AA muhabirine konuşan Iraklı uzmanlar, Musul'un doğusunda yaşanan "terör örgütü DEAŞ ile iş birliği yaptıkları iddiasıyla masum sivillerin gözaltına alınması, varlıklı kişilerin fidye için kaçırılması, ev ve iş yerlerinin yağmalanması" gibi birçok hukuksuz uygulamanın halkın güvenlik güçlerine olan güveninin kaybolmasına neden olduğunu belirtti. Uzmanlar söz konusu uygulamaları "bölgenin demografik yapısını değiştirme çabası" şeklinde değerlendirdi.
İnsani Adalet Kurumu Başkanı Abdulkadir Halil, "Elimizde askeri üniforma giyen kişilerin DEAŞ'la hiçbir ilgisi olmayan masum insanları gözaltına aldığına dair kayıtlar var. Önceki gece Zerai, En-Nur ve Eş-Şurta bölgelerinde 15 sivil, DEAŞ'la bağlantılı oldukları iddiasıyla Haşdi Şabi'ye bağlı Babil Tugayları tarafından gözaltına alındı." dedi.
Milislerin gündüz vakti dükkanları ve evleri yağmaladığını, bölgede varlıklı oldukları bilinen 3 kişiyi kaçırarak fidye karşılığı serbest bıraktığını anlatan Halil, "Bu uygulamaları yapanların asker kıyafeti giymesi ve yeni silahlar taşıması nedeniyle halk, milisler ile askerleri ayıramaz oldu." diye konuştu.
"BÖLGEDEKİ SİVİLLER GÜVENLİK GÜÇLERİNDEN KORKMAYA BAŞLADI"
Musul'un Özgürlüğü ve Onuru Derneği Başkanı Mahmud Ali el-Haddad, "Bölgedeki siviller güvenlik güçlerinden korkmaya başladı. Tıpkı Haziran 2014 öncesi durumda, yani güvenlik güçlerinin çekildiği ve terör örgütü DEAŞ'ın Musul'un tamamını ele geçirmesi öncesinde olduğu gibi." dedi.
Musul'un doğu bölgesinin DEAŞ'tan kurtarılmasından sadece bir hafta sonra insanların rastgele gözaltına alınmaya, ev ve iş yerlerinin yağmalanmaya ve varlıklı kişilerin fidye için kaçırılmaya başlandığını kaydeden Haddad, bu tür uygulamaların terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürme dışında hiç kimseye bir faydası olmayacağını vurguladı.
Haddad, olayların bu şekilde devam etmesi durumunda "Musul'un tekrar, kamu hizmetlerindeki yolsuzluklar nedeniyle halkın emniyet güçlerine güvenmediği ve işbirliği yapmadığı döneme geri döneceği" uyarısında bulundu.
DEAŞ SONRASI İÇİN VİZYON EKSİKLİĞİ YENİ PROBLEMLERE NEDEN OLDU
Iraklı siyasi uzman Muhammed es-Savvaf da Musul operasyonuna katılan taraflar arasındaki koordinasyon eksikliğinin kentin kurtarılan bölgelerinde güvenlik zafiyetine neden olduğunu belirtti.
Savvaf, "Musul'un doğu yakasının DEAŞ'tan kurtarılmasının ardından bir sonraki adım konusunda Iraklı makamların bir vizyona sahip olmaması, bölgede yeniden siyasi çekişme ve güvenlik problemlerinin ortaya çıkmasına yol açtı." dedi.
Mevcut durumun devam etmesi halinde yaşanan güvenlik krizinin yakın gelecekte büyüyebileceğine dikkati çeken Savvaf, "Sivilleri ve mal varlıklarını korumanın en doğru yolu Musul'un tamamı kurtarılana kadar uluslararası güçlerin bölgede konuşlanması ve daha sonra yerini hükümet güçlerine bırakmasıdır." şeklinde konuştu.
"NİNOVA MUHAFIZLARI'NIN UZAKLAŞTIRILMASI BÜYÜK HATA"
Musul Üniversitesi Askeri ve Strateji Uzmanı Dr. Mueyyid Talal el-Kertani ise bölgedeki güvenlik sorununa ilişkin Irak hükümetini suçladı. Kertani şunları söyledi:
"Kurtarılan bölgelerdeki güvenlik zafiyetinin nedeni hükümetin, kentte 2 yıldır hakim olan genel durumu ve değişiklikleri görmezden gelerek, yönetim biçiminde eski yöntemleri kullanma konusundaki ısrarıdır. Irak hükümeti Musul asıllı kişilerden oluşan ve Türk askeri yetkililer tarafından eğitilen Ninova Muhafızları'nı Musul'un idari sınırlarından uzaklaştırarak ve sahada hakimiyeti Şii milislere vererek büyük hata etmiştir."
Bölgedeki güvenlik durumunun endişe verici boyutlarda olduğunu vurgulayan Kertani, askeri ve siyasi yetkililerin etkin bir çözüm getirememeleri halinde kazanılan zaferin, mezhepçi uygulamaları gerçekleştiren gruplar ile krizi artıran ve bundan beslenen kişiler nedeniyle yok olacağını söyledi.
MEZHEPÇİLİĞE KARŞI YASAL MÜCADELE
Irak milletvekili Cemile Sultan el-Abidi ise Musul'un doğu bölgesinde yaşayan halkın maruz kaldığı hak ihlallerine ilişkin meclis oturumunda sunulmak üzere bir dosya hazırladıklarını aktardı.
Şii milislerin mezhep kaynaklı intikam duygularıyla hareket ederek sivillere yönelik hak ihlallerinde bulunduklarına dair ellerinde ses kayıtları olduğunu belirten Abidi, söz konusu gruplar hakkında gereken kararların alınması için tüm delilleri meclise sunacaklarını söyledi.
"Şii milisler bu tarz eylemlerle Musul'daki demografik yapıyı değiştirmeye, kente ve kentin tüm kaynaklarına sahip olmaya çalışıyor." diyen Abidi, "Musul halkının terör örgütü DEAŞ'ın elinden kurtarılıp, Şii milisler veya kabul edilmesi mümkün olmayan başka grupların yönetimine bırakılmasını önlemek için tüm yasal yolları kullanacağız." ifadelerini kullandı.
Beyin göçü tehlikesi
Iraklı insan hakları aktivisti İham Mutaz ise Musul'un oldukça vahşi bir saldırıya maruz kaldığını belirterek, burada hedefin kentin enerjisini ve her türlü kaynaklarını tüketmek olduğunu ifade etti.
Mutaz, Musul'daki etik olmayan eylemlerin doktor, mühendis, tüccar, avukat ve basın mensubu gibi kişileri kenti terk etmeye mecbur ettiğini belirterek, "Milisler DEAŞ'ın yarım bıraktığı işi tamamlıyor. Bu ise şaşırtıcı bir durum değil." diye konuştu.
Terör örgütü DEAŞ'tan kurtarılan bölgelerde yaşanan hak ihlallerinin mevcut sorunları daha da artıracağını kaydeden Mutaz, bunun da örgüte karşı yürütülen savaşta harcanan tüm çabaların boşa gitmesine neden olacağını ifade etti.
Mutaz, DEAŞ'tan kurtarılan bölgelerdeki durumun içler acısı olduğunu dile getirerek, "Durum olabileceklerin en kötüsü. Her yerde çöp dağları var. İnsanlar gıda, içme suyu ve ısınma problemi yaşıyor. Sağlık merkezlerinde en basit ilaçlar bile yok. Savaşın izleri her yerde." dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz