşayanlardan daha iyi olmadığı belirtiliyor. Kurtarılan bölgelerde de su, gıda ve ilaç yoksunluğunun olduğu, gönderilen yardımların ihtiyacın yüzde 20’sini karşıladığı, Ninova'daki yerel yönetimin sivillere ilişkin planında, hem göç etmek zorunda kalanlar için hem de yetkililer nezdinde başarısızlığını kanıtladığı ifade ediliyor.
Musulluların yaşadığı sorunların 2 yıldan uzun süredir devam ettiği, Irak güçleri ve DEAŞ arasındaki mücadele nedeniyle gelecek dönemde artabileceği, bunun nedenlerinden birinin de krizi sonlandıracak siyasi uzlaşı bulunmaması ile bölgesel ve uluslararası siyasi değişkenler olduğu kaydediliyor.
Irak Planlama Bakanlığı yayımladığı son raporunda ülke genelinde fakirliğin yüzde 30'a ulaştığı, Ninova çevresinde ise 3.8 milyondan fazla kişinin göç etmesi nedeniyle bu rakamın yüzde 41’in üstüne çıktığını açıklamıştı.
Kaynak: Diyarbakır Söz