Ermenistan'ın politikaları 30 yıldır Karabağ'da tansiyonu yükseltiyor

Azerbaycan toprağı Karabağ'da Ermeni milliyetçilerinin başlattığı savaşın ardından insani, siyasi ve askeri krizlerin sonu gelmezken, Karabağ'ın kuzeyinde Ermeni güçlerince kontrol edilen topraklardaki sözde yönetimin son günlerdeki adımlarının ardından bölgede tansiyon yeniden yükseldi.

Ermenistan'ın politikaları 30 yıldır Karabağ'da tansiyonu yükseltiyor

Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının ihtilafının kökeni olarak kabul edilen ve geçmişi uzun yıllara dayanan Karabağ'daki sorun 1990'lı yıllarda, savaşa dönüştü. Sovyetler Birliği zayıflamaya başlayınca, Ermeni güçleri Karabağ'ın Sovyet Azerbaycan'dan Sovyet Ermenistan'a devredilmesine ilişkin taleplerini dillendirdiler. İki toplum arasındaki anlaşmazlık çatışmaya, 1990'lı yılların başlarında da geniş çaplı savaşa dönüştü.

Rusların desteğini de alan Ermeniler, Karabağ'da 1991'de Hankendi'ni, 1992'de Şuşa ve Hocalı'yı işgal etti. Daha sonra Laçın, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere'yi de ele geçiren Ermeniler, 1993'te Ağdam'a girdi. Ağdam'ı, Cebrayıl, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan illerinin işgali izledi. Silahlı Ermeniler bu süreçte Azerbaycan Türklerine karşı katliamlar yaptı. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi, 1 milyona yakın Azerbaycanlı da yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kaldı.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki silahlı çatışmaları sona erdirmek için 8 Mayıs 1994'te Bişkek Protokolü imzalandı. Uluslararası toplumun girişimlerine ve Bişkek Protokolü'ne karşın ne bölgede silah sesleri sustu ne de sorunun çözümünde mesafe alınabildi.

Karabağ sorununa barışçıl çözüm bulunmasını teşvik amacıyla 24 Mart 1992'de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu'nu oluşturdu. Grubun eş başkanlıklarını Rusya, Fransa ve ABD üstlendi. Sorunu çözmek için oluşturulan AGİT Minsk Grubu, bugüne kadar sonuç alamadı.

İşgalin sürdüğü süreçte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu, Ermenistan'ın işgal altındaki bölgeleri derhal boşaltmasını içeren dört karar kabul etti ancak Erivan yönetimi bu kararlara uymadı.

İKİNCİ KARABAĞ SAVAŞI

Ermenistan'da 2018'de başbakanlık koltuğuna oturan Nikol Paşinyan, önceki yönetimin Karabağ'daki işgal konusundaki tutumunu sürdürünce, AGİT Minsk Grubu çerçevesinde yapılan müzakereler durma noktasına geldi.

Paşinyan'ın "Karabağ'ın Ermenistan'a ait olduğu" yönündeki açıklaması ve dönemin Ermenistan Savunma Bakanı Davit Tonoyan'ın "yeni topraklar için yeni savaş" şeklindeki beyanı bölgedeki tansiyonun yükselmesine neden oldu.

Azerbaycan, Ermeni güçlerinin Azerbaycan sivil yerleşim birimlerine ateş açması üzerine 27 Eylül 2020'de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in "Demir Yumruk" diye nitelendirdiği karşı saldırı operasyonunu başlattı.

Azerbaycanlıların "Vatan Muharebesi" dediği 2. Karabağ Savaşı, 44 gün sürdü ve 10 Kasım 2020'de Ermenistan, yenilgisini kabul eden bildiriye imza atınca sona erdi.

Azerbaycan ordusu, 44 günde 5 şehir, 4 kasaba ve 286 köyü işgalden kurtardı, imzalanan bildiri gereği Ermenistan ordusu Kelbecer, Laçın ve Ağdam illerini terk etmek zorunda kaldı.

Bu savaşın ardından Karabağ'ın kuzeyinde kalan Ağdere, Hocalı ve Hankendi şehirlerinin bir kısmında Ermenistan'ın kurduğu ve desteklediği sözde rejimin kontrolünde kaldı.

Bu mutabakat kapsamında ayrıca Rus barış gücü "çatışmaların durdurulması ve ateşkesin sağlanması anlaşmasının uygulanmasını kontrol etmek için" geçici olarak Karabağ'a yerleştirildi.

Üçlü mutabakatta, yerinden edilen kişiler ve mültecilerin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin kontrolünde Karabağ'a geri dönmesi için bir madde de yer alıyor.

Azerbaycan, savaş sonrasında Ermenistan'a birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü tanıma, toprak iddiasında bulunmamayı taahhüt eden şartlar temelinde barış anlaşması imzalamayı önerdi, Ermenistan da bu şartları kabul ettiğini açıkladı.

Böylece Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış anlaşması imzalanması ümidini yeşerten bir süreç başladı. Süreç, hem Rusya'nın hem ABD'nin hem de Avrupa Birliği'nin (AB) arabuluculuğunda üç yönlü yürütülüyor.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki müzakerelerde mutabık kalınan ve anlaşma sağlanamayan konulara ilişkin kamuoyuyla detaylı bilgiler paylaşılmadı. Ancak Aliyev ve Paşinyan'ın karşılıklı olarak iki ülkenin birbirlerinin topraklarını tanıdığı yönündeki mutabakatı, süreçteki önemli gelişme oldu. Paşinyan, "Azerbaycan'ın 86 bin 600 kilometrekarelik toprak bütünlüğünü" tanıyoruz açıklaması yaparak Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu teyit eden ilk Ermenistan devlet başkanı oldu.

ERMENİSTAN, KARABAĞ'DAKİ SÖZDE REJİMİ TANIMIYOR

Adımları Sovyetler Birliği döneminde atılan ve Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda yer alan sözde rejim, 10 Aralık 1991'de Azerbaycanlıların boykot ettiği ve yalnız Ermenilerin katıldığı sözde "referandum" sonucu "bağımsızlık kararı" aldı. Sözde rejim 6 Ocak 1992'de "bağımsızlığını" resmen ilan etti.

Ermenistan dahil hiçbir ülke veya uluslararası kuruluşun tanımadığı sözde rejim başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Kendisine ait meclisi de bulunan sözde rejimin 10 bini aşkın silahlı Ermeni askerinin yer aldığı ve bu güçlere ait yüzden fazla tank ve diğer zırhlı araçlar, çok namlulu roketatarlar da dahil olmak üzere iki yüzden fazla ağır topçu silahı ve iki yüzden fazla havan sisteminin bulunduğu belirtiliyor.

Ermenistan parasının kullanıldığı sözde rejim bölgesinde ticaret Ermenistan ile yapılıyor. Erivan'ın iddialarına göre, Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda yaklaşık 120 bin Ermeni yaşıyor. Azerbaycan ise söz konusu bölgede yaşayan Ermenilerin sayısının 30 bin olarak açıklıyor.

Bu bölgedeki enerji ihtiyacı Ermenistan tarafından karşılanırken, Erivan yönetimi, sözde yönetimin bulunduğu topraklara ekonomik destek veriyor.

İşgalin başladığı 1990'lı yıllardan itibaren Ermeniler, Karabağ'daki madenler ve tarım arazilerini yasa dışı olarak kullandı.

Karabağ'daki Ermeni güçlerin Ermenistan ile tek fiziki bağlantısı İkinci Karabağ Savaşı sonrası Rus barış gücünün konuşlandırıldığı Laçin Koridoru. Karabağ'daki Ermeni güçlerin dış dünyayla başka bir bağlantısı bulunmuyor.

SÖZDE REJİMİN ADIMLARIYLA KARABAĞ'DA GERİLİM TIRMANDI

Azerbaycan, Karabağ'da Ermeni güçlerinin kontrolünde yer alan topraklardaki sözde rejimin feshedilmesini ve bölgede bir an önce Azerbaycan yasalarının yeniden geçerli olmasını istiyor.

Ancak, İkinci Karabağ Savaşı sonrası, sözde rejimin attığı adımlar bölgede tansiyonun yüklemesine neden oldu. Sözde rejim son günlerde kontrolündeki topraklarda Azerbaycan ordusunun mevzilerine yakınlaşmak, kendi mevzilerini pekiştirmek için siper kazma ve farklı istihkam faaliyetleri, sabotaj girişimleri gibi bir dizi provokasyonda bulunması dikkati çekiyor.

Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki Ermeni silahlı güçler, son birkaç ayda Azerbaycan ordusunun mevzilerine sistematik şekilde ateş açmaya, arazilere mayın döşemeye devam etti.

Buna ek olarak Azerbaycan'dan gelen sözde rejimin feshedilmesi taleplerine karşın Karabağ'da Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda 9 Eylül'de sözde "cumhurbaşkanlığı seçimi" yapılması tansiyonu daha da yükseltti.

Son olarak bugün Hocavent ili Ahmetbeyli-Fuzuli-Şuşa kara yolunun 58. kilometresinde, Azerbaycan Otomobil Yolları Devlet Ajansına (Azerotoyol) ait kamyonun mayına denk gelmesiyle patlamada 2 kişi hayatını kaybetti. Olay yerine giden polis aracının da saat 04.30 sıralarında başka bir mayına çarpması sonucu 4 polis şehit oldu.

Bunun üzerine Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Karabağ'da anayasal yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla yerel antiterör önlemleri başlatıldığını duyurdu.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Çok Okunan Haberler