Almanya'nın Hessen Eyaleti'nin Hanau kentinde, Başbaydar ailesinin 2011 yılı Kasım ayında dördüz çocukları oldu. Anne Sevim Başbaydar'ın hamileliğinin 6. ayında sezaryenle dünyaya getirdiği iki kız ve iki erkek olan dördüzler 3 ay hastanede kaldı. Her biri bin 200 gram ve 35 santimetre dünyaya gelen sevimli bebeklerin yaşama tutunup tutunamayacağını herkes merak ediyordu. Halide Naz, Miraç, Berat ve Hira Nur isimli dördüzler şimdi 3,5 yaşında ve gayet sağlıklı. Doktorlar, hamilelik döneminde Sevim Başbaydar'a çocuklardan ikisini almayı teklif etmişler; Anne buna karşı çıkmıştı.
“ÇOK KORKTUM, HİÇ SEVİNEMEDİM”
Anne Sevim Başbaydar hamilelik günlerini ve dördüzlerin doğumunu şöyle anlattı. “Her aile gibi biz de çocuk istiyorduk. Çocuğumuz olmuyordu ve tedavi görüyorduk. Sonra hamile kaldım. Doktor ilk başta bana çocuklarımın üçüz olduğunu söyledi. Bir ara rahatsızlanarak hastaneye yattım; doktor ultrasonla tekrar baktığında dördüz olduğunu söyledi. Doktor, 'dört tane kalp görüyorum' dedi. Çok korktum. Hiç sevinemedim doğrusu. Dört çocuk nasıl olur? Bunlar sağlıklı mı? Bunları taşıyabilir miyim ben? Benim hamileliğim hep bu düşüncelerle geçti. Hep Allah'a yalvardım. 'Allah'ım sen bu canları verdin sen koru.' Çok zor durumdaydım.
“ALLAH'A ŞÜKÜR SAĞLIKLARI YERİNDE”
Dördüzler 6 aylık doğdular ve 3 ay hastanede kaldıktan sonra eve geldiler. Ama asıl zorluk ondan sonra başladı. Baba çalıştığı için evde yoktu. Yalnız başıma kalıyordum çocuklarla. İki elim var, dört çocuk. Ona mama veriyorum, o ağlıyor, öbürünü kucağıma alıyorum. Bazen düşünüyorum ki, şimdi 3,5 yaşındalar, bu zaman nasıl geçti. Tabii ki, Allah'a bin kere şükür, en iyisi çocuklarımın sağlıklı olması. Konuşuyorlar, hiç sağlık sorunları yok şu an. Ama zorlukları çoktu.”
DÖRDÜZLERLE GÜNLÜK YAŞAM ZOR
Dördüzlerle günlük yaşamının zor geçtiğini anlatan Sevim Başbaydar şunları söyledi: “Sabah 07.30'da kalkıyorduk. Yemeleri, üzerilerini giymeleri, daha sonra iki saat gezdirip öğlen uykusuna yatırıyorum. Öğleden sonra tekrar yemek yedir, zaman hep böyle geçti. Kendime ayıracak bir zamanım olmadı 3,5 yıldır. Hasta oldukları zaman daha zor. Biri hastanede kaldı mı ben veya babası yanında kalmak zorunda. Diğerleriyle birimiz evde kalıyor. Biri hasta oldu mu diğerlerine de bulaşıyor. Onun için bize hastalık geldi mi zor çıkıyor işin doğrusu. Bayağı çekiyoruz. Dördü birlikte ağlıyor, dördü birlikte acıkıyor, dördü birlikte yatıyor. Biri uyanıp ağladı mı yanındakini de kaldırıyor. Dışarıyı gezmek zor artık. Yürüdükleri için her biri bir tarafa kaçıyor.”
ANNENİN DİLEĞİ UYGUN BİR KİRALIK EV
Sevim Başbaydar uygun bir kiralık ev bulamamaktan şikayetçi. Anne Başbaydar, “Şu anda ev sorunumuz var. Evimiz çok küçük. Çocuklarımızın oyun alanı yok. Dışarı çıkacakları bir bahçe yok. Sağa sola kaçtıkları için sokağa fazla çıkamıyorum. Arabamız olmadığı için çocukları ana okuluna otobüsle götürüp getiriyorum. Duyarlı kişilere sesleniyorum, maddi durumumuz kısıtlı” diye konuştu.
“SABİT İŞ BULAMIYORUM”
Baba Ahmet Başbaydar Almanya'ya 6 yıl önce gelmiş. Onun da derdi sabit bir iş bulamamak ve ev sahiplerinin önyargıları. Baba Başbaydar, “Ev bulamıyoruz 4 veya 5 odalı. Çocuklardan dolayı ev vermiyorlar. Ev bulabilmemiz için yetkili kişilerden yardımcı olmalarını istiyoruz. Kiralık ev için görüşmeye gittiğimizde 4 çocuğu duyan ev sahipleri hemen 'yok' diyorlar. Çocuklar aynı yaşıt olduğu için ev sahipleri ev vermek istemiyorlar. Burada mesleğim olmadığı için sabit iş bulamıyorum. Taşeron firma üzerinden iş buluyorum ama yeterli olmuyor” dedi.
Kaynak: DHA